- 1295 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANADOLU DA ( YOZGAT ) EVLİLİK GELENEKLERİ-3
ANADOLU DA EVLİLİK GELENEKLERİ -3-
Yozgat’ta Görücü Usulü Evlilik ve gelenekleri: 3.Bölüm
Ayrıcada gençlerin evlenmek isteklerinin çeşitli yöntemleri varmış.Evlilik isteği erkek çocukları tarafında aile büyükerine direk olarak yansıtamazmış. Bunun çeşitli şekillerde yansıtılması ve hissettirilmesi uygulanırmış. Bunlardan bazıları ; oğlam babasının ayakkabısını dış kapının eşiğine ( Ağaç kapıların alt kısmında bulunan ( kalın takos) bağlantıya çivilermiş, Yatağını ortadan keser yarısını dışarı atarmış ve nedeni sorulunca da “bu yatak iki kişilik bana büyük geliyor” diyerek yanına eş istediğini bildirirmiş, Anneyle babayla sohbet ederken onlara sizinde artık torun sevme yaşınız geldide geçiyor diye şaka yaparak evlenme isteklerini bu şekilde yansıtırlarmış. Kızların ise evlilik istekleri ayıp sayılırmış ve asla aile büyüklerine hissettirilmezmiş, sadece kıza dünür ( Görücü) geldiğinde kız evlenmek istiyorsa siz bilirsiniz bana söz düşmez diyerek istekli olduğunu belirtirmiş. Eğer kız evlenmek istemiyorsa yok daha neler benim yaşam kaç başım kaç daha ben küçüğüm diye itirazını dile getirirmiş.
Görücü usulü evlilik Yozgat havalisinde kısmen de olsa hala yaygın olmasına rağmen günümüzde görülen evlilik gelenekleri tercih etme ve edilme noktasına kayma göstermektedir. Önceleri görücüler kıza bakmaya giderken yanlarına damat adayını kızın ailesinin tepkisinden dolayı götüremezlerdi ancak “Kardeşi veya amcasının oğlu” gibi tanıtarak kızın ailesinden gerçeği saklarlardı ama görücü kadınlar gizlice kızın ve annesinin yanına giderek damat adayı bu diye babadan gizli söylerlerdi. Daha sonraları 80li yıllarda ise kızlar ve erkekler görücüler eşliğinde birbirlerini açıktan görmeye başladılar. Bu yıllar benin evlendiğim yıllar olduğu için “mışlar yerine dılar eklerini kullanıyorum” bende görücü olarak giden aile büyüklerimin yanında bulundum ve şimdiki eşimi görerek evlenmeye karar verdim. Eşimde aynı şekilde beni görerek kararını verdi ve düğün yapılana kadarda ara ara görüşmelerimiz oldu. Gençler bazı katı kural uygulayan aileler tarafından söz kesilip nişan yapıldığı halde bile açıktan görüşmelere izin vermese de genel itibariyle görüşmelerde rahatlıklar gözleniyordu. Birlikte uzaklara gidip gezilemiyordu ama ev içerisinde ve bahçede rahatlıkla oturup yenilip içiliyordu.
Ailelerin katı kural ve tabuları yıkılmaya başlamıştı. Gençler zamana uymaya, aydınlanmaya ve bilinçlenmeye başlamıştı ve bu katı kurallara tepki vererek ailelerine karşı koyma cesaretlerine kavuşmuşlardı. Müsaade edilmemesi halinde kaçarak gidecekleri endişesini ailelere hissettiriyorlardı. Bu tehditkar tutumda aile büyüklerini endişeye sevkediyor ve esneklik göstermelerine vesile oluyordu ama bu seferde dini vecibelere ve islam’i esaslara uyumsuzluk vuku buluyor ve gençlerin birliktelikleri günah işlemeye müsait ortam olarak düşünülüyordu. Buna da çözüm arayan Aile büyükleri söz kesiminden hemen sonra veya nişan merasiminin akabinde dini nikah kıydırarak bu birliktelikte meydana gelecek yakınlaşmaları helâli olacak düşüncesiyle günahlardan koruma altına almaya çalışıyorlardı. Daha sonraları kızlarında fikirleri alınmaya başlandı, kızın rızası olmaması halinde ısrar edilmemeye başlandı ve ona göre hareket edildi. Bu değişimde kızların söz hakkını genişletti ve evlenmek için onlarında bazı şartlarının dikkate alınması hasıl oldu ve kızlar isteklerini sıralamaya başladı. Örneğin; ben şunu isterim bunu isterim gibi istelerde bulundu ve kaynana yanında kalmam ayrı eve çıkarım gibi ayrılma isteklerininde şartlar arasına alınmasını istemeye ve bunun için bazı ata sözleri gibi öz deyimleri kullanmaya başladılar. Şu örnekler ( dumansız baca, anasız koca isterim, kalaysız tencere tek taraflı pencere isterim, yiğidim yiğit olmasın anadan öğüt almasın, kocanın hayırlısıanadan ayrılısı hoş olur) gibi. Deyimler kullanılmaktadır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.