- 1775 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
OTUSTOP çu DELİ MÜJGAN
OTUSTOP çu DELİ MÜJGAN
Çocukluğumdan beri ,birini işletmeye bayılırım. Ne yapayım, dostlarımla şaka yapmak, okulda olamaz denilen bu şakalara bütün sınıfı da katarak hocaları, okul idaresini şaşkına çevirmek, kötü huylarımdan biri olsa gerek.
Hele birisini işletirken ,yüzümdeki ifadeden hiçbir şey anlamaz ve olayı içinde yaşadığım için inanmaktan başka çareniz de olmaz. Sülün Osman’ın yeni versiyonu gibi bir şey.
Otuz sekiz yaşlarındayım. Bir yaz akşamı mesai bitmiş, külüstür arabamla Beşiktaş’tan Göztepe’ye gideceğim .Arabayı çalıştırdığım sırada yanımda güzel görünümlü, bakımlı olduğu dışa taşan, bir Mercedes duruyor. Sanıyorum ki, benim yerime park etmek istemekte. Elimle,bir dakika işareti yapıyorum. Korna çalıyor adam. Bir de ne göreyim içindeki benim kardeşim. Hemen iniyorum, biraz şaşkınım. Çok para verdiği belli bu arabaya.
“Ne ulan bu? Oğlum voli mi vurdun? Şahane bir araba almışsın. Hayırlı olsun”
“Yahu abi, kayınpeder arsa sattı da. Bize de bir şeyler düşünce, dayanamadım aldım işte. “
“Acayip güzel, çok beğendim. Kazasız bin”
“Denemek ister misin? Hadi ver anahtarları, bunu al. Yarın yine burada değiştiririz .”
O zamanlar cep telefonu yok ama arabada araç telefonu var. Açılan tavanı, güçlü bir motor, iç döşemeler, müzik seti, gerçekten kral bir araba. Ben de Göztepe’de bir arkadaşın evine ,doğum gününe gideceğim. Üzerimde ince yazlık bir takım elbise var, gri ve siyah çizgileri olan.
Beşiktaş yokuşundan köprüye gireceğim ama arabalar sanki hiç kıpırdamıyor gibi. Neyse, Mercedes i tanımaya çalışıyor, radyoyu ,teybi kurcalıyorum. Yolun ilerisinde 28-30 yaşlarında şahane bacaklı güzel bir kadın var. Gözü benim arabada.
Zor bela onun hizasına geldiğimde, açık olan sağ camdan içeri kafasını uzatarak onu karşıya kadar alıp almayacağını soruyor, askılı bluzundan göğüsleri taşarak. Tabi ki alırım, bu kadar güzel bir hanım hiç yolda bırakılır mı?
Kadın biner binmez açıyor ağzını;
“Bak kardeşim, arabana bindik diye sakın asılmaya falan kalkma. Şu tırnaklarımı görüyorsun ya, vallahi geçiririm gözlerine, bıktım be “
Daha merhaba demeden ,ben bu lafı yutmak zorunda kalıyorum.(Oh oldu lan sana, önüne geleni arabaya alırsan işte böyle olur. Ders olsun, tabi anlayabilirsen)
“Bak, bir salak herifle evliydim, iki sene zor çektim. Dün evin önüne gelip (barışalım, seni seviyorum) demez mi? Öyle bir benzettim ki gerzek’i. Ulan bana Kabataşlı Deli Müjgan derler be. Oyarım adamın gözlerini. Sende ikide bir bacaklarıma bakıp durma, doğru kullan şu mereti. Öyle asılmak falan geçmesin aklından, oyarım gözlerini.”
Allah’ım çok günahım vardır, biliyorum da, ben sana şimdi ne yaptım. Bu belayı yolladın be tanrım. Sarhoş mudur nedir, akşam akşam.
“Hooop, önündeki arabaya çok yaklaşma ,dikkatli kullan. Bak benim üç tane abim olduğu için ben erkek gibi büyüdüm. Öyle kavga falan vız gelir ha. Hele en büyük ağabeyim var ya. Vallahi biri mahalleden iki kere geçsin alırdı façasını aşağıya “
Ya Resul Allah, şu yolu kısaltsan, şu trafiği açsan ,şu kadın artık konuşmasa. Kocasını, üç erkek kardeş ,aralarına alıp hastanelik etmiş de, topuklu ayakkabı ile adamın kafasını yarmış da, ona yan bakanı şöyle yaparmış, böyle yaparmış da. Bu tipler de beni mi bulur ne.
Hep susuyor tek kelime konuşmuyorum. Gözüm yolda, bir karışlık eteğinden fırlamış beyaz bacaklarına da hiç bakmıyorum. Yahu bu ne biçim bir köprü yolu, yarım saat ‘tir daha köprüye giremedik. İş yerlerinin dağılım saati de.
