Boşversene
Bu çenesi düşük satırlardan daha çoğu var içimde.
Sen yalnızca okuduğun kadarını biliyorsun/
Flu bir yalnızlığın arkada kapısından içeri giriyorsun.Baharlardan geçiyorsun nice baharlardan ...
Pastel tonların hakim olduğu bir rüyadan uyanıyorsun,gerçekler acı geliyor.
Çok kez deniyorsun bir şeyler yazmayı önün kağıt çöplüğüne dönüyor ve yaşadıklarını anlatabilecek bir sözcük bile bulamıyorsun sözcük dağarcığında bu seni mahvediyor.
’’Ben sana aşık oldum.
Ben sana güveniyorum.
Beni bırakma.
Sana ihtiyacım var’’
Cümlelerinin bu kısa cümlelerin kuklası olup geçiyorsun birilerinin karşısına,onların filmlerinde sana yalnızca rol var bunu bilmiyorsun.
Rol diyorum,bu önemsiz bir şey,aşk’tan ayrılıktan,yalandan film mi olur?
Film oldu diyelim film bitince rol mü kalır?
Bana bestelenmesi mümkün olmayan bir kaç dize armağan ediyorsun,ve alkol almadığımı biliyorsun ki,elinde şarap...
Kokulu mumları da sevmem ben,
Ayrıca elektriklerin kesilmesi de şansımıza kalmış.
-
Nötr duygular besliyorum karlar yağdırıyorum gözlerimden,ismim kış...
Çıktığın bu öyküleşme basamaklarını birer birer inmen için kalan 3...
Gelirsen bana üşürsün;
İsmim kış!
-
Söylersin de şarkıyı sesin güzel değil,
Fakat sesin sahibini seviyorsan o ses güzeldir,hem de dünyanın en güzel sesi,
Çocukkenden beri kulağımıza aşina olan şu soruya dönüyorum,
’’ISSIZ BİR ADAYA DÜŞSEN YANINA ALACAĞIN 3 ŞEY’’ biri bana önce neden düştüğümü söylesin,sonra karar veririm.
Biri bana o sesin sahibinide neden sevdiğimi söylerse iyi olur.
Ve ben nedensellik ilkesinde kaybolurum!
...
Anonim yazıların bazıları senden bahsediyor.
Bunun meçhullüğünden affına sığınıyorum,seni benden başka herkes mi tanıyor?
Ben sayfalarca konuşmasını bilirim,
Hadsizce,
Sen de sayfalarca susmasını
Ve ön yüzüyle arka yüzü ne kadar alakasızsa bir kitabın,
Ben o alakasızlık girdabında birilerinden nefret etmeye mahkum değil muhtacım..
Şimdi
Issız bir adaya düşsemde yanıma kağıt ve kalemden başka bir şey almam.
Boşversene.