- 855 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SAVAŞ ve BARIŞDA YAŞAMIN NERESİNDEYİZ…?
İnsan yaradılışı itibariyle karmaşık ve komplike bir varoluş sürecini izler
Korkuları çelişkileri iç hesaplaşmaları bitmek tükenmek bilmeyen istek ve arzuları
İnsanın düşünce yapısını belirler.
Öyle ki, insan doğruları yanlış/ yanlışları doğru olarak kabullenme ve savunma davranış içgüdüsüne sahip doğadaki tek canlıdır.
Sevgili dostlar,
Bildiğiniz gibi ülkemizde otuz yıldır süre gelen ve yaklaşık kırk bin insanın ölümüne ve yine yaklaşık beş yüz milyar dolar tutarında Ekonomik kayba neden olan terör sorununun çözümüne dönük hükümetimizin çabası malumunuzdur.
Şahsen siyasi fikrimi temsil etmesellerde Adalet ve kalkınma partisi (AKP) hükümetinin,
Barış ve demokrasi partisi (BDP) nin iyi niyetli olduğunu düşündüğüm BARIŞ girişimini takdirle karşılıyor ve fikren destekliyorum.
Başarılı olurlar mı? Olamazlar mı? Samimiyetlerine ve toplumun göstereceği destekle birlikte zamana bağlı sabır isteyen bir süreç,
Zannediyorum ki akıl ve ruh sağlığı yerinde olan her insan siyasi düşüncesi ne olursa olsun bu barış sürecini destekler.
Ancak, hayretle bakıyorum ki gerek basından gerek siyaset dünyasından gerekse
Yaşamın içerisinden bazı insanlar bu BARIŞ sürecinden son derece rahatsız ırkçı politikalar sürdüren siyasetçileri ve savaş kışkırtıcılığı yapan faşist kalemlerin bu olumsuz tavırlarını yadırgamıyorum.
Çünkü, onlar şehit Annelerin gözyaşlarından ve ölen gencecik bedenlerin üzerinden politika yapıp kanla beslenip siyasi ve ekonomik rant elde ediyorlar, dolayısıyla barış sürecinden rahatsız olmaları ahlaksızca da olsa anlaşılır bir şey bu nedenle barış sürecini sabote edip vatan elden gidiyor çığırtkanlıklarını anlayabiliyorum.
Fakat yaşamın içerisindeki sade vatandaşların bu BARIŞ sürecini desteklememesini tuhaf karşılasam da doğrusu çokta şaşırmıyorum, aslında farklı bir açıdan bakıldığında bunda şaşıracak bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Yıllarca bizlere savaşı kutsal, faklılıklarımızı düşmanlık sebebi olarak
Tanıtmadılar mı?
İnsanların etnik kimliklerini yok sayıp etnik kimliğini savunan ve öne çıkaran insanları Faşist askeri darbelerle hapislere atıp çeşitli işkencelerden geçirip zorla Türkleştirmeye çalışmadılar mı..?
Komünizmi bahane edip aydın özgülükçü yurt sever demokrat insanları ya hapislerde çürütüp yâda Suikastlerle yok edip öldürmediler mi?
Faşist askeri cuntacıların ve onların emir erliğine soyunup karşılarında esas duruşta duran demokrasi kültüründen yoksun korkak ikiyüzlü siyasetçi ve bürokratların bunlarla işbirlikçiliği içinde olan, yabancı gizli servislerin emir ve talimatlarıyla yurdumun saf ve temiz insanına yıllarca baskı ve zulüm politikaları uygulayıp sayısız insan hakları ihlalleriyle halkımızı susturup sindirmediler mi...?
Evet! Bu liste böyle uzar gider…
Cumhuriyet tarihimiz maalesef demokrasi ve insan hakları ihlalleriyle dolu,
Yıllarca Ülkemizin bölüneceği korkusunu sınır komşularımızın düşman ve dünyada ki, tüm milletlerin bizlere kötü niyet beslediği yalanını bilinçli bir şekilde beynimize kazıdılar ve işlediler.
Ülkemin insanına adeta deli gömleği giydirip paranoyak ruh haline sokup aklını kullanmasını engellediler.
Dolayısıyla barışa ve kardeşliğe kuşkuyla yaklaşan, sade vatandaşımıza hak verip barışa karşı duran ve ön yargıyla yaklaşan düşünce ve davranış biçimine sahip yurdumun İnsanını da anlamak gerekir.
Demokrasi/ insanlığın ulaşabildiği en gelişmiş çağın, gereklerine en uygun özgürlükçü düşünceyi esas alan çağdaş yaşam biçimi ve uygar dünyanın siyasi yapısını içeren özgün bir sistemdir.
