bir varmış bir yokmuş
günün birindeümit diye bir tane genç varmış
birgün hiç beklemediği bir andakarşısına bir kız çıkıvermiş
ona şiirler okumuş ay ışığında
şarkılar söyleyip masallar anlatmış
aşık olmuş sonra kıza bırakmış kendini, kızın kollarına
hiç bir kötülük düşünmeden
çiçekleri kuşları bırakıp
gece gündüz kızın hayaliyle yaşamaya başlamış
sevdası yeryüzüyle gökyüzünün
sevdası kadar büyük
suyla çiçeğin
aşkı kadar masum ve temizmiş
birgün huzuruyla beraber mutluluğu sevincide parçalanmış
daraldıkça çıkıp bir dağ başına
yankılı kayalara haykırmış içindeki ateşi
bazen sessizce solmuş, bir hazan yaprağı gibi
içi kanamış her baktığında, dağların doruklarına
kanadı kırılmış yavru bir kuş gibi
uçmak istemiş mas
mavi gökyüzüne
ama uçamamış, uçan hayallerini ve
çocukluğunu önüne katıp
götürmüş yüreğindeki fırtına ondan çooook uzaklara
ve sonunda terkedildi
sevda bilmezler tarafından
bir
sevda sözü geride kaldı, birde dağ gibi
sevdası
bakamadı kimsenin yüzüne, gidenin yoluna baktı belki gelir diye
bir soluk resim elinde, gelenden geçenden sordu, sevdiğini
sonunda tükendi umudu, dayayıp rüzgarlara başını
ateşlere verdi kendini, verip bıraktı kendini kayalardan aşaya
günler günleri kovaladı, aylar ayları,
herkez unutuldu, bir ümit unutulmadı, birde
sevdası