- 441 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Yelkovan Hızla İlerliyordu
İçindeki o açgözlü, bencil adama sesleniyorum. Öyle şaşkın şaşkın bakma bu yüzden! “Ben ne yaptım ki şimdi” der gibi… Daha tam olarak uyanmadın bile, biliyorum. Bu sesimdeki azarlar tonu, yüzümdeki küçümsemeyi, gözlerimdeki defalarca seyrettiği bir filmi bir kez daha görmeye zorlananların gözlerine mahsus o bıkkınlığı, tahammülsüzlüğü hak edecek tek bir şey bile yapmadın henüz. İçindeki şeytanları daha tam olarak dürtemedi hayatın baştan çıkaran elleri. Saat o saat değil… Yapraklar bile uyanmadılar henüz. Uykulu olmanın verdiği o ‘eşikte kalma hali’… uyku esnasında gezinip durduğun, sadece sana ait o evrende hala basılı durmaya devam eden o tek ayağın… en geç birkaç saat içinde şu anki tavrımı haklı çıkaracak bir dönüşümden geçmene engel olmaya yetemiyorlar maalesef.
“Günaydın” dedin, ilk kez gözlerini güne açmanla o kelime arasına bu kadar çok mesafe koyarak… Öylesine bir günaydından çok öte bir anlama kavuşmasına neden olacak kadar uzun bir süre tanıyarak ona… İster istemez gülümsedim. Bu kendini birdenbire, nerden dahil olduğunu bilemediği bir oyunun içinde buluveren şaşkın çocuk halin bir dakika ya da iki saat sonrasını düşünemeyeceğim kadar içine aldı beni. Seni ve ‘o tam olarak uyanmış hali’ni dünyanın birbirinden en uzak iki köşesine fırlatarak… Geleceği olmayan şimdi’ler takip etti birbirini sen öyle bakıp durdukça. Bana seni sadece içinde bulunduğun anda sevebilmeyi öğretti o çaresiz kedi gözlerin.
Perdeleri açtım sonuna dek. “Günaydın” dedim biraz geç de kalsam. Apar topar mutfağa koştum… Bir saniye bile kaybetmemeliydim çünkü. Yelkovan hızla ilerliyordu kadranda… Sen her saniye bir parça daha alışıyordun oyuna. Biraz daha oyalanırsam oyunun tüm kurallarını, onun içinde var olduğun o kimliği, hatta onu daha heyecanlı hale getirecek tüm püf noktalarını baştan sona hatırlayacaktın. Gözlerinde, başkalarının da olduğu bir dünyada olduğumuzu hatırlatan bir kalabalıkla bakmaya başlayacaktın yine bana. Bir an bile baş başa kalmamıza izin vermeyecekti o insanlar. En çok da kadınları görecektim orda.
“Omlet mi, sucuklu yumurta mı?” diye seslendim, öncesi sonrası olmayan bir an’ın içinden. Madem şu anda sen ve ben vardık bir tek bu dünyada… Yapraklar bile henüz tam uyanmamış… Senin tek ayağın hala o eşiğin gerisinde… O kalabalık doluşmamışken gözlerine… Sen ilk günkü gibi bir tek bana bakarken, diğer herkesi silerek zihninde… Bir an’a bile sığdırabilirdik her şeyi. O an’ı diğer tüm anları kapsayacak kadar büyütebilirdi, sevgimiz.
Yelkovan Hızla İlerliyordu Yazısına Yorum Yap
"Yelkovan Hızla İlerliyordu" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
22 Mart 2013 Cuma 15:56:54
PERDELERİ AÇTIM SONUNA DEK. “GÜNAYDIN” DEDİM BİRAZ GEÇ DE KALSAM. APAR TOPAR MUTFAĞA KOŞTUM… BİR SANİYE BİLE KAYBETMEMELİYDİM ÇÜNKÜ. YELKOVAN HIZLA İLERLİYORDU KADRANDA… SEN HER SANİYE BİR PARÇA DAHA ALIŞIYORDUN OYUNA. BİRAZ DAHA OYALANIRSAM OYUNUN TÜM KURALLARINI, ONUN İÇİNDE VAR OLDUĞUN O KİMLİĞİ, HATTA ONU DAHA HEYECANLI HALE GETİRECEK TÜM PÜF NOKTALARINI BAŞTAN SONA HATIRLAYACAKTIN.
Tesbih tanesi gibi duyguları sıralayıp, şiirsel bir anlatımla noktayı koymuşsun.Helal olsun tebrikler.