- 492 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAFAK RÜZGARLARI
ŞAFAK RÜZGARLARI
Hep bakar dururum penceremden şafak rüzgarları eserken sabah,sabah.
Herkes uykudayken kalkarım bazen düşlerimin ortasında, yarım bırakarak sabah uykularımı.
Bazen bir tren sesi,bazen bir otobüs kornası,bazen de bir uçak homurtusu allak bullak eder aklımın orta yerini. Düşünür dururum boş,boş bakarak uzaktaki denizin kop kuyu balçık morluğuna.
Bazen kudurur beyaz köpükleri şahlara kalkar demirlenmiş balıkçı sandallarının arasından.Bazen susar munis bir sevgili gibi başını önüne eğerek suskunca yada suç işlemiş bir çocuk gibi.Bazen de bakarım gözlerim şaşar kalır gördüklerine. Sanki sisli bir duman bulutu sarmıştır kurşuni renklerin arasında kalmış küçük balıkçı sandallarının ince sallantılarını.
Sabah güneşinin pırıltısı,yakamozlar gibi dalgalanır durur sandalların arasından geçer ek, matlaşan sislerin ortasından martıların kanatlarının altına vurur. Gümüş rengi kanatlar çırpıldıkça uçururken kaba tüylü bedenlerini, o kanatlardan yansıyan yarı doğmuş güneşin denizdeki resmi, gök kuşağına dönüşür kristal camlardaki yansımalar misali.
Doyamam seyretmeye denizin yanından yükselen yemyeşil tepelerin azametini.
Doyamam yüreğimin ortasında tutuşan mutluluk alevinin verdiği hazzı yaşamayı,
Doyamam seyrine yamaçlardaki kirli beyaz duman rengi sabah bulutlarının oynaşmalarının güzelliğine, sevgililer gibi ilk gençlikteki.
Bazen de bir kocaman balıkçı gemisi yarar gelir ufuk dönencesini orta yerinden, yarısı mor,yarısı borda,yarısı turkuvaz renklerin arasından süzülerek bir kuğu gibi. Üzerindeki yüzlerce martı inip kalkar güvertesinin üstüne. Yakalanmış, yenmeye hazır balıklardan kapmak için. Onlarda bile emeksize rağbet çok diye düşünür aklım. O geminin üzerinde yüzlercesini inip kalkarken gördükçe, hep bir bale resitalini seyreder gibi hissederim kendimi bir büyük opera sahnesinin içinde, sanki.
Geçmişim dürter durur bir kenarını aklımın. Hatırla diye beni.
Döner gider delikanlılığıma duygularım,gözlerim takılıp kalarak karşımdaki manzaralara.
O eski sevdalarım sarar her yanımı.
Henüz başlamamış,düşlerimde kalan sevdalar.
Yarı yaşanmış tamamlanmamış sevdalar.
Doya, doya yaşanmış sonu gelmemiş ilk delikanlılık sevdaları, sarar durur her yanımı, hüzünlenirim.
Kimde suç kimde değil istemem düşünmeyi, geriye dönmeyi ise hiç istemem.
Martı yağmurlarının içinde dalgalanan renk cümbüşünü seyrederken eskiyi yaşamak bir başka duygusallık katıyor insanın yüreğine, hüzün gelip çöküveriyor şafak rüzgarları eserken sabah, sabah yüreğimin en kuytu köşesine.
Birden bir kocaman karganın sesi dağıtıveriyor duygularımı.
Bazen de bir kedinin miyavlaması,
Yada bir köpeğin havlaması.
İrkiliyorum.
O muhteşem güzellik bitiyor.
Zaten güneşte yükseliyor yavaş, yavaş yorgun dünyamızın üzerine.
Başlıyor usul, usul günlük koşuşturma.
Pencere sefası bitiyor şafak rüzgarlarıyla başlayan, o renk armonisine dönmüş güzellik bitiyor, her ne kadar bitmesini istemesem de.
Elimde olmadan kızıyorum o kargaya, o kediye, o köpeğe işte.
Neden çok vakitsiz öttü,miyavladı.havladı diye.
Hüsnü Sönmezer.13.mart.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.