- 1174 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“UÇAN KELEBEĞİN KANATLARINDA BAHARI KARŞILIYAN YÜREĞİM DERİN DUYGULARIN YORGUNLUĞUNDAN KURTULUP GÜNEŞİN SICAKLIĞINDA DOSTLUKLARA YELKEN AÇMAK İSTİYORDU “......NİZAMİ MERT.....
“UÇAN KELEBEĞİN KANATLARINDA BAHARI KARŞILIYAN YÜREĞİM DERİN DUYGULARIN YORGUNLUĞUNDAN KURTULUP GÜNEŞİN SICAKLIĞINDA DOSTLUKLARA YELKEN AÇMAK İSTİYORDU “
" Uçan bir kelebeğin kanatlarında baharı karşılayan yüreğim derin duyguların yorgunluğundan kurtulmak güneşin sıcaklığında dostluklara yelken açmak istiyordu. Kışın soğuk ve kasvetli havasının etkileri bakışlarındaki ürkeklikten belli oluyordu. Yaşam zordu yaşamak daha zordu duygusal yüreklerin sahipleri için. İnsanlar elleriyle yaparak başlarına getirdikleri olumsuz hal ve davranışların müsebbibi olarak ta duygusal yüreklerin sahiplerini suçlarlardı. Bu Baba olabilir, Koca olabilir, Eş olabilir, Kardeş arkadaş hatta çocuklarda olabilirdi. Önemli olan duygusal bir yüreğe sahip olmalarıydı bu suçlanmaları için yeterde artardı bile...
İnsanoğlunun kaderi bu değildi elbette. Yaşanmış ve yaşanacak hayatların alışkanlıklarında hep başkalarını suçlamak kendini temize çıkarmak gibi bir anlayış hâkimdi. Koşulların ve geleneklerin çelik telleriyle kuşatılmış örülmüş bir hapishaneden bir farkı yoktu dünya hayatının. Sevmek Âşık olmak özgürce yaşamak birilerinin onayından geçmeden asla mümkün olmazdı. İnsanların neredeyse yüzde yüzü mutsuz ve problemliydi. Kendisinin mutsuz olması başkalarının mutlu olmalarına en büyük engeldi bu insanların anlayışında, Fakat bu anlayışlarını çok iyi gizleyebiliyorlardı bu husustaki ikiyüzlülükleri her hallerinden belli oluyordu.
Yaratılışında dünya hayatı ile ilgili her konuda özgür bırakılan ve asla başıboş bırakılmayan insan kendi hayatını kendince bir türlü yaşayamıyordu. Her şeyin bir hesabı vardı elbette ve bu hesabı yalnızca Allah’a verecekken insan bu gün herkese hesap vermek durumunda bırakılmıştı; " Devlet yasası, Aile içi yasalar, Mahalle yasası, İçinde Yaşadığı toplum anlayış yasaları, vesaire. İnsan bu kadar baskıdan sonra nasıl sağlıklı yaşayacak hangi psikoloji ile mutlu olduğunu söyleyecekti. Toplum zaten manik depresif, şizofren, panik atak, stresi yüksek bir hayat yaşıyordu. Aklıselimin bütün çıkış yolları kapanmış nefes alıp vereceği bir günü ve anı bile yoktu. Kara zindandı dünya;" Koşulsuzca seven ve asla yargılamayanlar için. " Hiç bir zaman ümit kesmezdi Yüreğinde Sevgi, Dilinde Hoşgörü, Yaşamında Ahde vefa olanlar. Her şeye rağmen inancıyla imanıyla kendine bir çıkış yolu bulma şansına sahipti, Koşulsuzca seven ve asla yargılamayanlar. Onlar her zaman Rablerinin sözlerine kulak vermişler ve hayatlarını onun sözlerine göre ayarlamışlardır ;" Allah, kuluna Kâfi değil mi, yetmiyor mu? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa artık ona kılavuzluk edecek yoktur. Zümer Suresi/36...
Rablerinin sözleriyle her zaman yüreklerin can kan gelirdi. Gözleri sevginin ve Aşkın penceresinden açılır Dünyaya hakkın muhabbeti ile bakarlardı. İşte böyle bir gündü bu günde Arıların yaşam yüklü çiçekleri aradığı gibi Onlarda yüreklerine baldan daha tatlı olan Dostluk muhabbetini arıyorlardı. Kelebeğin kanatları kim bilir hangi dosta götürecekti sevgi aşk ve muhabbet dolu yüreklerini. Duygulanmıştı yanmıştı burnunun direği yine çocukluğundaki bayramların heyecanlarında olduğu gibi. Dudaklarından inciler damlıyordu tek tek....
Yanar da yüreğim yanar kavrulur
İçinde parlayan kor ateşi var
Sılaya hasretim sana hasretim
Kimse bilmez çektiğimi sorma hiç
Ayaklarım tutmaz belim bükülür
Sonunda kalırım düşer toprağa
Gözlerimden düşen iki damla yaş
Seni hatırlatır bana bir daha
Yüreğinizden sevgi Dilinizden Hoşgörü, Yaşamınızdan Ahde vefayı eksik etmeyin. Sevginin gücü sizinle ve sevdiklerinizle beraber olsun diyorum….
Nizami MERT/ ADANA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.