- 4181 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!
Tarihi olmayan millet olur mu? Elbette ki olmaz. Millet olabilmenin şartlarından biri, tarih birliği ve başarısıdır. Başarısı olmayanlarda zaten tarih sahnesinde olamazlar. Son günlerde yine tarih olabilecek önemli olaylar ve gelişmeler yaşamaktayız. İnsanlık âlemi barış, huzur, mutluluk ve kardeşlik uğruna çalıştıkça birileri yine suyu bulandırıyor. Demek ki balık tutmak isteyenler var. Bu da şuna benziyor:
“Delinin biri kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz.”
Tarihimizin her döneminde, “ölüm kalım mücadeleleri” dediğimiz kırılma noktalarımız vardır. Bu noktaları başarıyla atlatınca, tarihimize altın sayfa olarak geçmiştir. Hiçbir zaman esaret ve tutsaklık yaşamamış olan aziz milletimiz, ”Türk Milleti mert olur, bastığı yer yurt olur” misali sağlam durmasını bilmiştir. Tarih bilincinden yoksun olanların, gelecek güvenceleri yoktur. Geleceği güvenle bakmak ancak, tarihini sahip çıkarak, yapılan hatalardan ders alarak olur.
Bu sebeplerden dolayı gelin sizinle şanlı tarihimize bir yolculuk yapalım. Yer Çanakkale, tarih 18 Mart 1915.Tarihin her halkasını kanıyla, canıyla, kahramanlıklarıyla oluşturan şanlı milletimiz, Çanakkale gibi bütün devletlerin saldırdığı bir cephede, bütün dünyaya karşı koymayı ve vatan toprağını savunmayı başarmıştır. Çünkü vatana sahip çıkarsak bizim olacak. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy da öyle demiyor mu?
“Sahipsiz kalan vatanın batması haktır.
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”
Yine Milli Şairimiz Çanakkale’yi anlatırken:
“Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek Makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.”
Kendinden kat kat üstün olan düşman ordusu karşısında tarihin en kahraman savunmalarından birini daha gerçekleştiren Türk Milleti, bu savaş sırasında gözünü kırpmadan ölüme koşmuştur.
Çanakkale Savaşlarında herkes, ölümün kendisine geleceği zamana beklemesine rağmen, hiç kimsenin aklında ölümle ilgili korku ve tedirginlik yoktu. Herkes belki biz ölünceye kadar yerimize gelenler olur diye zaman kazanma peşindeydiler. Yoksa en küçük bir dünya çıkarı olsa bizim önümüzdeki askerler nereye gidiyorlar diye sormazlar mıydı?
Anafartalar Komutanı Gazi Mustafa Kemal’in:
“Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum” emrini uyarlar mıydı?
Türk Milletinin bu var oluş mücadelesini, bütün fertleri ve yeni yetişen kuşakları bilmelidir. Bilmelidir ki, vatanın hangi şartlarda ve nasıl kurtulduğunu, uğruna feda edilen canların kiminle savaşırken şehit olduklarını öğrensinler. Çanakkale kahramanı büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk bu konuda şöyle diyor:
“Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
Medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi parlayacak ve tarih sayfalarına yine Türk adı ile yazacaktır.”
Çanakkale, öldü denilen bir milletin yeniden dirildiği yerin adıdır..
Çanakkale, Türk Milletinin ateşle imtihan edildiği yerin adıdır.
Çanakkale, iki yüz elli bin askerin şahadet şerbetini içtiği, şehid olduğu yerin adıdır.
Çanakkale, anadan, yardan, dünyadan vazgeçilip serden vazgeçilmediği yerin adıdır.
Çanakkale, İslam’ın son kalesinin teslim edilmediği, sancağın yere düşürülmediği yerin adıdır.
Çanakkale, yedi düvele karşı Türk mührünün vurulduğu yerin adıdır.
Çanakkale, yetişmiş insan gücünün şehid olduğu, her yerleşim biriminden bir kurbanın verildiği yerin adıdır.
Çanakkale, her Türk evladının mutlaka görmesi gereken, buraya savaşmaya gelenlerin neden geldiğini sorgulayıp dostunu düşmanını tanıyacağı yerin adıdır.
Çanakkale, Milli Şair Mehmet Ersoy’un İslam’ın ilk savaşı Bedir’le eş tuttuğu yerin adıdır.
Bu duygu ve düşünceler içerisinde Çanakkale Muharebelerini değerlendirirken, Türk’ün tarihinde eşi bulunmayan bir kahramanlık örneği sergilediği görülecektir. Çanakkale’yi geçemeyen İngiliz ve Fransızlar, bu cephede Türklerin karşısında “perişanlığını ve acziyetlerini” itiraf etmek zorunda kalmışlardır. Ancak Osmanlı devleti, itilaf devletleri’yle barış masasında başarısının karşılığını alamamıştır. Mağlup müttefikleriyle aynı kefeye konularak çok ağır şartlarda antlaşma imzalamak zorunda bırakılmıştır.
Bu gün nedeniyle Çanakkale’de dünyaya komutanlık dersi veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve vatan savunmasında kahramanlık mucizeleri meydana getiren şehit ve gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Ebediyete intikal edenlere Allah’tan rahmet diliyoruz.
Onlar biliyorlardı ki: Bu İslam’ın ve Türk’ün elindeki son kaleydi. Bu kalenin gitmesi bizlere dünyada tutsaklık ve esaret getirecekti.
Yoksa Milli Şair Mehmet Akif Ersoy Çanakkale’yi Bedir’le eş tutar mıydı? Bu eş tutma ne Bedri küçültmek, ne de Çanakkale’yi büyütmek için kullanılmıştır. Bu tabiri yerindeyse “Sezar’ın hakkını Sezar’a vermekti.”Çünkü bizde şöyle bir değiş vardır:
“Tek bir mıh yitirdik, naldan olduk.
Tek bir nal yitirdik, attan olduk.
Tek bir at yitirdik, atlıdan olduk.
Tek bir atlı yitirdik, zaferden olduk.
Tek bir zafer yitirdik, ülkeden olduk.”
İşte Çanakkale bir ülkenin, bir milletin tekrar elde edildiği, milletin dirilişe geçip bugünkü topraklar üzerindeki devletin temellerinin sağlamlaştığı bir savunma ve hücum savaşıdır.
Aslında böyle bir destanın yazıldığı, anlatıldığı bir yazıya onlarca başlık bulunur. Ancak ben yine o günlerin yaşanması için klasik başlığı attım.
Yorgun ve cephanesiz bir milletin 20. y.y. da 10 devlete 3 cephede iman ve inancıyla dünyaya insanlık ve savaş dersi vererek haykırdıkları şu cümleyle yazımı bitirmek istiyorum.
“ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!”
Muhabbetle…
[email protected]
osmanlıhaber.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.