- 3899 Okunma
- 54 Yorum
- 3 Beğeni
İŞTE BU ANNE BU
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ablasının elinden tutan annesinin gerisinde kalmıştı.
Yer fıstığı satan adamın arabasının önünde durdu.
Satıcıyı hiç umursamadan minik elleriyle fıstıkları avuçladı. Adam hiçbir şey söylemiyor sessizce seyrediyordu.
“Anne işte bu işte bu “ diye bağırdı.
Hışımla geriye dönen kadın:
“Bırak onları çabuk gel yanıma”
Alnında çizgileri artarken kaşları da alabildiğine çatılmıştı. Avucundaki fıstıkları gösteriyor var gücüyle bağırıyordu.
“Sana dediğim işte bu, bu”
Kadın hızla yanına gelip hırsla elindeki fıstıkları alıp arabadakilerin üstüne boşalttı.
Satıcı gayet sakindi. Çocuğun bu tavrı çok hoşuna gitmişti.
“Bırakın alsın hanım nedir ki”
“Hayır, alışmasın olur mu”?
“ Canı çekmiş bayan bırakın alsın hiç çocuk olmadın mı”?
“Hayır, lütfen karışmayın”
Annesinin yüzüne kinle baktı. Gözleri elinden alınan fıstıkların üstündeydi. Ağlamaklı çaresizdi. Ellerini tutup hızla fıstıkçıdan uzaklaşan annesine hiçbir şey diyemedi.
Abla bu olayı şaşkınlıkla seyrediyor kardeşinin istediği olmadı diye belli etmeden seviniyordu.
İki kardeşi sürüklercesine götüren kadının öfkesi hala geçmemişti.
Dudaklarının kıpırdamasından içinden konuştuğu belli oluyordu.
Canı sıkılan çocuk fırsat buldukça geriye dönüyor gitgide gözden kaybolan fıstıkçıya bakıyordu.
Bir ara annesinin elinden kurtulup hızla fıstık çının bulunduğu kaldırıma geçmek için koşmaya başladı. Gözü hiçbir şey görmüyor biran evvel gitmek istiyordu.
Caddenin tam ortasındayken acı bir fren sesi ortalığı inletti.
Arabaya çarpan çocuğun çıkardığı ses gayet toktu.
Etraftan koşuşmalar başlamış ortalık kalabalıklaşmıştı.
Olayı uzaktan gören fıstıkçıda koşarak gelmişti.
Kadın olan biten karşısında put kesilmiş sus pus olmuştu.
Yerde kanlar içinde kalan çocuğunun üstüne kapandı.
Sırt üstü yatan çocuğun başının altından akan kan yerde kavis çizerken, çocuk gözlerini yarı aralayarak annesine baktı. Sağ elini yavaşça kaldırıp işaret parmağını fıstıkçının olduğu yere doğrulttu.
Anlaşılmayan bir şeyler mırıldandı.
Çakır gözleri kapanırken uzattığı eli yan tarafına düştü.
YORUMLAR
Değerli Tacettin ağbeyim mükemmel bir payşaşım olmuş..ama devamı sanki var gibi bitmiş sonu...
bence fıstıkçının kızı o ölen kız çocuğu ve kızın anneside ayrıldığı eşi sanırım bence biraz düşündüren bir yazı olmuş eğer bayan acele etmeseydi belkide kız yaşıyor olacaktı ..derler ya öfkeyle kalkan zararla oturur..
Her zaman sizi takdir ettim yşne takdir etmeden geçemeyeceğim..
Biliyorum geç okudum ama biliyorsunuz malüm bir sebebim vardır onun için anlayışınıza sığınıyorum selam ve saygılarımla..
tacettin yıldırım
Ne diyeceğimi bilemedim sadece dona kaldım değerli abim sonuç çok kötüydü kutlarım usta kaleminizi sevgi ve saygılarımla.
tacettin yıldırım
BOZOK KIZI
Ders verici nitelikteydi yazınız, her zamanki gibi. Anne; anneliğin gereğini... Çocuk; çocukluğunu yapmış. Sonuç; üzücü...
