- 489 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜNMINAR 'I TANIYALIM
GÜNPINAR’I TANIYALIM
Dr. Sadık Özen
Darende - Günpınarlı (Aşudu) gençlerimiz şu günlerde “II. GÜNPINAR (AŞUDU) ŞENLİĞİ” ni düzenlemek için oldukça yoğun bir çalışma içindeler. Onların bu özverili çalışmalarına küçük bir katkıta bulunabilmek için; bu şirin yurt köşesine olan sevgilerimi ve duygularımı dile getirmek istedim.
Bana göre; dünyanın en güzel ülkesi Türkiye, Türkiye’nin en güzel yeri Darende, Darende’nin de en güzel köşesi Günpınar (Aşudu)’ dur. Bu tespitimde abartıya kaçtığım sanılmasın. Bu gözlemim; içten duygularımın, aynı zamanda bir gerçeğin ifadesidir.
Türkiye’nin aşağı yukarı %80’ ini gezdim ve gördüm. Avrupa’nın da birçok ülkesine seyahatler yaptım. Dolayısıyla yaptığım bu saptama kuru bir laftan ibaret olmayıp, gördüklerimi kıyaslamak suretiyle vardığım bir bir kanaattir. Tabii ki bu söylemim doğal güzellikler açısındandır.
Çocukluk yıllarımda Günpınar’ı görme imkanım olmamıştı. Çünkü küçük yaşlarımda Darende’den ayrılarak Ankara’ya yerleşmiştik. Ancak lise yıllarımda görme fırsatım oldu. Darende’de hekim olarak çalıştığım yıllarda ise; en çok ziyaret ettiğim, en çok dinlendiğim, serinlendiğim Günpınar’dı. Köyün değerli büyükleriyle Cami önünde oturup sohbet etmek en hoşlandığım şeydi.
Özellikle, adı Aşudu Muhtarı olarak tescillenmiş Rahmetli Mevlut Erden’le aramızda yakın bir dostluk bağı vardı. Onun köyün sorunlarıyla ilgili olarak verdiği mücadeleyi en yakından bilenlerdenim. O yıllarda yaşanmış kanser olaylarının araştırılması için Sağlık Bakanlığı nezdinde, büyük bir dayanışma içinde birlikte mücadele vermiştik. Sözü sohbeti dinlenir bu insan sadece Günpınar değil, Darende’nin bütün sorunlarıyla yakından ilgilenirdi. Kendisini sevgi ve rahmetle anıyorum.
Kendilerine büyük hayranlık duyduğum, Darende’nin medarı iftiharı olan iki büyük insanı, Rahmetli Hacı Esat Işık Hocamız ve Rahmetli Tahir Baykal Ağabeyimi de en derin saygılarla yadediyorum.
Günpınar Darende’nin önemli hayat kaynaklarından biridir. Bunu Günpınarlılar’a iltifat olsun diye yazmıyorum. Bugüne kadar bunu dilen getiren oldu mu bilmiyorum. Ama ben bu söylemimde çok samimiyim. Şöyle ki; Darende’nin içme suyu, köyün üst başındaki “Aşudu Başı” denilen yerden sağlanır. Sudan daha büyük bir yaşam kaynağı olur mu? Ayrıca Darende’nin, aşağı yukarı yarısının arazisi, Aşudu Şelale’sinden çıkan “Küçük Tohma” dan ayrılan harıklarla sulanır. Bunlar “Kaldırım Harığı”, “Coruh Harığı”, “Değirmen Harığı”, “Uluveren Harığı” ve “Dağ Harığı” dır. Küçük Tohma ile birlikte bu altı akar su; Kılıçbağı, Beybağı, Baytar Bağı, Sayfiye, Mehmet Paşa, Nadir, Sandıkkaya, Uluveren Mahalleleri’nin tamamının uzun yıllar su ihtiyacını karşılamıştır.
Benim çocukluk yıllarımdan 1960’lı yıllara kadar bu mahellelerin içme suları da bu harıklardan alınırdı. Halen sayılan mahallelerin bahçeleri-bağları bu harıklardan sulanır. Üstelik bu harıkların suladığı bahçe ve bağlarda yetişen sebze ve meyvelerin ayrı bir lezzeti ve aroması vardır.
Aşudu’dan Nadir Köprüsü’ne kadar uzanan Küçük Tohma vadisine “Aşut Deresi” denir. Sahip olduğu doğal güzellik itibariyle, eskiden ben buranın adının “Aşıklar Deresi” olduğunu sanırdım.
