- 1096 Okunma
- 15 Yorum
- 2 Beğeni
Hiç
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hiç
Hale sabah uyandığında çok mutluydu.Geçen hafta tiyatroya gittiklerine çok eski bir arkadaşı olan Mine ile karşılaşmış,birbirlerine sarılıp bir türlü görüşemedikleri için birbirlerine yakınmışlardı..Mine:
-Ben, cuma akşamları halk oyunu kursuna gidiyorum,sende gel hem görüşürüz hem de halk oyunlarını öğreniriz,çok eğlenceli geçiyor kurslarımız. Dediğinde düşünmeden “tamam gelirim” demişti.Bütün bir hafta eşinin “sen hiçbir yere gidemezsin,sen tembelsin,ben seni bilirim sen söz verir gitmezsin..”gibi lafları, Hale ‘yi üzse,kızdırsa da hiç sesini çıkarmadı..Eşinin huyu öyleydi..ne yaparsa yapsın Hale ‘yi sürekli eleştirirdi.Hale bazen eşine” Ya..ben hiç mi iyi bir şey yapmıyorum” dediğinde Eşi ise” Yapsan görürdük herhalde “diye cevap verir.Hale ‘yi sinir küpüne döndürürdü bu cevap…Son yıllarda,eşinin bu gibi davranışlarını, kafasına takmaz gibi yapsa da,pimi çekilmeye hazır bir bomba gibi patlamaya hazır bir şekilde bekliyordu hale.. Akşam sekizde kurs yerinde olması gerekiyordu hazırlandı.
Spor ayakkabılarını aradı yoktu yerinde..Belli ki kapının önünde unutmuştu çalmıştı birisi
ayakkabıyı..Oğlunun:
-“Dikkat dikkat evdeki bütün kredi kartlarının bu gece yarısına kadar bana teslim edilmesi,yarın kredi kartları ile yapacağım alış verişler hakkında bana kesinlikle hiçbir hesabın sorulmaması, harcamalarımın nasıl ödeneği konusunda da bana hiçbir açıklama yapılmaması önemli rica olunur” anonsu içinde kendine giyebileceği az topuklu bir bot buldu…”Eh..canım düğünde harmandalı oynayanlar spor ayakkabı giymiyor..”diyerek kendini teselli etti.. Tam kapıdan çıkarken başka şehirde oturan kızı geldi..
-Anne sen nereye gidiyorsun?benim karnım aç..ben ne yiyeceğim..
-Kızım,fırında İzmir Köfte var.. sen o yemeği ye.. ben iki saate kadar gelirim..
,-Anne ne kursu şimdi bu..nereden çıkarıyorsun böyle işleri..ben eve geliyorum,sen gidiyorsun.
-Kızım siz bir saat sonra film seyretmeye başlıyorsunuz..benim varlığımı bile unutuyorsunuz .oğlu ise
-Anne anonsumu duymadın mı ? diye soruyordu…
-Duydum anonsunu da,bence sen önce babanın duymasını sağlasan daha iyi edersin
-Anne lütfen beni,Kanuni Ramço Sultanla karşı karşıya getirme,Yalvarıyorum Hale Sultanım lütfen…
-Senin yüzünden,Kanuni Ramço sultan bir gün benim kellemi alacak ve ben kellesiz dolaşacağım ortalıkta..git ne derdin varsa babana söyle…diyerek merdivenden koşarak indi..