Geç kaldığım yazınızı kutluyorum. Saygılar, selamlar.
tacettin yıldırım
Hüznü yazmışsınız bu kez. Yaşatmışsınız üstelik. Keşke hiç olmasa böyle olaylar, ölmese hiç çocuklar ama maalesef oluyor işte.
Tebrikler, selamlar.
tacettin yıldırım
sene 1969 yeni evliyim eşimle pazar alışverişine çıktık.muz aldım tam satıcının yanından ayrılıyorum bir çocuk annesinin elinden tutmuş anne bu ne bundan isterim diye anneyi o tarafa sürüklüyor anne uzaklaşmaya çalışıyor.eskiden pazar fileleri vardı hemen bir muz alıp çocuğa verdim bir baktım kabuklarıyla yemeye çalışıyor demekki evlerine hiç muz girmemiş . elinden alıp kabuklarını soyup çocuğa verdim.çocuğun gözlerindeki sevinç ve mutluluğu,annenin yüzündeki hüznü hiç unutamam.sevgili Tacettin öyle güzel şiir ve yazıların varki hem güldürüyor,düşündürüyor, hüzünlendiriyorsun .buluşmak dileklerimle.
tacettin yıldırım
Of ya olmaz böyle şey!Çok acı oldu sonu .Neden bunu yapıyorsun Tacettin abi durup durup çok acı bir öykü yazıyorsun .Buralarda yoktum yeni geldim kurdeleni kutlarım .Öykün çok güzel ama çok acı aklımdan çıkmaz artık gerçek gibi üzüldüm .Bir daha yapma! .Selam ve sevgiler
Yürükçü
tacettin yıldırım
Çok çabuk bitti ya ve
acele gittiniz ve ecel de bitirdiniz öykünüzü
Yüreğinize sağlık üstadım
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
alabildiğine basit, oldukça sıradan bir yazı. edebiyatı geçtim, verdiği bahsedilen ders bile basit, belki gereksiz. gerçekten edebi nitelikli yazılar varken birçok insanın bu yazıya yorum yapmasına bir mana veremedim. anlayış meselesi!
bir de güne gelmiş. seçki kuruluna ne demeli? burası bir "edebiyat" sitesi mi gerçekten?
(tacettin bey sizi tanımam, seçki kurulunu da tanımam. yorum yapanları da. yani dostoyevski de yazmış olsaydı aynı tepkiyi verirdim kusura bakmayın).
tacettin yıldırım
nesoylesem
bir de şu yorumlardaki "usta kalem", "ustam", "üstadım", "şairem" vs. hitapları yok mu, sitenin zenginliğinin göstergesi olsa gerek.
hayırlı geceler dilerim..
tacettin yıldırım
Ne çabuk ve ne hazin bitti öykünüz...
Çözüm bölümünde eksik kalan bir şeyler mi var acaba demeden geçemeyeceğim ,bağışlayın.
Tebrik ve teşekkürümle...
Galiba ben annenin ruh halini merak ettim üstadım...:)
tacettin yıldırım
Çocuklarımıza bir şeyleri sahibinden izinsiz almamak gerektiğini öğretmeliyiz elbette. Bunu şefkatle ve sevgiyle dikte etmeliyiz ama. Değil bir anne, herhangi bir insan bile bir çocuğa sert davranmamalı.
Yazınızı okurken aklıma yaşadığım bir olay geldi.
Üniversitedeydim. Bir gün dışarda dut satan birisini gördüm. Bir tanesini ağzıma atıp; '' Helal et. ''demiştim. O da bana ; '' Zehir zıkkım olsun,haram olsun. '' demişti. O kadar şaşırmıştım ki ; 2 kiloluk dut parası koymuştum tezgahın üzerine. Fakat adam o tek dut tanesini bana helal etmedi. Cahil zamanımdı,çok üzülmüştüm. Böyleleri de var.
