- 953 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
“Öldürülen Şairler” Dedik De…
_ Refika Doğan /15 Eylül 2012 Antalya_
Değerli hocam Mustafa Ceylan’ ın hazırlayıp sunduğu önemli bir yazı serisi vardı; “Öldürülen Şairler” ...
Bu seri yazıların her bölümünde ayrı bir şair var öldürülen. Ve işin en ilginç tarafı da, bunların çoğunluğunun sarayda katledilmesi!
Düşünebiliyor musunuz? Koskoca bir Padişah veya Vezir-i Azam ya da buna benzer üst düzey kimseler kalkıyor, bir küçücük (!) şairden korkuyor! Etrafındaki dalkavukların gammazlıklarına uygun iklime onay verince ya da en küçük bir eleştiri karşısında ortadan kaldırma yoluyla yok ederek, kendi hatalarından veya gammazlayanların öne sürdükleri söz konusu durum ve vaziyetten kurtulacaklarını düşünüyorlar! Oysaki onun bunun sözüne kolay kanan, – özeleştiri yapmadan, doğru -yanlış diye düşünmeden - etrafının etkilemesiyle kendinden kuşkuya düşen ve öldürme gibi ciddi bir paranoyanın esiri olan kişiliklerden toplum ne bekler ya da; neyi ne kadar beklemeli?
Pekâlâ, o günden bugüne değişen ne oldu? Elbette ki pek bir şey değişmedi bu anlayış şeklinden! Kaldı ki, sadece bizde değil, dünyanın bir çok yerinde bu ve buna benzer yaklaşımlarla idare edilmekte ülkeler.
Rüzgar ekip fırtına biçmek genlerimizde galiba!
Bizde vur deyince öldüren bir hınç kültürü var, anlayamadığım! Yine bizde, her bir şeyin cılkını çıkaran bir laubalilik, şaşmayan fakat sağlıklı bir dayanağı da olmayan siyasi ve inanç bağnazlığı (sporda bile) var! Bizde her güzellik kadar çirkinlik dolu dolu...
Bizde; bizden olmayana, bizim gibi düşünmeyene, bize benzemeyene yıkıcı, öldürücü, karalayıcı kin kültürü var! En kötüsü de; bizim bağrımızdan çıkan hain kadar bir başka ülke bağrından hain çıkmaması var!
Bizim; yalan, iftira, şaibe, alavere dalavere ile yarattığımız hain ve /veya vatansever anlayışı da hiç bir ülkede, hiç bir kültürde yer almamakta! Çok kolay tahrik olup galeyana geliriz, kolay inanır kolay yok ederiz. Allah’ ın verdiği akılla, vicdanla yine aynı Allah’ ın yarattığı cana kastımızda kendimizi hiç sorgulamayız, yüzleşmeyiz kendimizle! Kayıplarımızın çoğunun bu yüzden olduğunu da düşünmeyiz bir türlü, nedense? Hoş! Düşünsek ne olacak ki? Ya yerine koyacak can kalmaz, ya da geç kalırız ayağa kaldırmakta!
Tarihte siyasetçisinden sanatçısına, rütbesizinden rütbelisine; nice insanlar geçti, nice gençler…
Gâh öldürdük gâh süründürdük gâh karaladık gâhî yaşarken öldürdük ve sonra da kıymetlendirdik! Var olanı yok saydık, yok olanı var... İnkârcılığı hikmetten bildik!
Sonradan kabullenip var saydık da ne oldu? Bu kadar kolay mı insan harcamak, damga vurup lekelemek, onuruyla, hayatıyla, geleceğiyle oynamak? Ve hatta yakın çevresiyle...
Tek suçu inandığı doğruda, uğradığı haksızlıkta bizim gibi düşünmeyip; daha farklı, daha cesaretli bir dille tepkisini dile getirmek! Oysaki bu insanlar da en az bizim kadar ülkesini, halkını, gelenek ve göreneklerini sevmekte!