Kadın olmak gerçekten de çok zordu.Kadın olmanın zorluğunu da tüm ağırlığı ile yaşamıştı.Sadece iki saatlik bir kurs için kocasının bir hafta boyunca aşağılayıcı laflarını dinlemiş,tam kapıdan çıkarken kızı eve gelmiş,oğlu sınırsız isteklerini anonsunu yapmıştı
Eşi için.evlatları,annesi için kendisinin ne olduğunu ne ifade ettiğini zaman zaman sorgulasa da hiçbir zaman bir sonuca varamamıştı.Her zaman herkes bu benim hayatım ya da bu benim zamanım nasıl istersen öyle kullanırım dese de bu kesinlikle mümkün değildi.Her insan bir başka insanın zamanın içinde vardı,ünvanı ne olursa olsun sadece ve sadece bir piyondu zamanla yerleri ve değerleri değişen…Böyle olmasa idi..huzur evleri de olmaz,televizyon reklamlarında evlatlarını bekleyen yaşlı anne babalar gösterilmez,çocuk esirgeme kurumları olmazdı. Demek ki zaman,anne ve evlat sevgisini bile silebiliyordu.çok değerli bildiğimiz kutsal bir duygu olan sevgi bile bitiyordu.Zaman sadece bizim değildi..büyük bir çoğunluk ise bizden telafisi olmayan zamanımızı istiyordu.Zamanımızı verdiğimiz insanlar,bunun değerini bilmedikleri ise heybemize doldurduklarımızdan belliydi,kaç heybe doldurduk pişmanlıklarımız,gözyaşlarımız,ve yaşatılanlarla,Elbette insanın en güzel en mutlu geçirdiği zamanı ailesi ile birlikte olduğu onlara, harcadığı zamandır..Peki,hoşgörü,anlayış nerede kalıyor… Neden ben bir yere giderken suçluluk duygusu içinde gidiyorum..Sorumlulukta değildi bu bağımlılıkta neydi bu..vicdan mı yoksa iç güdüsel annelik duygularımı..oysa iki saatlik zaman dilimi ..ne olurdu ki sadece onun olsa..o iki saat yakışmıyordu ona alışmamıştı zamanını ailesi dışında geçirmeye…yanlış yapıyorsun Hale yanlış diye kendini teselli eti..Kullan bu iki saatlik zamanı gönlünce ne olur sanki boş ver dedi..dedi de…
Hale, karmakarışık,içinden çıkamadığı düşünceler içinde ana yola geldi..Ana yolun karşısına geçmek her zaman onu tedirgin ediyordu. Kızı eve gelmişti ve o evden çıkmıştı..Yine suçluluk duyuyordu.Kızı,onun kızı olsa bile,annesinden farklı bir kişiliği ve bakış açısı vardı. Hayata farklı pencerelerden bakıyorlar ve hiçbir zaman aynı noktada buluşamıyorlardı.Her zaman herkese sevgi ve merhametle yaklaşan kızı annesine gelince düşmanca tavırlar içine giriyordu.Hale, her zaman kızını anlama yoluna bakıyor..karşısında olmaması için gerçekten de çok büyük fedakarlılar yapıyordu.Anne idi ve evlatlarına karşı gönül dolusu sevgisi ve hoş görüsü vardı..
Bir an eve geri dönmek istedi..Sonra vazgeçip otoyolun karşısına geçti..Yüreğinde bir sıkıntı büyüdü de büyüdü..Keşke arkadaşıma söz vermeseydim..diye düşündü…
Neşe içinde bir gurup karşıladı onu..zaten halk oyunları kursuna gidenlerin yarısını tanıyordu..
Öğretmenin.bir iki üç sekme dön uyarıları içinde harmandalıyı kuralına göre öğrenmeye başladı.Bir ara öğretmen sekmeden sonra “heybetli ve edalı” bir şekilde duracaksınız dediğinde,gülme krizine girdi…Kendine baktı ne heybet var ne eda,arkadaşına baktı ondan beter… can dostu serap onun neden güldüğünü anlamıştı.”Bana bak,sen sadece kendine gül,benim endamımda,heybetimde yerinde “diyerek Hale’ nin daha çok gülmesine neden oldu.
Halk oyunları kursunda çok eğlense de bir an önce bitmesini istedi.Eve gittiğinde,kızı ve oğluna mısır patlatacak,kestane pişirecek ve salep yapacaktı…İzledikleri saçma sapan filimlerin hiç olmasa bir kısmını seyrederek onlara eşlik edecekti..
Tekrar ana yola geldi…Işıkları kontrol etti,yeşil yandığında karşıya hızla yürümeye başladı...
Yeşil ışıkta .gaza basan bir taksinin çarpmasıyla on metre yükseldi yere düştüğünde son nefesini verdi…
Yazımı günün yazısı seçen seçici kurula çok teşekkür ederim...
YORUMLAR
yaşam içerisinde orta yolu tutturmak lazım , etrafımızdaki insanların bencillik yapmasına izin vermemek kendimiz içinde bir şeyler yapmak, içimizden birileri anlatılmış yazıda ve acı son ...
acı ama gerçek ...
tebrikler yazı için, ders almak lazımdı,boş dönmüyorum sayfanızdan ...
sareyaprak
sevgimle can...