Peri Tozu. tarafından 3/27/2013 8:38:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
tacettin yıldırım
Ne diyeceğimi bilemedim şimdi komutanım içim acıdı, bu olayın tıpatıp aynısı benim de başıma gelmişti. Ama bizimki fıstık değil, bayramlıktı. Ben çocuklarıma kıyamadığım için kendime almayıp çocuğuma aldım. Böyle anneler de yok değil, önce anneleri eğitelim, sonra çocukları.
Tebrikler komutanım.
tacettin yıldırım
Tacettin Bey,
Her annenin terbiye kurallarından biri de bunun gibi başkasından bir şey aldır
Bu hikayede son ne yazık ki facia ile bitmiş.
Kadın mı haklı , fıstıkçı mı ,yoksa çocuk mu bilemedim.
Sakın yoksulluğun gözü kör olsun dedirtmeyin..
Güne düşmeyi hak eden yazınızı kutlar,
saygılar sunarım.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
ders almamız gereken mesaj içerikli güzel bir hayattan kesit örneklemesi okuduk kaleminizden çok tebrik ediyorum Tacettin Bey ...
teşekkürler ...
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
Daha çok , favori listeme aldığım şair arkadaşlarımın şiirleri sayfama gelir.
Yazılara pek bakmam.
Ve günlerce bilgisayarda olmama rağmen sizin yazınızı inan görmedim.
Harika yazınızı kutluyorum değerli arkadaşım.
Yıllarca kompozisyon dersinde hocalarımız;
Giriş,gelişme,sonuç derdi de bize bir kompozisyon örneği
veremezlerdi.Çünkü kabiliyetleri yoktu.
Önerim şu;
Bu güzel yazılarınızı,kompozisyon örnekleri diye bir kitapta toplayıp
satışa sunmanız.
Kutlarım kaleminizi değerli arkadaşım.
Sağlıcakla kalınız...
tacettin yıldırım
Hüzünlü olduğu kadar mesajda verdi usta kalem. Güne yakışmış kutlarım can abim, kaleminiz hiç susmasın selâm ve saygılar...
UMUT ve DOSTCA
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
SAYGIDEĞER ÜSTADIM CANIM ABİM DERS VERİCİ YAZINI OKUDUM ÇOK ÜZÜLDÜM AMA ANNE NERDEREDEN BİLEBİLİRDİKİ BU HAREKETİNİN BU KADAR HAZİN BİR OLAYA VARICAĞINI ANNE ÇOCUĞUNUN YABANCI KİŞİLERDEN BİRŞEYLER ALMAMASINA ÖZEN GÖSTERMEK VE YANLIŞ BİR ŞEY OLDUĞUNU ANLATMAK İSTEMİŞ AMA KADER İŞTE ...BENDE OĞLUM HENÜZ 2YAŞINDA İKEN PARKTA GEZERKEN ÇEKİRDEK ÇITLATAN BAYANDAN ÇEKİRDEK İSTEDİ BAYAN VERİYORDU BENSE İZİN VERMEDİM YABANCI KİŞİLERDEN BİR ŞEY ALINMAYACAĞINI BUGÜN ÇEKİRDEK İSTER İLERİKİ YAŞLARDA İSE PARA İSTEYECEĞİ KANAATINA VARDIĞIM İÇİN BİR ŞEKİLDE KURAL KOYMAK VE EĞİTMEK İSTEDİM OGÜN BUGÜNDÜR BANA SORMADAN KESİNLİKLE YABANCI KİŞİLERDEN BİRŞEY İSTEMEZ HATTA O DÖNEMLERDE BİRŞEY İSTERKEN BENİM YÜZÜME BAKARDI YÜREKLERİMİZİ SIZLATTI ESERİNİZ SİZİ GÖNÜLDEN KUTLUYORUM SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİM SAYGILARIMLA CANIM ABİCİĞİM
tacettin yıldırım
:(((( ne hazin bir hikayeydi hocam...gece gece inanın mahvoldum...bir fıstık uğruna...:(
ebeveynlerin alması gereken ne çok ders vardı bu anlamlı hikayenizde...Eğitim, edep, haya...elbette ilk önce ailede öğretmeli bebelere...ama doğru teknik ve yaşına uygun şekilde, seviyesine hitap eder şekilde olmalı...