Bu nedenle demokrasi tam ve eksiksiz uygulanmalıdır yani azıcık demokrasi/ tadımlık demokrasi/göstermelik demokrasi gibi uygulamalarla çağdaş gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaşmamız mümkün olmaz,
Öyleyse demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla uygulamak gerekir ancak o zaman gelişmiş medeni ülkeler arasındaki saygın yerimizi alabiliriz.
İşte bu nedenlerden dolayı bazı demokrasi kültürü gelişmemiş insanlar sözde vatanseverlik adı altında ülkemizin demokratik gelişiminin önünde engel olup demokratik çabaları baltalayıp sabote ediyor olmalarıdır.
Bu davranışlarının bir gereği de demokrasinin tam ve eksiksiz uygulanması korku ve paniğinden kaynaklanmaktadır.
Çünkü ülkemizde demokrasi gerektiği gibi uygulanması halinde zaman içerisinde bu sözde vatanseverlerin yaptıkları gerçekte vatanın ve milletin aleyhine olan gizli uygulamalarının kaçınılmaz olarak ortaya çıkmasıdır ki, bunlardan biri ve en önemlisi olan terör örgütü ( PKK) nın nasıl şekillendiğidir.
Sözde yurtsever özde demokrasi ve insanlık düşmanı bu hain odakların geçmişte terör örgütüyle nasıl gizli işbirliği içerisinde olduklarını zaman içerisinde deşifre olmasıyla hepimiz görecek ve anlayacağız ki bu odakların bu günkü panik ve endişelerinin altında yatan davranışlarının kendilerinin gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasıdır.
Bunun böyle olduğunu bizim görebilmemiz ancak özgürlükçü demokrasinin kesintisiz ve tam manasıyla, uygulanmasıyla mümkün olacaktır.
Evet değerli dostlar,
İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliği aklını kullanabilme farklılığıdır. İnsanın aklını kullanabilmesi için özgür düşünebilme yetkisine sahip olması gerekir ancak o zaman diğer canlılardan farklı olması mümkündür.
Aksi halde insan akıl tutulmaları ve saplantılı düşünce yapısını sahip olur ki, buda bireyin ve toplumun gelişiminin önünde önemli bir engeldir.
Doğruları yanlış/yanlışları doğru olarak algılar ve buna göre davranış şekilleri oluşturur. Buna bir örnek vermek gerekirse kahramanlık olgusu takıntılı bir insanın zihinsel ya da eylemsel bir davranış biçimidir.
Dünyada gördüğüm birkaç ülke insanında bizim ülkemizin insanı kadar kahramanlık olgusuna takılıp kalmadığını bizzat kendim yurt dışı seyahatlerimde gözlemleme imkânı buldum.
Neden, benim ülkemin insanı hep bir kahraman arama ve birilerine bu payeyi verme ihtiyacı duyar ve bu payeyi sadece askere verir.
Bunun sebebinin yüzyıla yakın bir süredir askerin vesayet rejimi altında yaşamasından kaynaklandığına inanmaktayım sürekli kendine bir kahraman arayan milletler bireysel ve toplumsal gelişimini tamamlayamamış ezik ve özgüven duygusundan yoksun, insanlardan oluşan ülkelerde olması bunun en açık örneğidir.
Oysa bireysel gelişimini tamamlamış toplumlar ya bu kahramanlık olgusuna takılıp kalmazlar ya da kahramanlık gibi bir payeyi insanlık adına iyi ve faydalı işler yapan insanlara ve kurumlara verirler bu bazen bir doktor, bazen bir bilim adamı, bazen sporcu yada sanatçı olur.
Şunu bilmek gerekir ki, dünya hızlı bir değişim içerisinde geçmişte demokrasisini geliştirememiş ülkeler günümüzde hızla bu alanda yol almaktadırlar ve her alanda geliştirmekteler, gelişmiş ülkeler gelişmiş demokrasisine rağmen yinede daha fazla demokratik faaliyetler içerisindeyken bizler hala tam demokrasiye geçememiş olmamız önemli bir kayıptır.
Mutlaka bu yarışta bizde var olmalıyız aksi halde gelir dağılımı bozukluğu insan hakları ihlaliyle boğuşup duran terörün çıkmazında gencecik insanlarını ve milyarlarca dolar parasını ve kaynağını kaybeden bir ülke olmaktan ileriye gidemeyiz.
Gerçek vatansever olmak bu ülkenin barış içerisinde kardeşçe yaşamasını istemekten geçer.
Serhat BİNGÖL 16/03/2013 Ereğli