karşılaşma
Yıllar sonra onu gördüm dün. Şarkıdaki gibi bir kızı olmuştu ama yaşlanmamıştı. Keşke yaşlansaydı.
O bir anlık bakış sonrası zangır zangır titreyen vücudumu nasıl sakinleştireceğimi bilemediğimden başımı önüme eğip çantamdan cüzdanımı çıkardım. Alışveriş yaptığım mağazanın kartı olmadığından elime tutuşturulan formu doldururken yanımdan geçmiş olmalı. Kızıyla.
Ne kadar teşekkür etsem az bu kart uygulamasına. Kurtarıcım oldu.
Kızına bakmadım göz göze gelmemek için. Aslında hiçbir yere bakmadım bir süre.
Ellerimin titremesinden utandım. Sonra kadınca bir içgüdüyle görünümümü zihnimden geçirip kendime kızdım. Çarşıya çıkarken saçlarını fönleyen, makyajını yapan kadınlardan değilim tamam da; özgüvenin bu kadarı da fazla. Bari saçımı tarayıp toplasaydım, at kuyruğum güzel olurdu!
Sıfır makyaj, sıfır bakım; gocuğunu sırtına geçirip atmasan kendini dışarı, az biraz özensen ölür müsün dedim kendime. Şokun etkisi geçtikten sonra tabi. Yoksa mağazadan nasıl fırladığımı bilmiyorum.
Allah bilir ‘’ne kadar da çökmüş’’ diye geçirdi aklından. Ve kendine pay biçti bundan.
Ulan ne çökeceğim? Öyle kolay mı beni yıkmak?
Acaba başka neler geçti aklından? Film şeridi devreye girdi mi?
Yoksa film kopalı çok mu oldu? Aman ya!
Gördüysem gördüm, karşılaştıysak karşılaştık!
Kızı olmuşsa olmuş bana ne!
Allah mesut bahtiyar etsin! Fazla değil ama…
Benden daha az mesut olsun mesela, daha az huzurlu olsun.
İntikam soğuk yenen bir yemek midir diye sormuştu ya bana, hakikaten öyleymiş.
Yani hiç yakıştıramıyorum bencillik ve kıskançlık kokan bu cümleleri kendime.
Ne hali varsa görsün diyeyim de daha fazla günaha girmeden çıkayım işin içinden.
İlginçtir, tamamen unuttuğun anda gerçekleşiyor duaların. Oysa ne yıldızlar kaydırmıştım vakt-i zamanında ‘’Allah’ım lütfen’’ diye başlayan. Bir yıldız daha kaydı dün akşam gözlerimden.
Bir yıldız daha söndü.
Bir mezarı daha naklettim kalbimden kuşkudan uzak.
Allah gökyüzüne zeval vermesin!
YORUMLAR
Kısa,hüzünlü ve eskimiş bir tebessüm gibi,defter aralarında kalan küçük notlar, bir kitabın arasında bulunmuş okul fotoğrafı gibi ,unuttuğumuz yerdeki hayata geriye dönüp meraklı bir bakış yapar gibi yazınız.
Yıllar sonra bir arkadaşımın sesini duymak,yıllar öncesine gitmek gibi. O günlerin duygularını samimiyetle ve sevgiyle selamlamak gibi.
Adını söylemekle tanınmayan,soyadını söylese de hatırlanmayan , beraber yaşanmış bir olayın görüntülerinden siması çıkartılabilen eski,unutulmaya yüz tutmuş,sesi silinmiş dostlar.
"Keşke" lerimizin karınca yuvası gibi oynaştığı,nedametlerimizin uykusundan kaldırıldığı o an.
Yaşadım ...
Kısa fakat uzun yolculuklara sebep olan yazınız sebebiyle kutlarım değerli yazarı.
Selam ve daimi saygılarımla.
deniz-ce
ne güzel bakıp irdeliyorsunuz.
saygımla...
Söylenecek çok şey var da...
Keşke ne olursa olsun bir merhaba deseydiniz...
Okurken içim cız etti.
Bir de bundan sonra makyajlı, fönlü gezin bence.
İkisi birarada daha cazip oluyor.
Yıldızlarını her daim kalbinizi parlatsın.
Ve.... Mutlu olun...
deniz-ce
annem kahvaltıdan sonra yayılmamıza kızar, evi toplayın sonra yaparsınız keyfinizi, misafirin ne zaman geleceği belli olmaz derdi.
ne kadar haklıymış genel anlamda.
her an her duruma hazırlıklı olmak gerek.
içtenliğini çok seviyorum bir de.
içimde kalmasın:)
sevgiler...
Peri Tozu.
Sevgiler...