Birden bir telefon sesiyle irkilip şaşırıyorum. Sussun diye bekliyorum ama ısrarla çalmakta. Sonunda açıyorum. Karşımda kardeşim var. “ Abi araba nasıl? Beğendin mi?” diyor .
Hadi bakalım şeytan dürttü işte;
”Bu ne biçim araba lan, hayvan herifler. Sizin vefa borcunuz bu kadar mı? şimdi yazıhaneye gidiyorum .Hepinizin anasını s..eceyim. “ Telefonu sertçe kapatıyorum. Suratımda korkunç bir ifade var. Kendi kendime söyleniyorum.
Sekiz senedir ,yediniz içtiniz be ibneler. Yolladığınız araba bu mu lan. Ben sizin ananızı s..mez miyim? Kara bela Muhammet’i dağlar, kuşlar tanıdı da, bir siz tanımadınız, kabadayı bozuntuları”
Kabataşlı Müjgan şaşkın ve suskun. Nihayet yumuşak bir ses tonuyla,
“Kardeş , sen ne iş yaparsın? Yani kusura bakmazsan “
“İçeride ne iş yapılır? Haraç toplardım. Dışarıda ne iş yaparsın diye sorarsan
( beyaz ) işi yaparım. Anladın mı kadın?”
Müjgan Hanımın dizler, bir birine çarpıyor, elleri titremekte. Telefon tekrar çalıyor. Bu kez işletmeyi anlayıp, tamamen içine giren kardeşim başka bir yönetici gibi konuşmakta;
“Abi Allah kurtardı , geçmiş olsun. Saygılarımla bekliyoruz. Sana iki tane bayan arkadaş ta getirdik, birinci sınıf. Bu gece senin gecen abi.
Arabayı beğenmemişsin,çok daha güzelini kapının önüne çektik. Şoför‘ü ile emrinde hazır bekliyor abi .”
“Kesin lan tıraşı, göt oğlanları. Siz bana nasıl olurda 7,65’lik makine yollarsınız. Bilmiyor musunuz , ne çok düşmanım var bu âlemde .”
Kadın uzanarak belimde kabza sı görülen tabancaya bakıyor. Ben telefonu hışımla kapatmış, küfürlü sözlerle işletmeye devam ediyorum. Telefon tekrar çalıyor. Güya karşımda benden sonra gelen yardımcım var.
“Abilerin abisi hoş geldin, Allah kurtarmış. İki gündür nezaretteyim abi, daha şimdi kurtuldum. Bu kodoşlar, seni karşılamayı bile becerememişler. Cezası kesilecek abi. Lütfen affet bizi. Sana, benim altın kabzalı 14‘ lük Brovning yakışır. Nerede sin abi ? Hemen iki araba yola çıkartayım?”
“Ulan Cemo, sesini duydum, içim hoş oldu. Geliyorum zahmet etme. Şu iki karıyı başkasına ver. Benim yanımda uzun tırnaklı ,mini etekli , tam benim kafadan, çatlak bir karı var. Bu gece misafirimdir. İyi yer ayarlayasınız .”
Kadın artık konuşmadan ,sadece titriyor .Bu getirilen kadının, kendisi olduğunu, yanındaki adamın silahlı ve acımasız biri olduğunu çok iyi anlıyor.
“Kusura kalma ,sekiz sene dile kolay. Bu gece misafirimsin. Hele ben yokken neler olmuş bir anlayalım ,sonra keyfimize bakarız. Ben senin gibi ,erkekleşmiş kadınlara bayılırım. Sekiz sene bu Müjgan Hanım, dile kolay. Kadınsız kalmak inan ki çok zor. Biraz cefa edersem sakın alınma. Karşılığı bol kesedendir ha .”
Kadın artık bir kuzu olmuştu ,zoraki gülmeye, kurtulmak için ne yapmalı diye düşünmeye başlamıştı.
“Affedersiniz Muhammet Bey, (beyaz )işi ne demektir? “
“Nasıl anlamıyorsun Müjgan Hanım. Üç beyaz vardır: Eroin, aklanmış kara para ve beyaz kadın. Senin gibi süt beyazı kadınlar yani “
“Bana kıyma Muhammet Bey, ne istersen yapayım ama beni sakın satma “
“Korkma bu kadar, sen benim has kadınım olarak kalacaksın. Hele bir yan bakan olsun temizlerim Allah’ıma. Zaten dört leşim var, senin için beş olur “
“Sen çok mert bir insana benziyorsun. Ben, seni bu gece değil de sonra arasam. Yani affedersin regli olacağım da”
“Her türlü kana bayılırım Müjgan Hanım. Hiç kurtuluşun yok. Hele bir çocuklarla hesaplaşalım da “
Göztepe sapağına geldik. Kadın bu şaka yüzünden ölebilir. Çok güzel gidiyor işletme. Yine telefon geliyor. Arayan yardımcım.
