- 2001 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ARMUT HİKAYESİ:)
Bahar her haliyle hissediliyordu artık çardakta oturmuştuk iki çocukluk arkadaşı her zaman yaptığımız gibi termosta getirdiğimiz sıcak çaylarımızı yudumluyorduk hava serindi ve koşanların haricinde boştu parkımız böyle sessiz olmasından memnundum huzurla gülümsedim Gül’e canınmı sıkkın senin? evet çok yalnızım Canan’ım dedi biraz şarkı söylesene bana yada güzel bir türkü , tamam dedim sesimde kısık ama senimi kıracağım bir kaç türkü şarkı okudum Gül’de katıldı bazısına arada gülüştük takıldığımız yerlerde ,ona bakarken eski günlere gittim çocukluğumuza güzel günlerdi sokağımız betonlaşmamıştı bahçeli evler meyve ağaçları sokakta rahatça oynayabilen çocuklar hatta kadınlar kapı önlerinde otururlardı sohbetler edilirdi...Evlerimiz bitişikti gülün 3 kızkardeşi daha vardı annesi Melek teyze güzeldi temiz bir ev hanımıydı babası Eyüp amcanın demirci atolyesi vardı hemen evin yan köşesinde yakışıklı iyi bir adamdı hep imrenirdim onların ailesine ama herşey dışardan görüldüğü gibi değilmiş meğer çok sonra yanıldığımı anladım. Bir sigara daha yakıp sordum Gül hiç unutamadığın aşık olup çok sevdiğin biri oldumu ?
Yüzünde bitkin bir tebessümle kara gözlerinin neşesi sönmüş bir şekilde bakarak oldu dedi anlatmaya başladı bir sigara daha yakarak. Biz babam evi sattıktan sonra biliyorsun köye döndük sanki savaş çıkmış yerimiz yurdumuz dağılmış perişan bir vaziyetteydik köylüler bir arazi verdiler oraya ev yapmaya başladık başladık diyorum çünkü bizde çalıştık inşaatında çocuktuk heyecanlanmıştık yeniden bir yuvamız olacak diye annemle babamın kavgaları hiç bitmiyordu herşey daha güzel olur düzelir diye umutla çabalıyordum beni bilirsin çalışkanımdır becerikli bisikletleri tamir edip kiralardım hani :)gülüştük eski günler film şeridi gibi canlanmış biz seyrediyorduk garip bir sızıyla, evimiz bitti tabi eksiklikleri vardı daha sonra borçla süt inekleri aldırdık babama boş durmamak adına eve katkı olsun dedik İstanbulda büyümüşte olsak köy hayatına çabuk adapte olmuştum yada çaresizlikten belkide ama ne kadar çabalasakta olmadı ablalarımın vurdumduymaz bencilliği kaprisleri babamın sanki bir yabancı gibi soğuk herşeye kızgınlıkla bağıran tavrı annemin söylenmeleri birde yeniden aramıza katılan bir kız çocuğu daha evet annem bir kız daha doğurmuştu yeni bir neşe olmuştu minik bir bebek kızkardeşimle avunuyorduk oda paylaşacaktı kara kaderimizi ne yazıkki , bir anda ikimizinde gözleri ıslandı rahmetle andık hayatının baharında hiç yaşayamadan mutlulukları kötü bir hastalıktan ansızın sönüp gitmişti bir yıldız gibi:(sustuk sadece.
Derin bir nefes çekti olmadı babam sanki acemi bir yeni yetme gibiydi artık yaşamımızı daha rahat ettirebilmek için hiç bir çabası yoktu hiç bir şey umrunda değildi sorunlarla uğraşmak bize kalmıştı gün geçtikçe çıkmaza saplandık borçlar ödenmeyince ineklerimizde gitti elimizden evide satıp yeniden döndük doğduğum bu büyük şehire alıştığımızın aksine kalabalık ufacık bir apartman dairesine iliştik iğreti gibi amaçsız sadece yaşamak adına fırsatlar aramaya başladık herkes kendi başının çaresine bakıyordu aile olmaktan çıkmıştık bu arada ablam evlendi havada şiddetli bir rüzgar ve yağmur vardı zar zor yürüyordum ablamın oturduğu sokağı adımlarken hızlı hızlı şemsiyem ters döndü söylenirken birde baktım o bana gülüyor kızgınlıkla baktım ona doğru çokmu komik dedim tersleyerek sadece baktı öylece bende aceleyle umursamadan yürüdüm yanından ayrıldım.