Bu insanlarımız kendi ülkelerinin, kendi insanının da refah içinde gelişmesini, sosyal devlet ilkesinin gerektirdiği ölçülere haiz olmasını, insanca bir yaşamın yaşanıldığı/yaşatıldığı dünya ülkeleri seviyesine yükselmesini istemekte... Bunun için de; kimi sazıyla kimi sözüyle, kimi çizgileriyle kimi filmleriyle, kimi kitaplarıyla kimi ideolojileriyle ve kimi de halkın içinde sıradan yaşamlarındaki dik duruşlarıyla haksızlıklara, kötülüklere, sömürüye, siyasetin ve inancın tüccar anlayışına indirgenmesine; kısacası, bir şeylere bir şekilde "dur" deme gereğini duydu. Ellerinde ne silah, ne bıçak, ne buna benzer kıyıcı araç ve gereç var! Sadece sevgi, hür akıl, vicdan ve yürek... Hepsi de kendi içinde farklı farklı, rengârenk ve derin bir ırmak gibi...
Vatanı bölen-böldüren, çalan- sülük gibi insan sömüren, insana kıyan, yalanla dolanla insanları istismar eden her kim ve neci olursa olsun karşıyım elbette, babam da olsa! Ama salt düşüncelerini söyledi ve benim gibi düşünmüyor, benim tenime, dilime, ideolojime benzemiyor diye farklı olana kıymak, ötelemek veya yok saymakta yakışmaz bana! Zira yaratan Allah değil mi; bütün insanlığı bir tek tohumdan rengârenk yeşerterek yeryüzüne eken, çiçek gibi?
Umuyor ve diliyorum ki; toplumda bu tür yanlışlara, geç kalmışlıklara karşı köklü bir dönüşüm olsun ve bir daha da yaşanmasın bu acıtan kopuşlar!
Bu arada kimden, nereden ve nasıl gelirse gelsin terör; her zaman ve her koşulda kınıyor, lânetliyorum! Ve diliyorum ki; terör ve terörden beslenenler, yarattıkları bulanık suda kendi kendilerini yok etsinler; kurtulsun bu güzel ülkem ve içinde yüzyıllardır kardeşçe, dostça yaşamış bir nakışın farklı renkleri olan halkı, insanı!
Terörle sönen ocaklara, dağılan yuvalara, hayallere yazık! Yazık bu ülkenin insanlarına, gençlerine, kaynaklarına yazık!
Kan emicilerle rant hayali içindeki insanların birlikteliği tarihler boyunca bitmemiş, çeşitli şekil ve görüntülerle süregelmiştir; tıpkı bugün olduğu gibi!
Huzur ve sevginin saygıyla kök salacağı günlere, dostça…
YORUMLAR
Merhaba Refika, Öldürülen Şairler adlı kitabı bizzat Mustafa hocamdan imzalı olarak aldım. Kendisine bir kez daha teşekkür ederim.
Bütün yazdıklarınıza yerden göğe hak veriyorum. Kalemi ile konuşan insanı neden öldürürler bilir misin? Kalem kılıçtan daha keskindir de ondan. Dünden bugüne ne değişti? Hiçbir şey, dün öldürülüyorlardı, bugün kitapları toplanıyor veya yasaklanıyor. Kalemin karşısında konuşabilecek bir güç daha yok da ondan.
Emeğinizi kutlarım, selam ve sevgimle...
RefikaDoğan
Dost sesinize teşekkürlerimle, saygı ve dostlukla...
cumhuriyetle birlikte ise yeni bir 'şair öldürme' furyas başlıyo ne yazık ki.. sistemin destskleyip adını okul kitaplarına yazdırıp ezberlettikleri ile ters düştüğü için yok sayılan onlarcası..yok sayılanlar bedenen öldürülmese de ademe mahkumiyet az ölüm sayılmasa gerektir. ayrıca oniki eylül öncesinin kaos ortamında ideolojik tarafgirlik aynı işlevi üstlenmiş, sanat ikinci plana atılmamış mıdır? şimdi ise edebi kamudaki gruplaşmalar.. kendinden olmayan şairleri görmezden gelmeler devam etmektedir..vesselam
RefikaDoğan
her dönemde illâ ki yaşanan ve her kesimden farklı görüş ve düşünceye sahip insanların sığ yaklaşımlarıyla bir şekilde karşımıza çıkan bir mesele...
Katkınıza teşekkürlerimle, dostlukla...