“Abi yaklaştınız mı? Acıkmışsın dır. Günaydında yer ayırtayım mı? Hani istersen direk oraya gel .“
“Yok, be koçum. sen yemekleri yazıhaneye getir.Bu gece bana biraz ot getirin, kaliteli olsun. Hasret kaldım be. Şu Süreyya otelde yer ayırtın. En güzel süit odayı kapatın. Sevgilim le geliyorum. Hizmette kusur edilmesin .”
“Emrin olur abi. Hani bir kadın seni kesmez diye, iki Rus kızını bekletiyorum.Alo demen kâfi abi “
Müjgan Hanımın yüzü, beyaz bir kireç çukurunun ortası gibi. Kırmızı ojeli uzun tırnaklarını, avuçlarını sürekli kapalı tutarak saklıyor. Bacakları iyice açılmış, değil bakmak, elimi uzatsam hayır diyemeyecek halde. Kadıköy nikâh dairesinin önündeyiz. Evinin telefonunu yaz diyorum, kalem olmadığından rujuyla yazıyor. Çeviriyorum, telefona küçük bir kız çocuğu çıkıyor. Küçük kız zırıldayarak, annesinin hemen gelmesini istiyor. Bu kızdan hiç bahsetmemişti.
Birden,ona acımış gibi,
“Müjgan Hanım, bu gece için hazır değilsiniz, çocukta seni bekliyor. Gidin ve beş gün sonraki telefonumu bekleyin. Bu gece kafayı çekip ,jilet falan atarım ,sen kaldıramazsın. O kedi tırnaklarını da, gelirken kısalt biraz. Gözüme falan sokarsında, huylanırım. Anladın mı Müjgan Hanım?”
Arabayı onun gideceği yere yakın durdurdum.
“Hadi git .İstediğin yere geldik, güzel bir yolculuktu “
Kadın inerken” Ne olur fazla kullanmayın, şu beyaz denilen şeyi. Bir telefonla yanınızdayım. Allah siz den razı olsun. Ne muradınız varsa versin. Geçmiş olsun.”
“Âmin”
Yine dualar alarak ayrıldık.
Dedim ya ,çok kötü bir huyumdur.
Şeytan dürttüğü an, gözünün yaşına bakmam, işletirim arkadaş.
E Yaşar Ovalı 17.03.2013
YORUMLAR
kukurikuu
Hayatımda çok posta yedim, çok posta attım ama bana kadınların böyle tavır takınmasına alışamadım doğrusu.
Daha yeni tanıştığım dernek arkadaşım olan 61 yaşındaki bir hanım, dört kocasını köpek gibi kullanıp boşadığını anlatıyor 14 kişilik yemekte. Gruptaki tek erkeğim. Hepsi onun bu yaptığından çok mutlular.Sonunda bana sormak zorunda kaldılar. 'Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz ' diye.
"Yani bir şey söyleyemiyorum. Keşke o beni kullansaydı ve boş asaydı da , benim de hayatımın 12 yılı boşa geçmeseydi. Bir anlık öfke yüzünden o mezara ben hapishaneye düştük"
deyince; o yüksekten atan hanım da diğerleri de bir anda sustular. Masadan beş dakika hiç ses çıkmadı.
Garsonun getirdiği içli köfteyi tadarak ' İşte içli köfte böyle olur. Siz Adana'da bunun haşlamasını yaparsınız " falan diyerek durumu toparladım.
Şimdi o koca deviren le iyi dostuz. O günü anıp çok gülüyoruz.
Saygılarımla.
erolabi
hem kürek gibi yürek ister..
ister de olmayana sor sen komtan.
selam ve saygı ile....diğer yazınızı okuyordum...
felaketsin be komtan..
valla da billa da
kukurikuu
Ne de olsa kadın hakları değil mi?
Otostop yapan hanımları hayatımda yadırgamadım , öyle bir hakkım da yok zaten. Ama madem ki bu kadar korkuyorsun, adamı külhan tavırlarla sindimeye çalışmanın manası ne? İnsanlar tatlı sözlerden alınmazlar bence, öyle başlayıp öyle bitmeliydi.
Saygılarımla.
su_misali(Gülhun Ertilav)
gülümsemem tamamı ile size hak vermektendi, yoksa feminist değilim:))
o olayda siz haklısınız:))
hala gülüyorum, yazıyı yeniden okuma fısratını verdiğiniz içinde ayrıca teşekkürler saygılar