Ben de küçük bir anımı anlatayım bu konuyla ilgili, oğlum 5 yaşında henüz....bir gün sürekli alışveriş yaptığımız marketçi telefonla evi aradı. " Şükran Abla senin oğlan 50 -TL. parayla geldi çikolata alıyor ne yapayım vereyim mi başka şeylerde alıyor..." diye sordu.Ben önce afalladım...ben o kadar büyük bir parayı vermemiştim Egemen' e.Tabi ki ona çaktırmadan tamam ne istiyorsa verin .Ama üstü sizde kalsın birazdan çarşıya çıkıcam zaten düşündümde hata ettim eline vermekle yolda düşürebilir para üstünü ben size uğrar alırım dedim.
Oğlum benden habersiz çantamdan parayı almıştı.Ne yapmalıydım bilmiyordum.
O gün ve sonraki günler oğlumla hep konuştum.Hep ama...sürekli konuştum.anlayacağı dilden konuştum.Haberi olmadan kimseye ait bir eşyanın alınmaması gerektiğini iyice işledim.Sonra onun görebileceği, ulaşabileceği yerlere hep para koydum..Küçük büyük...hep koydum ama.Onu deniyordum. Bir sefer aldı bu koyduklarımdan.Anlamazlıktan geldim.Konuşmaya devam ettim.Çok şükür şimdi istediğim gibi oldu.Harçlık istediği zaman kendiliğinden çantamı getirir elime verir hiç bakmaz bile içine.Ben çıkartır veririm.Her şeyin başı bilinçli eğitim...anneliğin, ebeveynliğin bile...
Her zaman ki gibi çok güzel mesajlarla yüklü nitelikli bir hikayeydi. Gönülden kutlarım yetkin kaleminizi saygıdeğer hocam. Selam ve en derin hürmetlerimle .
tacettin yıldırım
yazının ismini okuyunca örnek bir anne hikayesi gelecek sanmıştım, yanılmışım tam tersi çıktı. Saçlarım bağından kurtulmak dimdik ayağa kalkmak için isyanda, çok etkili çok güzeldi, hele de bir anne için, aç kalan çocuklarını doyurabilmek için aç yatan anne için.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
Ecel başka birşey denemez ama ben annenin çatık kaşlarına ve çocukları sürüklercesine götürmesine taktım. Büyük kızım 4 yaşlarındayken Kızılay'a gittik elinden tuttum ve yürüyoruz. Ben büyüğüm ve kızım küçücük ve ben kendi adımlarıma göre yürüyorum o da yanımdakoşarcasına yürüyormuş. Farkında olmadan onu sürüklüyormuşum. Yaşlıca bir bey önüme geçti ve hanımefendi siz yetişkinsiniz ve o çocuk küçük sizin kadar hızlı yürüyemiyor ve çocuğu sürüklercesine koşturtuyorsunuz'' dedi baktım adam doğru söylüyor ve bir daha yanımda çocuklarım varken onların adamılarına göre yürüdüm. Ben kadının asabi oluşuna taktım.
Ben küçük oğluma hamileyken Erdek'te kardeşimle pazara gittik, pazar yaptık ve paramız çok az kalmıştı. ama benim canım o anda gördüğüm üzümlerden çekti hemde fena halde çekti. Üzüm de terfandaydı ve çok pahalıydı.Tezgaha gittik şukadar paramız var bana bir salkım üzüm verirmisiniz dedim. Param bir salkım üzüme bile yetmiyordu ama pazarcı bir salkım üzüm verdi parasında almadı helal etti bizde dua ettik ve gittik. Yani ben koca kadın bunu yapıyorsam küçücük çocuk yapsa ne olur.
