- 872 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
köşe yazılarım/ NEDEN ŞİİR YAZARIZ
N E D E N S I I R Y A Z A R I Z ?
Sevgili arkadaşlarım merhaba, ben bu yazıya başlayalı baktım, tam onüç gün olmuş ve ancak bu gün sizlere ulaştırabiliyorum.Sebebi ise geçirdiğim çok ağır griptir, umarım siz bu boyutta yaşamazsınız bu rahatsızlığı.
Evet neden şiir yazarız ? Bu soruyu bir süredir arkadaşlarıma soruyorum, elbette çok farklı yanıtlar aldım, şimdi o notlarımı isim vermeden sizlerle paylaşmak istiyorum.
- düzene baş kaldırmak istiyorum ve bunu şiirle yapıyorum.
- hayata söyleyeceklerim var, ondan yazıyorum.
- kendimle baş başa kalmak istediğimde şiir yazıyorum.
- arkadaş bulmak için bir şeyler karalayıp sitelerde yayınlıyorum.
- şiirlerimle ben de bu camiada yer almak istiyorum.
-sevgilime aşkımı anlatmak için başlamıştım, vaz geçemedim, halâ yazıyıorum.
- şiir hayatla insan arasında önemli bir iletişim aracıdır, hatta tektir bence.Hayatla anlaşabilmek için yazıyorum.
- depresyona girmiştim, bana bir çıkış yolu oldu, yazarken kendimi daha iyi hissediyorum.
- tepkidir şiir, hayatın bendeki tepkimesidir, bunu da roman ya da öykü yazarak çok net ifade edemeyeceğimi bildiğim için şiir yazarak yapıyorum.
- benim duygularımı benden daha iyi hiç kimsenin anlatamayacağını bildiğim için kendi duygularımı kendim şiir yoluyla anlatıyorum.
Bu liste uzatılabilir elbette, ama arkadaşlarım ana çizgileriyle bunları söylediler.Eğer bana sorsalardı, ‘ hayatın o asla tam olarak çözemeyeceğimiz şifresine giden yol şiirden geçiyor ve onun peşinde koşmak bana haz veriyor’ derdim.
Sözcüklerin başı boş dolaştığı o büyülü yolda onları yakalayıp düzenlemek, onlara yeni anlamlar yükleyip çoğaltmak, söyleyeceklerimi açıkça ve naifçe, doğru anlatabilmek gibi bir sürü çaba içerisindeyim.
Peki Dağlarca, Eloğlu, Uyar ve daha yüzlercesi neden yazdılar acaba ? Hemen hepsinin geçimlerini sağlayabilecekleri bir işleri vardı ki şiir zaten para kazandıran bir sanayi kolu değildir.Neden bu tılsımlı sanatın yörüngesine kendimizi kaptırmalar.Neden keşfettiğimiz her imgede kendimizi kaybedercesine aldığımız haz?
EDEBİYAT KOOP’un 2005 Sonbahar sayısının manifesto sayfasında şöyle demiş arkadaşlarım :
‘’Esin, emek ve zeka sadece sanatçıya özgü değil, varoluşundan yok oluşuna dek üretim ilişkisi içinde bulunan insana ait genel kavramlardır.
Üretim, zeka ve emek sonucunda ‘ürün’ü oluştururken, sanat üretim değil, yaratım sonucunda ‘yapıt’ı var eder.TDK sözlüğünde, ‘’etkilenme, çağrışım veya içe doğmayla akla gelen yaratıcı duygu, düşünce’’ olarak tanımlanan esin, üretim ile yaratım arasındaki en büyük ayrımdır.’’
Kısaca, tek başına esin ile sanat yapılmaz, zekanızı kullanıp, emek vererek bir yapıt yaratabilirsiniz.
Konumuz şiir olduğu için bu bağlamda baktığımızda, aklımıza esen birkaç lafı yan yana sıralayıp şiir yazdım demek için acele etmemeli ; o ilk gelen esin’i, imgelem’i geliştirip zenginleştirmeliyiz.
Ahmet Necdet bir söyleşisinde ‘hocam şiirde biçim mi öz mü önemlidir?’ sorusuna, ‘önemli olan şiirin kendisidir’ diyerek aslında şiirde her şeyin çok önemli olduğunu, ince,zekice ve özenli hesaplamalar sonucunda ancak başarılı bir şiir yazılabileceğini belirtmişti.
Evet arkadaşlarım hepimiz kendi sebeplerimizden bir şeyler yazıyoruz, bence burada önemli olan yaptığımız çalışmaya önce kendimizin duyacağı saygıdır.Sevgi ve özenle tasarladığımız çalışmaya saygı duymak demek, onun genel çizgilerine bağlı kalarak kendi özgün tasarımımızı ortaya çıkarmak demektir.
Şiir yaşamın şifresine giden yoldur, derim efendim.