- 643 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DENİZE BİR İKİ
Mahallenin, haftasonunun nemli, yapış yapış sıcağından bunalan biz dahil fırlamalarının, bırakın berber kalfasını , yaşlı ustasının bile her piiz sonrası içinin gıcıklanmasını gizlemek için kaçamak bakışlarla idare etmesinin yegane müsebbibi Şermin’in memeleri bile Boğazın serin sularının çağrısına uymamıza engel olamazdı.
Cebinde paranın esamesi okunmayan Ziko, Sülo, Sebo, Ramo ve kirli boynunu kırık camın bile kesemediği Deli, karakolun biraz ilerisinde sotelenip, arkasına takılacağımız illa da bir pazar arabası beklerdik. Sebzecinin arabası birkaç salatalık ve domates kaybıyla en şanslısı olurdu. Yumurtacı, bizim sefer sonrası tabanında kurumuş en sağlam tutkaldan sağlam kuru yumurtaları temizlemeye razı da olsa satacak yumurta bulamazdı. Meyvecinin yorumunu yapmaksa ayıp kaçar.
Bizle, Levent arasındaki sınır o zaman da, üstünde sadece manuel çalışan tek bir ışık bulunan, beş kocaman saniyede belki bir araba geçen Büyükdere caddesiydi. Abilerimizden aldığımız birikimi iyi kullanır tek tek, polise görünmeden Levent’in bahçeleri meyveli villalarının arasına dalardık. Sinema aşkı olmasa da, artis görme sevdası bize kimlerin evlerini öğretmemişti ki?
Girişe en yakın Güzide Kasacı yaşardı. En lezzetli şeftalileri bizle paylaşmaya razıydı da dallarının kırılmasına hep intizar ederdi.
Ramo’nun arsız “Ablam be aha bunu almadan kessen inmem ağaçtan” lafına deli olur, çaresiz
“Polisi arıyorum” der eve girerdi.
Evleri yolumuza biraz sapa düşse de, görmüş olmanın kârıyla mutlaka yüksek duvarlı , bize bir ortaçağ şatosu gibi heybetli gelen Fatma Girik ve Sultan’ın evlerini tavaf ederdik.
Daha yeşilliklerin villalardan çok olduğu o zamanlarda Bebek’e inmenin iki yolu vardı. Biri, Levent lisesinin önünden, bana nedense hep Kartal Tibet’le Hülya Koçyiğit’in “Senede Bir Gün” buluştukları yer gibi gelen, çoktan kesilip, şöminelerde yakılmış gövdelerine iki kişi ancak sarılabildiğimiz, o heybetli çamlarıyla Çamlıbahçe yolu, diğeri ise hala servisteki, bizim tercihimiz Etiler- Bebek yokuşu.
* Öykümde kullandığım fotoğraf/resim bana ait değil, internetten alıntıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.