Çok güzel bir yazıydı tebrikler
Selam ve saygılar
tacettin yıldırım
Değerli Abim
Az yazıyorsun ama yazınca da tam yazıyorsun. Dört dörtlük bir yazıydı. İster kurgu ister gerçek olsun mükemmel bir şekilde işlemişsin hikayeyi. Edebi yönden mükemmel olmuş. Yazının içeriğine gelince: Biz de çok çekiştirmişizdir evlatlarımızı bir vitrinin ya da tezgahın başından...Doğrusu, yanlışı tartışılır bunun elbette lakin biraz da kaderci olmak lazım...O çocuğun ömrü o kadarmış. Annesi fıstıkları almasına izin verseydi belki de o fıstığı yerken boğulacaktı...Kimin ne zaman, ne şekilde öleceği sanki bizim tasarrufumuzda olan bir şeymiş gibi o anne için '' Değer miydi bir hayata'' türünden yorum yapılmasını haksızlık olarak görüyorum...Çocuk o fıstıkları yerken genzine kaçıp da ölseydi bu sefer de '' Her gördüğünü almasına izin vermeseydi çocuk ölmeyecekti'' mi diyecektik?
Velhasılı kelam bu tür yazılarda ben üzüntümüzü dile getirmek ama daha fazlasına karışmamak taraftarıyım.
Gerçek bir olay ise Rabbim o anneye sabırlar ihsan eylesin..Kurgu ise hemen diyim abi: Deldi geçti valla...
Selam ve sevgilerimle.
tacettin yıldırım
Çakır gözleri kapanırken uzattığı eli yan tarafına düştü
hayatı ıskalamamak lazım..iyilik denen şey her gün karşımıza o kadar az çıkıyor ki..geriye dönüp bakıldığında pişmanlık duyduğumuz bir yığın hatıra çöplüğü ile karşılaşıyoruz..'' keşke '' dememek için hayatı iyi okumak gerekiyor..yine insanın iliklerine işleyen hüzün verici harika bir duygu aktarımı..ellerinizden hürmetle öperim sayın KOMUTAN ım..herkese ibret olacak bir tablo..tebrik ve saygılarımla..sağlıcakla kalınız..
tacettin yıldırım
Yazınız içimi titretti.Çok hüzünlendim.Gözyaşlarımı tutamadım.
Her annenin okuması gereken bir yazı.Burada anne çocuğuna yanlış terbiye veriyor.
Fıstık canı çeken çocuğuna elindekileri bıraktırıp parasıyla ona istediğini alması gerekirdi.
Eve gidince de münasip bir dille ne yapması gerektiğini anlatıp dersini verirdi.
Hikayenin içine girdim .Bir türlü çıkamadım.Gözyaşlarımla ayrıldım.
Her zamanki gibi yine kaleminizle bam telimize vurdunuz.
Selam saygılar efendim.Sağlıcakla kalın.
tacettin yıldırım
Hüzünlendim... Ders alınası bir yazı.
Yazınızı beğenerek okudum.
Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
tacettin yıldırım
Kan tükürüp, kızılcık şerbeti içtik demeyi prensip edinmiş insanlarız. Bence, çocuğunu mahrum etmek veya hırsını çıkarmak değildi annenin maksadı. Kızgınlığı, kendisinin belli etmemeye çalıştığı yokluğun çocuk tarafından ifşa edilişineydi... Biz beş kardeş, hiç istemedik annemizden. Bilirdik ki, imkânı varsa biz istemeden alırdı. Bize bir şeyler ikram etmek hep ısrarla olmuştur. Tabii, annemin onayıyla... Rahmetli... Yıllar sonra bizim kendisini sıkıntıya sokmayışımızdan duyduğu memnuniyeti defalarca dualarla anlatmıştır.