Ablam hastalanmıştı kalmamı istedi benden tamam dedim ona yardımcı olmak zorundaydım hemen darılıp alınan bir karakteri vardı , ablamlarda kaldığım günlerde balkona çıkardım gizlice sigara içmeye yolda karşılaştığımızdaki gibi bana bakıyordu karşı apartmanın balkonundan yine tuhaf bir gülümsemeyle bende sinirli sinirli sırıtıyordum 16 yaşındaydım ama sevmek aşk böyle şeyler uzağımdaydı hep hiç ilgilenmemiştim bilmezdimde ama bir heyecan vardı içimde fırsat kollayıp devamlı dışarı onların tarafa bakıyordum gizlice yada her fırsatta balkona çıkıyordum bazen orda oluyordu bakışıyorduk.
Pazar alış verişine çıkmıştım beni takip ettiğini anladığımda yüzüm heyecandan yanıyordu kalbim kuş gibiydi sanki kahkahalarımı tutmaya çalışıyordum sevinçle sonra yanıma geldi elime bir kağıt sıkıştırıp çekip gitti şaşkınlıkla dilim tutulmuş kalakalmıştım çabucak bir ıssız yere çekilip okumaya başladım beni çok beğendiğini mutlaka görüşmek istediğini akşam çıkabilirsem oturduğumuz semtin yakınlarda bir park vardı oraya çağırıyordu hemen kağıdı yırtıp çöpe attım akşam olmasına daha çok vardı işlerimi bitirip eve döndüm saatler geçmiyordu sanki bu arada ablama eski bir arkadaşıma rastladığımı evlerinin bu yakınlarda olduğunu ve akşama buluşacağımızı söyledim azıcıkta sıkıldığımı söylerek sızlanarak zorla izin kopardım.
Akşam olmuştu parka gittiğimde beni bekliyordu merhabalaştık heyecanla çekingen bakışlarla sonra dolaşmaya başladık bana okulundan bahsetti kendinden büyülenmiş gibiydim hiç bir şey düşünemiyordum bende okuyamadığımı bazı sebeplerden hayat şartları yüzünden çalışmak zorundayım diye anlattım iş bakıyordum o ara kendime adı Bayram’ dı benim bayramımdı artık zaman ilerlemişti farkına varmadan eve döndük sessizce yürüdük sokağımıza kadar ayrılırken görüşelim devamlı senden hoşlanıyorum dedi kıpkırmızı oldum tamam diyerek kaçar gibi ayrıldım yanından.
Ablam iyileştiği için evime dönmek zorunda kaldım ama haberleşmiştik adresimi vermiştim beni özlediğini söylüyordu mutlaka buluşuyorduk fırsat buldukça sinemaya götürmüştü beni bir rüyada yaşıyordum sanki evdeki kötü huzursuz ortama rağmen hayatıma bir neşe kaynağıydı sevdam ona tutunmuştum umutla artık bir işimde vardı çalışıyordumda hayatın zorlukları umrumda değildi kuşlar gibiydim günler aylar sanki hızla geçiyordu Bayram okulunu bitirmişti bu arada ailesi öğrenmişti birlikte olduğumuzu ablalarımda tabiki bizimkiler bir yorum yapmıyorlardı ama onun annesi karşıydı sevgimize bunu özellikle duymam için haber göndererek yapmıştı çok üzülmüştüm günlerce ağladım Bayrama kızdım küstüm görüşmedim uzun zaman .
