- 337 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Büyü ve Büyücülük 7
Dinler cinleri iyi ve kötü cin, ya da imani imansız kâfir cinler olarak ayırmıştır. Ezoteriki oluşla sonraki ittifak söylemleriyle, ittifakı sözleşmeyi kabul edip uyumlu olan cinler anlatımına dinler, iyi ve imanlı olan cinler diyordu. İttifaka ve ittifakın gücüne inanmayan; ittifak birlik gücü olan Tanrıya; kafa tutan; ittifak sözleşmesine uymayan cinlereyse dinler; imansız kâfir cinler diyecekle sembolize ediyordular.
İttifakın gücüne asi olan insan (cin) topluluklarına bir geçiş dönemi ödevi olan, mühlet verilmişti. Bu kabil imi timi kalmamış ökülte olmuş ittifakı yansıma ve yansıtılmaları anlatan dinler; şimdiye göre sissi ve hayali gelen ittifakı dönemi ve ittifakı dönem öncesinin destan söylencelerini kendi bünyesine göre anlatışla yorumlamıştılar.
İyi cinler insana yardımcı oluyorlardı. Kötü cinler göğün geçmiş ve gelecek olan bilgisini çalıp; insana vererek, insanı kendisine çekiyor; insanı azıtıp sapıttırıyordular. Bu çalınan geçmiş ve gelecekten olan bilgi ökültebilgi, gizli olan büyü bilgisiydi.
Gök, bu hırsızlığı önlemek için cin ya da şeytanlar üzerine kükürt bulutu ve ateş yağdırıyordu. Kötü cin bir iki geçmiş gelecek bilgisi ile insanı kendisine tabi kılıyordu. Böylece cinimiz de dini anlatımlara göre geçmişi ve geleceği az çok biliyordular. Erken dönem atalar yolunda giden ittifakın uyumsuzlarıyla; buna karşı olan; şimdiki şartlara göre “ ya atalar yanlış yoldaysa” diye özetlenen ittifakı grup; gelecek zamana göre sizin borunuz mu, bizim borumuz mu geçerli olacak kabili tartışıyor, bir mühlet dönemi talepleşiyorlardı.
Animizdi dönemin yaşantılışı olurla keçi, taş, kayalık, çalılık vs. olarak belirip te ata olarak görünmez olan dedeler, nineler; yine de duyarlı insanlarla olan temasları nedenleriyle, atalar koruyuculuklarını torunlar üzerinde sürüyordular. İşte bu süren şey, şimdiki dinlerin yeni tanımıyla cinler üzerinde yeni büyücülüğün marifeti olacaktı. Cinler, ökülte olanı bilmesiyle baş büyücüydüler.
Kutsal kitaplar, bu kitapta, yaş kuru; açıklanmadık hiç bir şey bırakmadık; diyordu. Bu demekti ki; siz düşünmeyin; biz sizin yerinize, sizin için ne biliyorsanız ne bilmeniz gerekiyorsa biz her şeyi bildirdik. Size lazım ne varsa, tüm bu şeyler kitabın içinde. Yeter ki sizler kitabı dosdoğru okuyunuzdu.
Yaş ve kuruyu bilip, bulmak, açıklamak ta büyücülerin eli ile ortaya konan bir durumdu. Şeyler mantık ve akılla bilinemezdi.” Bu bilgiyi katımızdaki levhi mahfuzda tutuyoruz”. Şeytanlar bunu zor da olsa çalabilmektedirler. Bu tür siz bilmezsiniz ancak biz biliriz demenin günceldeki siyasi söylemi de; "size ne lazımsa, onu da biz takdir ederiz. Komünizm lazımsa, onu da biz getiririz" diyecekle belirtmekti.
Büyücüler olan cinler, geçmiş gelecek bilgileriyle insan bakıcılığı (falı) olmuştular. Büyücü artık atalar yerine dinlerin cinleriyle temastaydılar. Cinleri, şeytanı ve meleği bugünkü anlamıyla dinler ortaya koymuştu. Totemiler bu bilgiden yoksundular. Bu yüzden yasaklanan büyüyü dinler ortaya koymuştu.
