- 3501 Okunma
- 22 Yorum
- 0 Beğeni
MEVAŞİ NEDİR ?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sorunun cevabını bilmeyenlere öyle hemen vermeyeceğim cevabı.
Geçenlerde bana misafirliğe gelen ağabeyim ile konuşurken bir durum üzerine ‘’ Yahu abi..Bu işi benim aklım havsalam almıyor’’ dedim. Ağabeyim anlamını bilmediğimiz kelimelerin yerli yersiz kullanılmasına oldum olası sinir olduğu için sordu bana
-Sami…Havsala nedir biliyor musun?
Yahu gerçekten de bu deyimi sık sık kullanırız…Akıl tamam da havsala ne? İnsan bir kez olsun merak etmez mi? Bir başkası olsa salla bir şeyler gitsin lakin bizim Hacı Kani Efendi’ye sallayamazsın. Herif gider böyle en olmayacak şeylere kafayı takar ondan sonra da insanı böyle şapa oturtur.
-Şeyyyy..Aklım, fikrim almıyor…Havsala ‘’fikir’’ Anlamına geliyor.
Eskiden olsa kolunu yumruk yapıp o malum hareketi yaparak ‘’Naaahhh fikir’’ Derdi ya hacı olduktan sonra artık o tip hareketleri yapmıyor.
-Yok Efendi…Bilemedin. Havsala: Gövdenin arka veya alt ucunda bulunan, bir yandan omurganın bel bölümüyle, öte yandan bacaklarla eklemlenen kemik çatı, leğen anlamına gelir…Ama bu leğen çamaşır leğeni değil haaa?
Yahu bir de ‘’ Bu leğen çamaşır leğeni değil haa…’’ Diye dalga geçmez mi? Gıcıkkk… N’oolacak? Biz bilmiyoruz sanki leğen kemiği ile çamaşır leğeni arasındaki farkı.
İnsanların beyni bilgisayar değil elbette. Her bilgiyi depolamak da mümkün değil muhakkak. Zaten konu her şeyi bilmekle ilgili değil…Bilmediğini bilmek. Bilmediğinin farkında olmak ve bilmediğin bir konu ile ilgili olarak susmasını bilmek. Bilenlerden dinlemeyi bilmek.
Amerika’da bir öğrenciye insan davranışları ile ilgili bir ödev verilmiş.
Öğrenci bir pankart hazırlamış…Hazırladığı pankartta ‘’ Dİ HİDROJEN MONO OKSİT KULLANIMINA HAYIR. ’’ Yazıyor. Önünde küçük bir masa, masa üzerinde de bir defter var…Yani küçük bir stand oluşturulmuş. Yoldan geçenlere seslenerek onları ‘’Di hidrojen mono oksit ‘’ kullanımını protesto etmek ve bu maddenin kullanılmasına yasak getirilmesi için imza atmaya davet ediyor.
Yoldan geçip o öğrencinin çağrısını duyarak stand önüne gelen her yüz kişiden yetmiş beşi hiç bir şey sormadan basıyor imzayı...Yüzde yirmilik bir dilim ise ‘’Di hidrojen mono oksit ‘’ Denilen ve insanların boğularak ölmelerine sebep olan bu çok zararlı maddenin(!) özellikle tüm sıvı içeceklerde ve deterjanlarda kullanıldığını öğrenince basıyorlar imzayı…Her yüz kişiden dört tanesi ‘’ ben öyle olur olmaz her şeyi imzalamam’’ diyerek stand başından ayrılıyor…Her yüz kişiden sadece bir tanesi ise kasıklarını tuta tuta gülerek ayrılıyor standın başından. Çünkü bu öğrencinin, kullanımının yasaklanmasını isteyerek protesto ettiği ‘’ Di hidrojen mono oksit’’ bildiğimiz sudan başka bir şey değil.
Neyse uzattık…Konu başlığına dönelim.
Osmanlı Devleti’nin son dönemleri…Padişah ,Baş Nazırına ( Başbakan ) bir emir veriyor.
-Baş Nazır Hazretleri…Bir genelge yayınlayın ve ülkede ne kadar mevaşi varsa tespit edin.
Baş Nazır sakalları sıvazlıyor…’’ Lan bu mevaşi de ne?’’ Diyor ama çok da üzerinde durmuyor. Hemen zamanın Tarım Nezaretine ( Tarım Bakanlığı ) bir yazı çıkartıyor:
‘’Padişahımız Efendimiz Hazretlerinin yüce iradesidir…Memlekette ne kadar mevaşi olduğunun tespiti ve bir an önce sayılarının bildirilmesi …’’
Tarım Nazırı alıyor emr-i şerifi, okuyor. Onun da kaşları çatılıyor…’’ Acaba Padişahımız Efendimiz ne öğrenmek istiyor?’’ Diyor…Sonra da ‘’ Amaaaannnn..Neyse ne yahu..Salla valilere gitsin ‘’ Diyor ve tüm illere genelgeyi gönderiyor.
‘’ ……İli Valisinin dikkatine….Yüce Padişahımızın buyruğu ile Baş Nazır Hazretleri tarafından Nezaretimize tevdi edilmiş olan emr-i şerif mucibince ilinizde ne kadar mevaşi varsa sayılarının tespit edilerek bir an önce nezaretimize bildirilmesi….’’