Sare Hanım, bütün çalışan kadınların hikâyesi aslında bu: Kendimizden geçerek yaşamak. Kadın fedakarlık yapmalı tabii ki, başkası elinden gelmez ve fedakarlık kötü de değildir zaten. Kötü olan, kadir kıymet bilmezlik, o kendinden geçercesine verirken yaptığının sıradanmışçasına karşılanması, hatta kendisinin eksik, suçlu hissettirilmesi. Sanki kadın çalıştığını şahsına harcıyor, ailesi için kırka bölünmüyor. Takdir görmesi gerekirken, tam zıddıyla karşılanması. Oysa, ömür çok hızlı geçiyor.Hep ertelediğimiz hayat bir bakıyoruz ki, bitmiş. Kalanlar hiç yokmuşuz gibi devam ediyorlar hayata. Çocuklar evleniyor, kocalar bizim fedakarlıklarımızla yapılan birikimlerin de desteğiyle daha gençleriyle evlenip bize yapmadıklarını yapıyorlar o yaştan sonra. Olan, ölene oluyor, daha ne olsun?
Allah'tan, karşılığını öbür tarafta görme umudu var da, tesellisi...
Güzel ve acıtıcı, bana pek çok tanıdığımı hatırlatan hikâye için teşekkür ediyorum, ayrıca nezaketiniz için de.
Selâm ve sevgi ile.
sareyaprak
Şimdi ben değiştim diyerek ortaya çıkamam ki..değil mi:)))))
Ölümle de burun buruna yaşadığımızı unutmamak lazım...Aniden
bir varmış bir yokmuş oluyor insan..
Sevgimle...
Sevgili Sare, kalemin gittikçe güç kazanıyor bunun farkında mısın? Öyküyü örüşün, kahramanlarının ruh hallerini çok güzel anlatıyorsun. Giderek imlayı da düzelteceğine inanıyorum. Bu yazın da biraz daha dikkatliydin. Az daha çaba diyorum.
Öyküne gelince, etrafımız da öyle çok Hale var ki, bunlardan biri de ben! Çoluk çocuk yuvadan uçunca kendime vakit ayırmaya başladım ama şimdi de her şeyi yapmaya gücüm yetmiyor.
Bazı şeyleri değiştirmenin zamanı geldi de geçiyor bile, eş, iş ve çocuklara ayırdığımız vakitten gönül rahatlığı ile kısıp kendimize de ayıralım lütfen. Ben bunu yapamadım. Şimdi çok pişmanım, lütfen sizler yapın.
Tebrikler, sevgimle...
sareyaprak
Ömür çok kısa..ölümler insana çok yakın...
Yazım kurallarına dikkat ediyorum..elimden geldiğince,bildiğim kadarı ile...
Sevgimle...
Hale: Ayın etrafını aydınlatan ışık...
Hale öldüğü zaman ışık söndü mü acaba ?
Sanmıyorum, eğer akıllı bir aile olsaydı o ışığın sönmesine en başından izin vermemeliydi.
Ya Hale: Hale akıllı mıydı ? Sanmıyorum, onun etrafındaki bir aileyi en başından düzenlemeyi bilmeliydi. Gitti, sadece kendisi mi söndü ? Hayır, onunla beraber ailesini de yok etti.
Kadın olmak, anne olmak; mutfakta yemek yapmak, ezilmek, ezmek demek değildir.
Çalışın, okuyun.
Önce birey olmanın, sonra birey yetiştirmenin ne demek olduğunun farkına varın. Ben ne kadınlar gördüm, çocuklarıyla beraber okumayı söken, diploma almanın sevincini yaşayan.
Bu sevinci yaşatın, öğretin. Halelerimiz ölmesin.
Sevgimle.
sareyaprak
Kadınların,halelerin,ayşelerin okumuş yada okumamış olması hiç bir şeyi değiştirmiyor..elbette kadın ev işlerine görede kendini ayarlamıyor.okumayı öğrenme,ve bunun önemini anlatmaya çalışmaları cabaları içinde de olabilir...
Bir gerçek te varki..hele ki çalışan kadınlarda bunu görmek daha çok olası..ailesine karşı suçluluk duygusu...bu duygunun birey olmakla hiç bir ilgisi olmadığını düşünüyorum..çünkü yeterli zaman ayıramıyorlar...
Kadın kendi hayatı için en doğru kararı alsa bile mutlaka bedel ödüyor...
Çevremde bir çok kadın var..aynı huzursuzluğu yaşayan.bir yerlere yetişememe kaygısını taşıyan .peki bu kadınların hepsimi akılsız..sanmıyorum..
Kadın mücadele içinde,yılmayan,herşeye rağmen ben de varım mücadelesi veren...