Mademki dinler cinlerin geçmişi geleceği çalıp geçmişi ve geleceği biliyor olduğunu söylüyorlardı ve devamla cinler insana hükmediyorlar veya cinler insana hükmetmek için insanın, hükmüne girmiş görünüyorlardı. O halde büyücüler de bunlarla temasa geçip, cinleri kullanıyor olmalıydı! İşte süreç içinde yerilen büyünün kaynağı da, yine dinler olmuştu. Ve büyünün dinler eliyle meşrulaştırılması da böyle olmuştu.
Dinler eşek dili, karga kakası söylememişti ama büyücülük bir kez bu kulvara girdi mi; mezarlık toprağı katılmış, kedi sidiğiyle karıştırılmış su da, içilir olacaktı. Bu tür ezoterikti büyü ve büyücülükler, büyü ve büyücülük yolunun kendi iç dinamiki, gelişmesidirler. Dinler bir kez büyüye yol vermiştiler.
Gerisi büyücülerin bileceği bir şeydi. Bu yüzden Arap, kendisine bildirilen geçmişteki nebi bilgilerini ve geçmiş atalarına dek (büyü) bilgilerini, gökte çalınmış olan gizli (büyü) bilgi sayıyorlardı. Bu yüzden bu bilgiye, büyü sihir deniyordu. Bu bilgiyi aktaran insana da büyülenmiş, mecnun diyorlardı.
Şimdinin deneyci kanıtı olmasa; sizler de şimdiki onca bilgilere büyü, sihir derdiniz. Daha düne kadar radyo içinde cinin olduğunu ya da radyo içinde küçük küçük adaların olduğunu söylemez miydik? Bu nedenle Arap, nebiler şeriatını söyleyen; bu söylemlerin tebliğini yapan insanı da ancak; şeytanın ve cinin etki ve büyüsü altında olan bir insanın marifeti sayıyordular.
Sonuç, büyü ve büyücülük kendi tarihselliği içinde insanın animizdi olgularıyla hayatın gerçeklerine denk gelen bilme, bulma ve gerçek yaşantılımalar oluşla; uygulanan hem reel ve hem de giderek sanal bir anlamaydı. Bu haliyle büyü ve büyücülük inisiye aktarımsa oluşlarıyla giderek bilimin ve deneyin öncüsü de olmuşlardır.
Dinlerin zahiri ve batini (gizli) ilim olma anlayışı; çağlar boyu süren bir anlama ve anlatımla, dini gizli bilgiler (havas) üzerinde uzmanlaşıldı. Büyü, kendisinden öncesiyle yaşantılım olmuş, ama şimdilerde tedavülde kalkmış olanın gizliliğini açığa çıkarmaydı. Semavi dinler de geçmiş gelecek bilgisiydi.
Büyü zamanla sıradan, menfaati şarlatanlıklara doğru kayıp, asıl amacından sapıp, sıradan insan tuzaklarıyla çok kez gözden düştü. Dinin batini alanı, kendi içinde gelişti. Artık çağlar boyunun gizli ilmi olma olan, büyü bilgiyi ortaya çıkarıp, el verme işini sanki; yorumculuklar almaya başladılar.
Artık batın (gizli bilgi ya da gizil ilimli) alan, beden üzerinde iradenin hükmünü ortaya koymanın, yol yöntem ve gizli bilgilerinden kaynaklı uygulamaların öğretisi olmaya da çoktan başlamıştı.
Toplumsal gelişmeler nedeniyle, büyü ve büyücülüğün içindeki deney ve bilimsel olanın uzmanlığını toplumlar kendi üzerlerine aldıkça, büyü ve büyücülüğün içi boşaldı. Büyü ve büyücülüğün içinde okülte olanın, groteski anlama ve anlatılmaları kalmıştı.
Tarihsellik, insan öznelliği içine büyü ve büyücülük devinmeli bir zemin alanın inşa kalıntı ve görüntü, yansımalarını bırakmıştı. Sizin bu alan içine atacağınız her şey; bu alan devinmesinden hareketle çalkanacaktı. Şimdi bu alanın içi, sadece bir yanlış anlamanın çarpıtılması olan, şarlatanlık olan; cin, peri, şeytan gibi groteski varlıklarla, insan arzusu hilafına melunluk olan gelişme yönü ile devam eden bir süreçti.
01.03.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.