- 825 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Demokrasi Sandık
Yargı paketleri, doğayı korumak adına naylon beyinlerin elinden kurtarılmalı. Halk artık organik paketler kullanmak istiyorlar. Geçmişi hemen unutabilme kapasitesi yüksek bir cemiyetiz zaten, minareyi çalan kişi kılıfı bulmadan biz bu naylon beyinlerden kurtulalım.
Nasıl mı?
Biliyorum çok zor. Yazılı ve görsel basın sayesinde öğreniyoruz ne öğreniyorsak. Onun dışında geriye dergi ve kitaplar kalıyor. Dergi ve kitapları okuyan istatistikleri çok düşük olduğuna göre, gazete ve televizyonlar kalan istatistikleri dolduruyor. Yalnız bu “birilerinin !” medyası o kadar fazla ki, hangi bilgi doğru diye bütün kaynakları gezmek zorunda kalıyorum. Sağ olsunlar okumama destek oluyorlar, ama sinir seviyemi yükseltmekte de bir numara oluyorlar.
Özgür bir platform aramaya kalkarsak asla bulamayız. Neye elimizi atsak, altından parti, örgüt, dernek, herhangi bir kuruluş çıkacak.
Hal böyle olunca, sürekli kandırılmış olacağız. Herkes tarafından “salak” yerine koyulduğumuzu görmemezlikten gelmeye devam edecek miyiz? Bilmiyorum…
Terör örgütü ve aşırı sol örgütlerin öğrencilerinin serbest kalmasını düzenleyen, bazı mahlukatların “sayın ..” olmasının suç olmamasını ön gören, ve milli birliği düzenleyen değiştirilmez maddelerin değişmesine alt yapı hazırlayan yargı paketlerini öyle Pazar günleri yayınlanan magazin programları kadar önemsemez olduk. Birileri hak etmeden “sayın” olsun, siz yerinizde “sayın” olsun…
Kandırıldık diye bağırmanın anlamı yok. Adalete güvenemez olursak, kim savunacak bizi.
Allah’ın adaleti haricinde…
Keşke her insanın içinde Hz. Ömer’in adaleti ve tevazusu olsa..
Biz ne zaman konuşacağız diye düşünmek lazım. Herkes planını yürürlüğe sokarken, elimiz armut mu toplayacak? Cevap tabi ki hayır ama şimdiden armut dalında güzel cevaplarını vermiş olabilirsiniz ?
Bize sıra ancak sandık başında gelir. Sandığa gidince de niyeyse, sanki gelin evinden çeyiz sandığı çıkartacakmışız gibi düşüncesiz ve baskı yemiş bir töreye kurban gidiyoruz. Töre; bildiğiniz töre olmasa da, tükürülünce yarabbi şükür denilen törelerden.
Bir kişi bir kişidir. Kimi kazanırsak, bir hayat kurtarmış olabiliriz. Siz tevekkülü edin, Allah iyilerin yanında olacaktır. Hakkınızı başkasının savunmasına fırsat vermeden bu işi kurtaralım. Avukatların, hakimlerin elinde olmadan yargıyla oynayanlara “aptal kutusu”na film izler gibi bakmayalım. Gerçi avukatların eline de kalmamak lazım. Bugün, haberlerde barolar birliğinin bir toplantısında yaşanan olayları görünce lanet olsun dedim. Herkesin hakkını savunan avukatlara eyvallah ama tek taraflı adalet isteyenlere yazıklar olsun…
Nevruz kutlamalarının tadını kaçıranlara müdahale etmek isteyen duyarlı halka ise, tek taraflı koruma yapan polislerden de hesap soran bir yargı paketi hazırlansın. Elinde terör örgütü bayrağı ile gezene ama şu süreç sıkıntılı geçmesin diyerek göz yumuluyorsa, TÜRK BAYRAĞI taşıyana, milletvekilinden önce dokunulmazlık verilsin. Ama nerde, ölme eşeğim ölme..
El insaf edin, artık bir şekilde bu ülkenin kime ait olduğunu ve nasıl olması gerektiğini gösterin. Eminim bunu yapacak, duyarlı bakanlar, avukatlar, milletvekilleri, siyasetçiler, yazarlar, medyacılar olacaktır.
Ateş düştüğü yeri yakar, kimsenin evine ateş düşmeden mağdurun hakkını yemeyin. O şehit analarının vebalini sandığa gittiğimizde üstümüzde hissetmeyelim.
Eğer bu işi çözecek kimse çıkmaz ise, Allah’a Marmara Denizi’nde bazı adaları su altında bırakacak Tsunami duasına çıkalım…
Karar tokmağını başımıza indirecek kararların, bu ülkeyi başına yıkmasını bilir bu cemiyet!..
Bu yazıyı bir hiciv şiirimle sonlandırmak istiyorum. Hep eleştirel yaklaşım yapmak doğru değil, ülkenin güzel insanlarını ve davranışlarını da bir sonraki yazımızda paylaşacağım.
Bizi demokrasi diye gönderdiler sandık,
Oy attım, boş çıktı sandık…
Her seçim her denilene kandık,
Desene bu düzen değişmez, yandık!…
SENCER GÜLTUNA
MART 2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.