- 617 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Gerçeğin adıyla başlarım
.
Oturup birkaç yazıcı (havari) İsa’nın neler söylediğini ayrı ayrı yazdılar...
Onlar; temel gerçekliklerin sürgit egemenliğini bozmaya çalışan yeryüzü
sistemlerine dil çıkarırcasına, ’sözleri’ aslında neyin hükmüne dayandığını
açıklamadan çıkar guruplarının (ki en önemli ayağı kilisecilerdir )
deformasyonuna terkederek gittiler.
Onlardan sonra gelenler ise, mantıklı izahı olmayan hiçbir şey ’gerçekleşmemiş’
demektir. Ve dolayısıyla mucize yoktur diyemeyecek kadar sınıflararası bir gayyanın
devamlılığını sağlayıcılar olunca, gerçekçiliklerlerden uzaklaşılan iradeler karmaşası
inancı güven noktasından ayırdı.
unutulmamalıdır ki
- İsa, mabede adanmış bir kadının oğlu ve biz bunu bilelim yeterliydi aslında.-
Kan, şarap, ekmek ve bütün seramonilerin mitleştirildiği inanış biçemine
etik olmayan yığınla içtihatlar üreten, -i n s a n/egemenler-
gerçek mesajın içine bu manada kan bulaştırmış ve ona
hakikatın üstünü örterek ihanet etmiştir.
Çünkü mucize diye birşey yoktur.Ancak bazen gerçeklerin alegorik kodlarla
anlatılma yahut aktarılma gereği vardır. Ve bu da her şart ve koşulda
direkt ifade edilemeyecek ve veya kabul görülemeyecek olup bitenlerin
izahından başka birşey değildir.
Doğanın gerçek yasalarıyla ’denklikler’ içinde olacak ’ihtiyaçlar hiyerarşisi’
doğal akışla çatışmadığı sürece insan, bütün yaşamı boyunca
dejenere edlmemesi gereken bütün değer olgularını etik değerleri
ölçüsünde canlı tutar.
Haksızlık etmez, lüzumundan fazla tüketmez, doyuruldukça artan
hırslara yenilmeden varolan herşeyin kavi mülkiyetinin
sağlam dayanağını ’yalnızca yüce yaratıcı olgusuna’ ait kılarak
bütün bağımlılıklardan arınır ve elbette özgürleşir-di.
O halde
Allahın oğlu değil, ’ gerçekleri söylemenin oğlu’ olan İsa, gerçeği yalnızca
gerçeği söylediği halde anlaşılamamış olmanın bedelini ’huzurdan çekilerek’
daha açık bir ifadeyle; daralan çemberden çıkıp bir kıyıya
çekilerek ödemişti.
Görevini tamamlamanın huzuruna ermiş gibi bir sonuca ulaşmamızı ise
bizzat gerçeklerin döngüsü ışığında çıkarımlayabiliriz.
Tamamlayacı herşey; gerçekleşmenin ve gerçeklemenin sonucu olduğuna göre
hangi hal olursa olsun, ifadeye evrilen herşey tamda gerçeğin istediğidir.
...Çünkü yalnızca gerçeklere bakarak onun varoluş prensiplerini izleyerek
nerelerden neye bakarsanız bakın, ’yorgun dönecek ’bütün algılar yine ve ancak
’gerçeklere teslim’ olduğunca mutmain...
-Allah yani yüce yaratıcı olgusu, gerçeğin ta kendisindedir.
Not:
Bu metin bütün referansları Kuran ı Kerim ve gerçekliklerin kendisinden alınarak
sürebilecek şekilde tasarlandı....
YORUMLAR
Hanne karşımıza Al-i İmran suresinde çıkıyor..
İmran'ın karısı, Meryem'in annesi, İsa'nın anneannesi Hanne bir ağacın dalında yavrularını besleyen bir kuşa bakarak şöyle seslenir Rabbisine;
- Rabbim, ona verdiğinden ben de istiyorum..
Hanne kısır bir kadın, çocuğu olmuyor.. aradan zaman geçiyor ve Hanne hamile olduğunu anlıyor..
aklına o ağaç, o kuş, o dua geliyor.. tekrar O'na yöneliyor;
- verdin mi ? verdin mi sahiden ey Rabbim..?
ve oracıkta teşekkürlerin en hikmetlisini ediyor;
- benim karnımdakinden daha kıymetli hiçbir şeyim yok sana verecek, karnımdakini sana adıyorum..
Hanne Meryem'i doğuruyor.. biraz üzgün, biraz mahçup ama çokça kul Rabbine yöneliyor;
- Rabbim benim bir kızım oldu..!
erkek egemen Roma döneminin dini geleneklerinde manastıra sadece erkek çocuk adanır.. Hanne'nin Allah'ı onun bir kız doğuracağını biliyordu elbet, ilahi piyango sekteye uğramadan devam ediyor çünkü Hanne hür iradesiyle taktire talib oluyor;
- Rabbim benim bir kızım oldu, herşeye rağmen onu sana adadım.. benden kabul buyur..
...
Meryem..!
adanmış bir kadın, erkek egemen Roma kültüründe kucağında babasız bir çocukla şehre giriyor ve aldığı emirle sadece susuyor..
modern insanın dinsel algı eşiğinde Meryem mesajının üstü İsa'nın babasız doğumu mucizesi ile örtülüyor..
Kuran'ın ve hayatın Meryem hikmeti şudur;
- Rabbinden ve kendinden eminsen sus..!
...
Meryemoğlu İsa..!
erkek egemen Roma'ya atılmış ilahi bir tokat.. dünya durdukça adı bir kadının adından sonra anılacak bir erkek ve bir peygamber..
Allahu ekber..!