- 582 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
SOĞUK GECE
SOĞUK BİR GECE...
Zemheri vurmuş gecenin kıyısına saklanmış çıplak akasyaların ince dalları ayın aydınlığında gölgeleriyle toprağa dokunmak için yürüdüğüm patikada küçük karartılar oluşturmuştu. Kısa bir süreliğine derin bir nefes almak için duraksayıp, yamaçtan aşağıya geldiğim yolun gerisine bakarken, sis çökmüş kasabanın yanıp sönen IŞIKları bana bir yaz günü gördüğüm ateş böceklerini hatırlatmıştı. Başımı açık gökyüzüne kaldırdığımdaysa bana göz kırpan yıldızları bu kasabaya benzetmiştim...
Çamura batan ayaklarla bu ormanın ortasında yürümek yeterince dizlerimi yormuştu. Sırtımı yasladığım çam ağaçının geniş kolları arasında yolumu aydınlatan tüm aydınlıklar yerini zifiri bir karanlığa bırakmıştı. Karanlığın suskunluğunu ortadan ikiye yaran tek şey birkaç baykuş sesiyle uzak dağ eteklerinden gelen birkaç kurt ulumasıydı. En azından yolumu kaybetmemiştim. Hava alabildiğice soğumuştu. Hissetmediğim parmakuclarım sanki bedenimden ayrılmış, yaslandığım çam ağacının kurumuş dallarına dönmüştü...
Kendimi ısıtmak için ıslık çalmaya karar verdim. Dudağımdaki ilk melodi vadinin içinde yankılanıp, başlayan karlarla raks etmeye başladığında oturduğum yerden doğrulup yürürdüm.Yürüdüm.Yürüdüm....
Vadiden aşağı inip, gölün kenarına geldiğimde ahşap kulübenin gaz lambasından pencereye yansıyan aydınlığın dışında, bacadan salınan -beyaz kara inat- siyah dumandan başka hiçbir şey göremiyordum. Ayağım tökezleyip düştüğümde yerden kalkarken derme çarpma bir mezarlığın üstünde olduğumu fark ettim.Muhtemelen etraftan toplanmış küçük taşlardan ibaret küçük bir yükselti ve üstüne isim yazılamamış üç biçilmiş keresteden kısa odun parçası... Sıradan hazırlanmış mezarlıkların sembolleri...
Baba, oğul ve mütemadiyen diğeri anne ki ben onu kutsal ruhların birleşmesi saydığım donmuş toprak kabul ettimiştim o an. Şuurum benden uzaklaşmaya başladığını hissetmesem de az önce düştüğüm yerdeki taşların avuçlarımın içinden açtığı yarayla boşalan kanın karda bıratığı kırmızılığını görebiliyordum. Sadece uyumak istiyordum kısa bir süreliğine ebediyen rüya görüp, sıcak bir soba başında uyanmayı düşledim...
Kendimden geçişimin ardından günler geçmiş Natali söyledi. Bana hazırladığı çorbayı kendi elleriyle içirken, beni buluşunu anlattı. Uyukladığım sırada etrafımda benden pay almaya gelen aç kurtların mezarlığın üstündeki kanı kokladığını ve her yanıma mezarlıktaki karı sürüşünü ve beni yaşatabilmek için soyunup vücut ısısını baba verdiğini-ki bunu bana anlatmadı onun kadar ben de biliyordum donmak üzere olanlara ne yapılması gerektiğini- Şömineye kalın birkaç odun attığı sırda ben onu kısık yorgun gözlerimle izliyordum bir de düşünüyordum. Yine de çok üşüyordum hem de çok... O saatte O mezarlıktaki ailesini düşlerinde görüp gelmeseydi onların yanlarına, şimdi benden kalan sadece bir kaç ucuz kumaştan yapılmış kıyafetim olacaktı...
YORUMLAR
geldım gelmeyede calıstıgım ıcın okaa cok yazıp asabıleckmıyım bakalım.isterım tabıı..gene attırırırz ortalıgın tozunu merak etme :))
DİLEK YILDIZI
sallayıp asalım yazıyı attıralım ortalığın tozunu he valla.... :-)
DİLEK YILDIZI
Rakibem seni ne güzel ....Çogörmek k özlettin kendini ....
sonsuz sevgi ve selamlarımla...