Ben düşüncelerine de katılıyorun...o taraftan olaylara baktığımda haklısın..bu taraftan baktığımda hakıl...
Sevgimle...
kendimi buldum birden öykü de, kadın olmak ne kadar zor, bazen diyorum ki bir hizmetçiden ne farkım var, bende kurslara gidiyorum inatla ve kendime bakıyorum, kadın olduğumu hatırlamak adına.Sakın aldırmayın evdekilere gidin kurslara kimse madalya takmıyor bize, sevgiyle kalın ...
sareyaprak
Ben burada zamansız ölümlerin zamanı hiç beklemediği bir anda vuruyor insanı..yaşanmış bir olaydı bu...
O yoldan pazar arabası lile pazarlık almaya giderken ölüm meleği almıştı onu...tekerleklerin altında her şey bitmişti..Onu yazmmak istedim..
Çok teşekkür ederim..selamlar sevgiler...
aysemujgan
fedakarlıkları kendinden dağıttığı yaşama heyecanı. ben de her hikayemde kahramanları öldürürüm sonra anladım ki ölen mutsuzluklarımmış :)
Öyle gerçekçi ki... Diyecek söz bulamıyorum. Her şeyden önce kaleminiz gerçekten kendini hiç sıkmadan okutuyor. Ve Hale...
Evlatları için hemen eve dönmek istiyor,içinde bir sıkıntı... Ama sıkıntının nedeni belli oluyor :(
"Finali bu kadar acı bitmeseydi" dedim içimden ama hayat da böyle değil mi...
Tebrikler sareyaprak...
küsss tarafından 3/25/2013 10:10:00 AM zamanında düzenlenmiştir.
sareyaprak
Çok teşekkür ederim..sevgiler selamlar...
sareyaprak
selamlar sevgiler....
sanırım yaşanmışbir hikaye.ancak güzel ve etkili bir anlatım var.Ana olmanın sorumluluğu ve bir anda yok olan bir hayat.
acaba boşunamı koşturuyoruz?
tebrikler.
sareyaprak
Hoşgeldiniz diyorum..selamlar...
Ölümün soğuk yüzü ama birde sıcak tarafı var. Yaradana kavuşmak...
Allah için sevmedikçe hiçbir şey tam anlamıyla doyuma ulaşmıyor.
ölümün güzelini yaşamayı Allah cümlemize nasip etsin inşallah.
Tebrikler.
sareyaprak
Sevmenin ölçüsü yok..sevmemenin de nedeni olmayabiliyor...
Hayatlar sadece bir anlam karmaşası içinde geçiyor...
Çok teşekkür ederim...sevgiler selamlar...
Onlar anne...
Çok sinirlendiğinde azarlar çocuğunu...
Sonra da iki gözü iki çeşme ağlayan çocuğuna sarılır...
O da ağlar...
Öyledir anneler...
Daha ne güzellikler...
Ne şefkatli davranışlar bekliyor...
Bilinmez ki.
Keşke trafik kurallarına uyulsa...
sareyaprak
Ben çocuklarımı,özgür kendine güvenen çocuklar olarak yetiştirdim..asla bana bağımlı olmamaları için elimden geleni yaptım..ama inanın hiç bir şey değişmiyor..anne ve evlat arasında iç güdüsel bir bağ var...
O nedenle anneye dair yazılan tüm yazılar şiirler filimler beni çok üzer...
Annelerini çocuk yaşta kaybedenler için çok üzülüyorum...kader diyorum kader işte..
çok teşekkür ederim..
saygılar...
oldumu şimdi onca yoğunluğun içinden sıyrılıp kursa gitti ve dönerken bu talihsizlik bari eve gelebilseydi mısır patlatsaydı kızıyla beraber oturabilselerdi sonuç çok üzücüydü umarım kurgudur kutlarım kaleminizi saygılarımla selamlar efendim
sareyaprak
Bu yazı bir kurgu olsada hayatın gerçekleri..koşturmlar sorunlar,sorgulamalar içind iken hiç bir zaman öleceğimizi düşünmüyoruz..düşünsek bile inanarak düşünmüyoruz ölümü..ama hayatın en acı gerçeği bence o gerisi yalan,gerisi palavvra..
Bir komşumuzu ana yoldan karşıya pazara giderken kaybetmiştik..çok üzülmüştüm..aslında olaya oradan başladım...böyle bir şey çıktı...
Çok teşekkür ederim..selamlar sevgiler...