Yine bir akşam ağaçlar sararmıştı hava serindi ama benim içim yanıyordu ilk buluştuğumuz parka gittim iş çıkışı boş boş bakınarak rüzgarda savrulan kuru yapraklara dolaşıyordum birden karşıma çıktı neden dedim beni layık görmüyor ailen sana ben çok kötü birimiyim seni haketmiyormu sana duyduğum aşkım, sevdam gözlerim dinlemiyordu beni sağanağa dönmüştü gözyaşlarım hıçkırıklarla sarsılıyordu acıdan bitkin düşmüş bedenim beni sımsıkı sıcacık kucakladı ve ilk defa öptü sessizce bakıştık uzun süre onunda beni sevdiğini aşık olduğunu biliyordum artık .
Sensiz yapamam Gülüm dedi seni bırakmayacağım geleceğim için okumam lazım üniversiteye gideceğim sakın seni bıraktım sanıp benden uzak düşme dedi her fırsatta sana geleceğim hep içimde yaşayacaksın lütfen ne kadar kıymetli olduğunu benim için unutma ve kendini asla değersiz görme sahip çıkalım gönül gönüle bu sevdaya , yüzüme ay ışığı düşmüştü aydınlanmıştı sevinç naralarıyla kalbim yerinde duramıyordu asla asla bırakmam bende seni sen yeterki vazgeçme benden dedim birbirimize söz verdik .
Üniversiteye başlamıştı sık sık görüşemiyorduk arada mektuplaşıyorduk ama yetiyordu bana ben aşkımı içimde yaşatıyordum olmadığı zamanlarda bile onla dertleşirdim içimdeydi zaten hep yanımda, fırsat bulduğunda gelirdi elele dolaşırdık kuşlar gibi cıvıldardım yanındayken şımarık bir çocuk gibi olurdum arada kasvetlenirdi ruhum ona layık değilmiyim acaba diye düşünürdüm yapma öyle düşünme derdi ve zaman akıp gidiyordu ben geleceği olmayan sadece günü kurtardığım bir işte karın tokluğuna çalışıyordum evde durumlar dahada kötüleşmişti öbür ablamda evlenmiş gitmişti borç harç zorluklarla savaşıyorduk babam iyice çıkmaza girmişti anneme gel kağıt üzerinde boşanalım babanın aylığını alalım daha rahat ederiz diye bir seçenek sunmuştu nerden duyduysa bu aklı artık her gün kavga kıyamet dargınlıklar bitmek bilmiyordu ve babam bir gün tehditle evden ayrıldı sen istediğimi yapmadın bende gidiyorum demiş ve gitmişti günlerce bekledi annem eve kağıt geldiğindede şoka girdik ama yapacak hiç bir şey kalmamıştı.
Aylardır haber alamıyordum Bayramımdan zaten kendi sorunlarımla boğuşurken nasıl olsa canı sağ ve beni seviyor bırakmaz diye avunuyordum bilmeden yüreğimi avutuyordum acı haberi alana kadar :(( hayat bana yine oyun oynamıştı kandırmıştı beni hayaller gerçek olamıyormuş çok acı bir şekilde öğrendim bunu Bayram uzak bir akrabasının kızıyla evlenmek zorunda kalmıştı hemde kızda okumamıştı eksikti aynen benim gibi hani annesi okumuş gelin istiyorduya kınamıştı beni aşağılamıştı, kız ne yapmış etmiş Bayrama yamamıştı kendini kendi kendine gelip zorla eve oturmuş kaçmıştı Bayramıma artık dönüşü yoktu hem yasalarca hemde toplumca .
Ölü gibiydim artık ruhum yüreğim paramparça olmuştu bedenim acılardan bitkin haldeydi çalışıyordum yaşıyordum ama canlı bir cesettim sadece ondan haberler geliyordu kulağıma karısının hiç ona göre biri olmadığından beceriksiz hatta ev işleriyle bile alakasız biri olduğundan falan bahsediyorlardı üzülerek ben üzülemiyordum bile duygularım donmuştu sanki hissiz biriydim artık en büyük yanlışımı yaptım bu hal içindeyken kurtuluş sandım yada ne bileyim o boşluğumdan yararlanan bir iş arakadaşıma hiç düşünmeden tamam dedim evlenirim seninle düşünemiyordum zaten ne yaptığımın farkında bile olmadan kaçtım onunla evlendik belkide sırf Bayrama inat yada hayata inatmıydı bu bilemiyorum kendimi mahvettiğimi bilemedim.