Ömür boyu, dili, kendisine bedduaya duracaktır artık o annenin, yine de. "Keşke..." diyecektir, "Elim kırılsaydı, dilim lâl olsaydı."
Sabah sabah güzel bir hikâye okumanın tadı ile hikâyedeki hüzün biribirine karıştı. Elinize sağlık.
Selâm ve saygı ile...
tacettin yıldırım
Değerli komutanım, yazınız yürek tellerimizi çok acı bir şekilde titretti!
Eğitim, terbiye etmek bu değil, böyle olmamalı!
Yasaklar koyarak, men ederek istediğini almayarak, çocuklarını eğittiklerini zanneden çoook anneler var maalesef!
Anne baba eğitimi mutlaka şart ülkemizde. Özendiği bir şeyi almakla çocuk şımarmaz, sevgi her işin başında gelir.Her dediği tabii ki yapılmaz çocukların, ama eğiteceğiz derken kantarın opuzu kaçıyor bir çok kez.
Her yazınız birbirinden değerli, selam saygı ve hürmetlerimle.
tacettin yıldırım
Sabah, sabah yüreğim öyle burkularak okudum ki anlatamam.
Çocuk bu, ona kızmaya hiç hakkımız yok ama Anne !! böyleleleri hala varmı diyorum .kendi iç acılarını çocuklarından her vesile ile çıkarmaya çalışanları lanetliyorum.çok güzel bir yazı tebrikler,
tacettin yıldırım
Bu sabah payıma hüzün düştü.
Yüreğinize sağlık üstadım.Saygı ve selamlarımla...
tacettin yıldırım
Bugünlerde iyi değilim biliyorsun Tacettin Abi. Tasm da şimdi bu yazı... Tebrik ederim abim çok güzeldi. Sevgi ve saygılarımla...
tacettin yıldırım
İletişimin yarattığı yıkım.Yaradan İnsanoğluna dili neden vermiş.Amacın gene vermemek olsun ama uygun dille anlatılabilseydi davranıştaki nezaketsizlik çocuğa vurulan bir tokat değilde kendisinin annesi gözünde değerli olduğu fakat bazı nedenlerin onu alamamasına vesiledir düşüncesi hakim olacaktı.Son pişmanlık fayda etmiyor.Zamanında yapılan olumlu davranışlarda bir yaşam dersidir.Nasihat vari kısa bir öykünün duygusal dökümüydü.Özgün kaleminiz hiç susmasın dostum siz daima yazın
tacettin yıldırım
Sözün bittiği yerdeyim..şimdi ağlama zamanı..konuşulacak hiç bir şey kalmamış..keşke ölmesin demekten başka...
Saygılar...
tacettin yıldırım
Değerli Yazar..
Durup durup turnayı gözünden vurmak diye bir deyim vardır ,iyi bilirsiniz,sanki Tacettin Ağabey için söylenmiş.
Her öyküsünden bana kalan bir şeyler oluyor.
Ya bir ders alıyor,bir karar vermeme tesir eden bir vakıa buluyorum ya da eskiye...ilkgençlik çağımın o siyah beyaz televizyonlu,Uzay Yolu,teksak-Tommiks'li zamanlarına gidiyorum.
Bu öykü hatırlaraımı da tazeledi,ders de verdi doğrusu.
Çocuk yetiştirmenin at yetiştirmekten farklı olduğunu biliridim zaten.
Çok satıcı tezgahından incir yemişim, salatalık,süt mısır.
Ve bilirim çocuğun içinde ukde olan bir yiyeceği görünce neler yapabileceğini.
Selam ve saygı ile değerli Tacettin ağabey.
tacettin yıldırım
Çocuk işte ...İstediği fıstık. Az olsa bile annenin alması lazımdı.Maalesef anneler kuralcı ve dediklerini mutlaka ölümüne yaptıracak kadar katılar. Eminim bu olay yaşanmıştır...