Çocukluk yıllarım; iki dağ yamacı arasında yankılanan, Küçük Tohma’nın çağıltısı, saka kuşları ve bülbüllerin ötüşleriyle, şafak sökümünden gün batımına kadar süren müzik armonili bir ortamda geçti. Geceleriyse, Ağustos böcekleri ve kurbağaların, ninni yerine geçen ötüşlerini dinleyerek uykuya dalardık. Güzelliklerle dolu bu ortamın; kişiliklerimizin oluşmasında ve ileriki yıllardaki yaşantılarımızda büyük payları olmuştur. Darende insanlar;, Günpınar’ı, Nadir’i, Sayfiye’si, Uluveren’i, Zaviye’si, ya da biri diğerine tercih edilemeyecek diğer mahallelerinde geçen yaşamlarıyla doğanın bir parçası olmuşlardır.
Bundan 10 yıl kadar önceleriydi. Rahmetli Sıtkı Özinal, Belediye Başkanı olduğu dönemde Aşudu’dan Nadir Köprüsü’ne kadar uzanan yolu kullanılabilir bir duruma getirebilmek için büyük çaba göstermişti. Yol henüz toz-toprak içindeydi. Henüz rahat bir geçişe izin vermemekteydi. Buna rağmen, geçmiş yılların özlemini giderebilmek için; bir zamanlar gıdığımı otlattığım ve ablamla birlikte ineğimizi ve keçimizi yaylımdan döndüren çobanı beklediğimiz yerleri görmek istedim. Ve karşılaşacağım her zorluğu kabullenerek arabamla bu yoldan geçmeye karar verdim..
Gördüğüm güzellikler karşısında adeta büyülenmiştim. Bozukluğuna hiç aldırmadan yolluma devam ettim. Yeşilin her tonuna bürünmüş ağaçlar; genciyle, yaşlısıyla sanki birer güzellik ilahesi gibiydi. Hafif esen rüzgarla huşu içinde titreyen dallarıyla ve kendilerine eşlik eden kuşların ötüşleriyle sanki aşk şarkıları söylemekteydiler. Tıpkı bir büyü gibi, kusursuz bir güzellik sarmıştı her yanı. Küçük Tohma’nın çağıltısı ayrı bir sihir kazandırıyordu ortama. Bir an kendimi adeta cennetten geçiyorum sandım.
Şelaleyi anlatabilmek bir hayli zor. Her mevsimde ayrı bir güzelliği olan bir yer, insanları her an bir hayal aleminin içine çekip götürebilir. Türkiye’nin birçok yerinde şelaleler gördüm. Hiç abartısız söylüyorum ki; Aşudu Şelalesi bunların en güzelidir.
Biraz da Günpınar’ın sosyal ve ekonomik durumundan söz etmek istiyorum. Dikkat edilirse bazen Günpınar, bazen Aşudu sözcüklerini kullanıyorum. Sakın bu, zihin dağınıklığıma ya da dikkatsizliğime atfedilmesin. Bilerek yaptığım bu şeyle, hem geçmişe, hem de günümüze olan saygımı korumaya çalışıyorum.
Aşudu’nun son derecede sevecen, candan ve sıcak yapılı, çalışkan, yetenekli ve becerili, dostluğa önem veren bir halkı vardır. Yetiştirdikleri bahçeleri, ağaçları ve sebzeleri görmeye değer. Son derecede cömert ve paylaşımcıdırlar. Kapılarının önünden geçenlere ikramda bulunmayı severler.
Yorgancılık mesleği oldukça yaygındır. Özenle diktikleri atlas yorganlar üzerindeki işlemeler birer sanat eseri niteliğindedir. Bulunduğunuz il ve ilçelerde bir yorgancının önünden geçerken; onun bir Aşudulu olduğunu aklınızdan geçirmeniz gerekir. Çünkü Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış olanlar, dürüst karakterleri ve diktikleri mahirane yorganlarla çevrelerinin güvenini ve sevgisini kazanmışlardır. Elli yıl önce Yorgancı Ali Usta’nın diktiği yorgan, seccade ve Kuran’ı Kerim kılıfını antika bir eşya gibi hala saklamaktayız.
Helva ve Şekerleme imalatında son derece başarılı olmuşlar ve özellikle Helva ve Susam Sanayii’nde Çukurova ve İstanbul’da söz sahibi olmuşlardır.
Günpınar’dan her meslek dalında başarılı insanlar yetişmişlerdir. Ayrıca yurdumuzun birçok yerinde başarılı olmuş işadamları vardır.
Gençlerimizin yapacakları “II. GÜNPINAR ŞENLİĞİ” nde, benim burada değindiğim hususlara yeterince yer vereceklerini umut ediyorum.
Her yıl daha ileri boyutlara erişeceğine inandığım bu şenliğin; Aşudu ve tüm Darendeliler’e hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor, en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
21 Mart 2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.