“BİR MUSİBET BİN NASİHATTEN İYİDİR “NASİHATTEN ANLAMAYANLARIN SONU MUSİBETTEN ANLAMAKMIŞ “

Şu garip dünyanın garipliklerini göre göre olgunlaşan yüreğimiz insan olarak bize bir tek şey öğretmiştir oda," Haddini Bilmektir " Bu durum ve bu anlayış bizim dünya hayatımıza birçok güzellik katmıştır. Bunca okuduğumuz Kitaplar ve okullar bize çağın bilgisini vermiş olabilir ama, biz asıl bilgiyi bir üstün ahlak olarak büyüklerimizden ve onların anlamlı tavsiyelerinden öğrendik. Dünya hayatının kendine has yaşam kuralları vardır. Siz bunu ancak yaşayarak izleyerek duyarak öğrenebilirsiniz. Eğer hayatı tecrübe ederek öğrenmiş olan insanların tavsiye ve telkinlerini itibar etmez iseniz yaşam yolculuğunda kaza yapmamanız mümkün değildir. Bu bağlamda bakın Şeyh Edebali ne diyor.

“ İnat ve kötü sözlü olma.
Senden büyüklerin önünden gitme.
İhtiyarlara hürmet et.
Daima temiz ol.
Haram ve yasak edilen şeylere yaklaşma.
Beş vakit namaza devam edip iyi hâl ile tanınarak, ilim ve faziletle meşgul ol.
Buna riayet etmezsen seni küçük görürler, itibarını kaybedersin.
Rıza lokmasıyla yetin.
Elindeki imkânları israf etme.
Kanaatkâr ol. Çünkü kanaat tükenmez bir hazinedir.”

Zamanın bir su kadar akıcı geçtiği günümüz dünyasında insan sahip olduklarına bakarak bir azcıkta olsa benlik duygularının hissine kapılarak kendini yeterlilik çıtasında görmeye başlıyor. Bunu bazen o çıtanın üstünde olan bile anlayamıyor. İşte burada büyüklerin bakışları ve tecrübeli görüşleri devreye giriyor. “ Bak yavrum Allah’ın sana verdiklerinde ahiret yurdunu ara dünyadan da nasibini unutma “ Bu söz aynı zamanda hakkın kuranda Müminlerin diliyle Karun’a yapılmış tavsiyelerinden biridir. Bu tavsiyeye uymayan Karun’un sonu bizlere şu şekilde anlatılır:

“ Sonunda onu da konağını da yerin dibine geçirdik. Böylece Allah’a karşı ona yardım edecek bir topluluğu da olmadı. Ve o, kendi kendine yardım edebileceklerden de değildi.”

Dünya insanın insan olma erdemini kazandığı bir sürecin doğumla başlayıp ölümle sonlandığı yerdir. İnsan burada yaşamsal hesabını çok iyi yapmak durumundadır. Eğer nefsinin istekleri doğrultusunda gider yaratıcının ve inananların tavsiyelerini uyarılarını dikkate almaz ise muhakkak bir bela veya musibetle karşı karşıya kalacaktır. İşte o zaman yakarmanın dövünmenin pişman olmanın bir faydası olmayacaktır.

Allah’ın şu değişmez yasasıyla karşı karşıyadır insan; “ Ey iman edenler başınıza gelenler kendi ellerinizin yaptıkları yüzündendir “ Bu sözün üstüne kim ne diyebilir ki. Bu bağlamda yaşanmış bir Anekdotla sözlerimi bağlamak istiyorum.

Fakir ve yoksul bir annenin bir oğlu varmış. Anne oğlunu yoklukların verdiği dayanılmaz katlanılmaz acılarla büyütmüş. Oğlu serpilmiş on altı yaşlarında bir delikanlı iken annesinin sözlerini tutmamaya başlamış. Anne her defasında oğlum etme eyleme bu arkadaşlarından sana zarar gelir bunlarla gezip tozmadan vaz geç diye her zaman söylermiş. Ama dinleyen kim? Bir gün ben filan şehre gideceğim demiş annesine Annesi de oğlum gitme kalburda bak aç değiliz açıkta değiliz diye yalvarmış. Oğlu dönmüş annesine ne diyorsun sen anne ben gezeceğim para kazanacağım “ ATIN ÖLÜMÜ ARPADAN OLSUN “ demiş ve uzaklaşmış. Anne gözü yaşlı kalmış geride Peşinden şunları söylemiş demiş ki; “ OĞLUM BEN SENİ UYARDIM BİR ANNE OLARAK SANA NASİHAT ETTİM VE SEN, SENİ UYARANLARI ÖĞÜT VERENLERİ SEVMİYORSUN DEMİŞ AĞLAYARAK KALMIŞ ORACIKTA “ Oğlu geriye bile bakmamış kendi bildiğini yapmış ve gitmiş daha aradan bir gün bile geçmemiş ki oğlu büyük bir kaza geçirmiş kaza yaptığında anlamış ama ne fayda. Anam demiş sen haklıydın pişmanlığın bir faydası olmamış sadece ilahi kudret kaza anındaki gerçeği fark ettiği için onu anasına bağışlamış. Oğlu bu ağır imtihanın sonunda bir daha asla büyüklerinin sözünden çıkmamış onların tavsiyelerini dikkate almış ve belalardan uzak durmuş. İşte sevgili dostlarım “ Bir musibet Bin nasihatten iyidir “ sözü bunun içindir anlayanlara dinleyenlere selam olsun diyorum. Yüreğinizden Sevgi Dilinizden Hoşgörü Yaşamınızdan Ahde vefayı eksik etmeyin. Sevginin gücü sizinle ve sevdiklerinizle beraber olsun…..Nizami MERT/ADANA…