Aşkı anlatmak bana düşer mi bilmem ehlinin işidir o aşkı idrak, idrakinde olduğu aşkı anlatmak… Ben hayatın avaresi, damağına değen aşkın şaşkın müptelası, kendini bile aşkı anlatamamış bir adem kızı… Niyet etti bu gün Hak takdirince aşk demeye, hem bildiğince, hem de kördüğümce…

Hiç yazılmamış kelimeler aradım yazmak için kördüğüm olmuş aşkı… Aşkı aradım yerini yurdunu sordum, derken ”gönlü” buldum. Eşyaya baktım Leyla’ya baktım, hatta bizim Mecnun’a sordum aşkı. Ve sonunda anladım ki bir ceylanın gözlerinde Leyla’nın saçlarının karasını görmek için, vahadaki suyun ahenginde yeşilin bin bir tonunu fark edebilmek için, çölün sarısında yalın ayak yürümek gerekiyor… Aşk pahalı, kendini ucuza vermiyor…Bir renk cümbüşünün içinde saklı aşk.Kolayca bulunmuyor...Gecenin siyahında tüm renkler erirken, siyah tüm renkleri emerken tek rengi kalıyor aşkın..Kara sevdacası süveydası… Sabah ışıkla beyaz nurun düştüğü gönüllerde berrak bir aynadan hayat hükmünde yansıyor aşk kendi aynasından..

O aynadan bak her yer aşk..Her varlık avaz avaz haykırmakta kendi dilince Aşk ile..Evrendeki şahlanışı anlatılanları bilmek için “yok” demeyi bilmek gerekiyor bir “la” hecesinde..Şair miyim bilmem, şiir miyim bilmem, yazar mıyım onu hiç bilmem; sadece aşk oku’yorum kendi kısmetimce…

İçimin ince sızısı, bir çöl sancısı, yüreğimi dağlayan keskin ızdırabın bedeli olsa gerek aşk..İki değirmen taşı arasında ezilmek, suyun içinde suya kanamamak, deryalara sığamamak ..Belki acıyı bal eylemek, kendi gönül kabının dışına taşıp, bir sel gibi gönülden gönle akmaktır aşk…Beşeri zenginliğinin manada puldan öte değerini yitirmesi sonrasında, bir garip gönülde huzuru kana kana yudumlamaktır aşk…

Bir çöl üşümesi ile donmak, bir buz yanığı ile kavrulmak. Fark etmeden kendini derin bir girdabın içinde bulmak… Çözümsüz bir bilmece gibi cevabı olmayan soru olmak kördüğüm gibi sevdiğine bağlanmak..Mikail kanadında bir kasırgaya dalmış gibi Yok’luğun içine savrulup var’ı bulmaktır belki de aşk…

Bir çöl çiçeğinin yeşermesi zamana meydan okuyan ayak izlerinin silinmesi sıcak kumlara ılık ılık akan kanın avaz avaz haykırmasının adıdır belki aşk… Çölün bağrında sakladığı ilahi sesleri sinesi aşina olanların duyduğu bir ızdırap mektebinin tahsilidir belki de aşk… Her baharın çiçeği olmamak sadece şafak vakti kar altındaki örtüsünden başını sıyırıp şemse vurgun yüzüyle bir kardelen gövdesinde göğermektir aşk. Nergis boynu büküklüğünde dağlar kadar ağır bir kahrı sırtlanmaktır aşk..Zemberi boşalmış bir saat gibi anda kalmış dünü yitirmiş yarını bilinmeyen bir şahlanıştır aşk..

Kerem eyleyip benlik dağlarını tırnakları ile söküp her hücresine ab-ı vuslatı sunabilmektir aşk..Aslı astarı hepsi “bir”, Bir olanı idraktir aşk…Bir garip sarhoşluk cana canı sunup meylere kafa buldurup meyhanenin yüzünü döndürmektir aşk… Belki vuslat yolunda solan bir kızıl gonca, ardından kış dallarına dokunan hayat gibi damar damar nevbaharlara yürümektir aşk…

Velhasılı Kelam;
Talebim aşk
Ya Aşkullah!
Medet et! Et ki;
Aşk olsun…


Perihan KILIÇ 16.3.2013
Esmize İzmir


Not: Üç ana renk vardır Kırmızı, sarı ve mavi tüm renkler bu renklerden elde edilir...Siyah ve beyaz renk sayılmamaktadır Çünkü siyah tüm renkleri emerek absorbe ederken beyaz her rengi yansıtırmış yazının içeriğinde olduğu için küçük bir not düşmek istedim Teşekkürler