AYŞECİK

• 17 Mart 2013 Pazar 11:32:47

Ayşecik ..

…kıskandığın kadar var,ben bile bu kadar güzel bir mekana gideceğimi bilemezdim,dün akşamdı günün hem sıkıcı hem yoğun dayanılmaz işlerinden sonra eve gidip el ayak yüz yıkanıp şöyle uzanmak varken diyordum, dışarılarda vakit geçirmek benim ilk tercihim değildir,israr eden arkadaş dost canlısı sevdiklerimin bir bildiği var diyerek bir jeepe dolduk üsküdar’a yakın bir yer sahile ve boğaza yakın güzel bir mekan,paşa limanı ,adının ilginçliği ve sahile yakışır düzenlemesi ile ilgimi çekti,tarihsel süreci nedir,henüz araştırıp geçmiş sosyal fiziki özelliklerini bilgi olarak öğrenmiş değilim fakat bu akşamın tadını iyi çıkaracağımı söylemeliyim, masaya yerleşir yerleşmez boğaz suyunun yanına kuruluyorum ve tam karşıma iki boğaz köprüsünü ( boğaziiçi-fatih ) görecek şekildeki bir sandalyeye oturdum ..ah Ayşecik dedim ya sen böyle bir güzelliği benden çok seversin telefonda bahsettiğimde kıskandım demiştin ya bunu hak eden bir yer kıskanılacak harika müthiş güzel,açlığımı susuzluğumu yorgunluğumu unuttum ,işte bu dedim..işte İstanbul..ve güneş arada bir bizimle saklambaç oynar gibi bulutlara saklanır bulamayız ya, bazen kendisi çıkar ortaya görülmeye değer, işte ayşem her biri bir renk karnavalı biliyor musun,eğer gökyüzünün maviliği yoksa boğazın suları da mavi rengini atıyor metal gri hatta daha ilerisi külden bir kütle oluyor,bunu bulutların yağmur öncesi siyahlanması yüzünden olduğunu gördüm,boğaz etkileyici bir su akıntısı, öyle canlı ve hayat dolu ki kendinizi bırakıyorsunuz sizi alıp götürüyor istediğiniz düşlere,güneş ortaya çkınca mavinin tonları inanılmaz bir dönüşüm ile size dostluk ediyor bir sevgili gibi, bununla kalmıyor ve sürekli deniz trafiği sandallar,şehir içi vapurları ve özel yatlar hemen önünüzden geçen sanki bütün bir şehri yutacak gibi canavar gemiler hiç eksik değiller, ağır sanayi ürünleri taşıyan ve dış boyası bile okyanuslarla baş edip buraya kendini ancak atan yorgun hantal yıpranmış dev gemiler, ama İstanbul ile soluk kazanmış genç görünmeye mecbur olmuş diri büyük göz kamaştırıcı biraz da insanı ürküten bu gemileri seyretmek insanı düş denizlerine sürüklüyor.Çok ilginç bir şey oldu,balıkçı kayıkları ile yan yana geçen gemiler birer balina gibi dost ve kardeşçe,istavrit misali güldüm ve hoşuma gitti tam hikayelik.Arkadaşlar siparişleri vermişler yemek için ama bütün açlığımı bastıran bu romantik bu vahşi bu insanı çarpan manzara ve etkileyici cazibeli güzellik beni farklı duygulara taşıdı,açlığımı susuzluğumu baş ağrılarımı yalnızlığımı unutmuştum,istanbulun muhteşem güzelliğini adeta fotoğrafı olan bu noktanın saatlerce insanı tutan sırrının peşine düştüm bütün masalardaki insanların yüzlerindeki hikayeleri okumaya başladım şimdi daha iyi anlıyorum ki aşk , İstanbul’da yaşanır ve en güzel şık duyguları bu şehirde kendini gösterir ne güzel ,hava serinledi akşam ezanları okunuyordu yemek siparişleri masaya getirildiğinde balık çupra-mantar sote güveçte ortaya hiç bitiremediğimiz mevsim salatası kimimiz cola kimimiz meyve suyu ben sade maden suyu aldım ve ince belli bardaktan özellikle çay istedim fincan ya da kupaya karşıyım,çay rengi ile ben buradayım demeli arkadaşlar şal istedi kendilerine evet üşüyordum ben de fakat bulunduğum yerden boğaz ve onun sırdaş dostları martılar ve balıkçı sandalları hat vapurları deniz aşırı gemiler,hepsi ruhumu bedenimi ısıtmak içi ne lazımsa yapıyorlardı zaten.Benim derdim ve duruşum herkesinkinden değişikti ,dikkatim heyecanın boğazın coşkulu zengin serin akışı ve şehrin içinden geçerken hangi şarkıları fısıldıyor olmasıyla ilgiliydi, yarınlara neleri gösteriyor geçmişin anılarını önüne katmış götürürken boğazın bu hiç durmayan akışının bir ifadesi olmalı bunları hissetmekti derdim,işte Ayşecik daha yazamadıklarımı da ilave edecek olursam dün akşam keyfim yerindeydi,eğer sürüklenmemiş olsaydım buraya,eve gelecek içime kıvrılacak kendime besin ve huzur noktasında bakmayacak ,kulağı çekilmiş yaramaz çocuklar gibi odanın bir köşesine terk edilmiş uyuya kalmış olacaktım….

2013 / Üsküdar
Mustafa kaya