Anneler anneler çocuklarımız öyle çok sevelim sevelim ki onlardda sevgilerini çocuklarına yansıtsınlar..
Anne var anne var..İşte...
Sabah sabah okudum yüreğim hüzne boğuldu . Bir avauç fıstık bir avuç sevgi istediği....
Selam ve sevgiler....
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
İsmi üzerinde ''çocuk'' bu bir inat mı ,kibir mi,yoksulluğun verdiği zorluk mu? her ne olursa olsun bir evladı kaybedecek kadar değerli değildir.davranış çok yanlış bir anne için :(( ömür boyu acısı ve keşkesi bitmeyecektir .gece gece içim yandı üstadım. duyarlı yüreğinize, usta kaleminize sağlık. ders veren çok anlamlı konu.başarılarınız bitimsiz olsun. selam saygılarımla.
tacettin yıldırım
Şu Anneleri eğitsinler!
Çocukluk sırrı diye bir kitap var şu an elimde. İnanamıyorum okuyunca, doğru diye bildiklerimizin ne kadar yanlış olduklarını.
Ceza diyor bir çocuğun güven duygusunu yıkar. burada ölüm ayırmış, ölüm olmasaydı içten yıkımlar başlayacaktı.
Uzun olacak belki ama yeri gelmişken yazayım istedim.
İki farklı aile, bir lokantada yemek için bulunuyorlar. ailelerden birinin iki çocuğu diğerinin bir çocuğu var. İki çocuk lokantanın diğer köşesinde bulunan akvaryumun bulunduğu yere gidiyor ve balıkları izliyorlar.
Diğer çocukta bunlardan etkileniyor ve o da masadan kalkıp akvaryumun bulunduğu yere doğru giderken, Anne babayı uyarıyor çocuğu yanına çağırması için. Baba çocuğa sesleniyor ama çocuk duymamazlıktan geliyor. Baba tekrar sesleniyor, çocuk dönüyor: balıklara bakacağım diyor ve dönerek akvaryumun yanına gidiyor. Baba bu sefer masadan kalkıyor çocuğunun yanına giderek sana söylemiyor muyum diye çocuğu azarlayarak kolundan tutup masaya götürüyor. Diğer çocuklar, şaşkınlıklarını onların arkalarından bakarak gösteriyorlar. Biraz sonra iki çocuğun babası çocuklarına hadi çocuklar yemeklerimiz geldi gelin bakalım deyince çocuklar masalarına dönüyor.
İşte bu yüzden çocukların çoğu edilgen yaşıyor etken olanların sayısı azlıkta.
Hoş görülmek isterim bu kadar uzun olunca. selamlar ve saygılar USTAM.
tacettin yıldırım
Kendince doğru bildiğinin cezası bu kadar ağır olmamalıydı annenin .
Keşke parasını verip alsaydı ....dedim ...içimden ...
Aldık hissemizi bu acıklı kıssadan . AMA ,Dilerim kurgudur bu komutanım .çünkü yüreğim parçalandı yaşamışçasına ...
KUTLU -YORUM .güçlü içli kaleminizi .saygımla .
tacettin yıldırım
Çocukluğuma döndüm abi can..
babamın beni bir sefer öpüp okşadığını hatırlamıyorum
bunun sebebi eskiden büyüklerin yanında çocuklar sevilmezdi
ayıp olurdu çocukları büyüklerin yanında sevmek... yani senin anlayacağın saçma sapan kurallar..
ve saçma sapan bir kural neticesinde çocukcağızın başına gelenler...
ne olur du çocuk bir avuç fıstığı alsaydı......
hüzünle okudum ve bir kez daha kızdım saçma sapan kuralcılığa...
gönülden kutluyorum her dem en güzelini yazan usta kalemini
abi can her dem saygımla
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım
İç acıtan bir anı...Zaten,toplumun hassas konularını gözardı etmiyorsunuz hiç. Beğeni ile okudum,Tacettin Bey,sevgi ve saygılarımla !