Evlenmiştim ama öyle her kız gibi değildiki hani evini dayar döşersin bir yuva kurarsın sevinçle o eve hanım olursun umutlarla öyle değildi işte bana uzaktı hepsi kırık dökük bir evde oturuyorduk eşyamız hiç yok gibiydi en lazım şeyleri borçla aldık ev düzmeye yaşanır hale getirmeye çalışıyordum çaresaizce çırpınarak çok bencil kendini beğenmiş hayatta hiç bir amacı hırsı olmayan bir adamla evlenmiştim gayesiz vurdumduymalığı beni çıldırtıyordu hem çalışıyor hemde eve gelip onun memnuniyetsizliğiyle uğraşıyordum ev işleriyle savaşıyordum günlerim koşturmaktan bitkin düşene kadar sürüyordu iyide oluyordu düşünmeye fırsatım olmuyordu acımı ama kulağıma gelenler şaşırtıyordu beni devamlı bir araba bizim evin yakınında duruyormuş içindeki adam saatlerce oturuyormuş öylece.
Hastaneye gidiyordum hamileydim çünkü, yolda bir araba arkamdan geliyordu durdu ve içinden o çıktı donmuş gibi kalakalmıştım dilim tutulmuştu yanıma yaklaştı merhaba nereye gidiyorsun dedi , yutkundum boğuk bir sesle hastaneye dedim muayene olacağım karnıma götürmüştüm ellerimi oda baktı acı vardı gözlerinde sanki gözyaşları yerine içine kan ağlıyordu sessiz bir çığlık yükseliyordu susmuş dudakllarmızın yerine yüreğimiz haykırıyordu ,seni bırakabilirim yürüme gel dedi hayır dedim olmaz sana yapamam bunu benim kötü bir yazgım var hayale yada masala yer yok orda umutlar terketti beni çaresiz kabullendim artık ve diretecek gücüm yok sende gelip avutma kendini artık olmayacak hayallere dalma lütfen zorlaştırma hayatımı geçti dedim senin içinde benim içinde herşey çok geç artık o ilk saflığı kalmadı sevdamızın lekelendi hani bir laf varya armudun iyisini ayılar yermiş diye sende bende armuttuk ama ayılara yem olmayı geçtim sadece mide bulandıran kurtlara yem olduk çürüyoruz yavaş yavaş küflenerek içten içe deşiyorlar ruhumuzu yüreğimizi onarılamaz artık dönüşü yok...
Yere düşmemeye çalışarak koşar adımlarla kaçtım ondan bu onu son görüşüm oldu dedi ve sigarasından derin bir nefes çekerek şimdi çok ünlü bir gazete köşe yazarı bambaşka bir hayatı var ve bende ne haldeyim bak çocuklarıma adadım hayatımı onlar için yaşadım savaştım sonunda yeter diyebildim artık ve ayırdım yolumu beni kemiren kurttan zorlada olsa ehh hayatta böyle yaşıyoruz işte ...
Gülüm canım arkadaşım bak yine aynı yerdeyiz sen ben çocukkenki gibi ama yıkık dökük...
Birer sigara daha yaktık karşılıklı derin nefeslerle soluduk acıyla tebessüm ettik birbirimize bakışarak , vayy bee ne aşkmış dedim aniden, bir kahkaha patlattı Gül hadi boş versene dedi filmdi işte bitti biz gerçeğimize dönelim dünyaya ve zamana, her zamanki gibi bir akşam çayında demlenmiştik iki arkadaş yorgun adımlarla evimizin yolunu tuttuk sessizce...
DAĞÇİÇEĞİ
YORUMLAR
Bu tür iç dökmeler bazen yüzlerce psikoloğun yapamayacağı rahatlamayı sağlar insanda...Gül'ün çok zor da olsa içini dökmesi onu rahatlatmıştır.
İnsan oğlu maalesef tahtını kendisi yapabiliyor da bahtını kendisi yapamıyor.
Güzel bir hikayeydi..Beğenerek okudum.
Selam ve sevgilerimle.
@DAĞÇİÇEĞİ@
Selam ve sevgilerimle.