Vali Bey alıyor bu yazıyı…Vazife mühim…Mevaşi sayısı tespit edilecek, artık mevaşi her ne demekse?
O da hazırlıyor hemen ilde bulunan tüm ilçe kaymakamlarına hitaben bir yazı:
‘’Padişahımız Efendimizden Baş Nazır Hazretlerine, oradan Tarım Nezaretine ve Tarım Nezaretinden de tarafımıza iletilmiş olan emr-i şerif mucibince ilçenizde bulunan mevaşi sayısının tespit edilerek çok acele valiliğimize bildirilmesi…’’
Valilikten gelen yazıyı gören kaymakam efendi bakıyor ki Yüce ve Âli Devlet, mevaşi denilen bir şeyin tespitini istemekte..İyi de ne bu mevaşi?’’ Kim kafa yoracak ya…Salla gitsin muhtarlara ‘’ Diyor ve hazırlatıyor yazıyı.
‘’Padişahımız Efendimizden Baş Nazır Hazretlerine, oradan Tarım Nezaretine, Tarım Nezaretinden valiliğimize oradan da bize iletilmiş olan emr-i şerif mucibince köyünüzde bulunan mevaşi sayısının tespit edilerek çok acele kaymakamlığımıza bildirilmesi…’’
Zavallı köy muhtarının yazıyı sallayacağı bir alt makam yok..Başlıyor kıvranmaya..’’Ne ola ki bu mevaşi?’’ diye.Köyün İmamına sormaktan başka çaresi yok..Bilse bilse o bilir bu acayip kelimeyi.
İmamı bulup ona soruyor.
-İmam Efendi mevaşi ne demek?
İmam sakalları sıvazlayıp düşünüyor ve cevap veriyor:
-Mevaşi…Hımmmm...Mevaşiiii…Olsa olsa meşe kelimesinin çoğuludur.
-Ya Hocam koskoca devlet meşeyi ne yapsın? Ne diye meşe sayısını öğrenmek istesin?
İmam bir daha sıvazlıyor sakaları.
-Bulduuuummm…Mevaşi maaş kelimesinin çoğulu…Kaymakam bey devletten maaş alanların sayılarını öğrenmek istiyor. Sanırım devletten maaş alanlara zam yapacaklar.
-Hımmm..Bak bu akla yatkın..Amma velakin bizim köyde devletten maaş alan yok ki…Sen de ben de köylünün verdikleri ile yaşıyoruz. Maaş alan hiç kimse yok.
-İyi ya sen de yok yazarsın.
Muhtar yazıyor cevabi yazısını
……..İlçesi Kaymakamlığına...
‘’Geçen yıl Baş Nazır, Tarım Nazırı, Valimiz ve siz, ilerdeki ile gitmek üzere köyümüzden geçtiğiniz günden beri zat-ı âlilerinizden başka hiç bir mevaşi köyümüze ayak basmamıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Mevaşi mi: Geviş Getiren Hayvan demektir efendim.
YORUMLAR
Seçkini kutlamaya geldim bu kez... Hak ettiği yerde yazın...
Selam ve sevgiler
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Neyse sağ olduğunu öğrendim bu vesileyle. Uzun zaman sonra seni tekrar aramızda görmek çok güzel.
Selam ve sevgilerimle.
Ehhh zamanımızda iki ayaklı mevaşiler çoğaldı.he bire geziyorlar he bire geziyorlar...gezerken de geviş getiriyorlar ustam.
Bu kadar yemeği nasıl hazmedecekler...
sami biberoğulları
Çok haklısın..Yediklerini sindirebilmeleri için bol bol geviş getirmeleri gerekiyor o mevaşilerin.
Selam ve sevgiler.
sami biberoğulları
1999 Depreminden sonra Ispartadan bir heyet Adapazarına yardım götürmüş. Bu arada Adapazarında sormuşlar millete '' Bizim Isparta'da çok kabak olur. Size bir kamyon kabak getirsek yer misiniz?'' Tabii bilmiyorlar Adapazarının da Kabak memleketi olduğunu..Adapazarlılar cevap vermiş: '' Sağ olun..Biz almayalım..Bir tane yetiştirdiniz memleketin başına bela oldu. İkincisini kaldıramayız.''
İşte o hesap ben almayayım
Selam ve sevgilerimle.
Sevgili Hocam,
Hiç aklıma gelmeyen bir kelimeyi öğrenmek ve bu arada akıp giden yazınızı bir solukta okumak çok güzel.
Hadi bakalım şimdi de sen bil de görelim;
Alofortenfoni ne demek?
Saygılarımla yerini bulmuş kurdeleni kutlarım.
sami biberoğulları
Öcelikle güzel yorumun için çok teşekkür ederim.
Sorunun cevabına gelince: yanlış adama sormuşsun. Alafortenfoniyi yıılar önce Milli Güvenlik öğretmenimiz Rahmetli Albay Bedri Buluç anlatmıştı bize. Çok iyi bildiğim bir şey...Alev örten hunidir kelimenin aslı. Sanırım daha fazla açıklamama gerek yok...
Selam ve sevgilerimle.
kukurikuu
İnsanın geniş bir araştırma hevesi ve iyi bir hafızası olunca böyle oluyor,
Saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
iNAK! diyorum cünkü gecenlerde markete gittik arkadasimla.Orda eline bir salam almis ve bana soruyor;
Ayse bu iNAK etimi? o an gülmekden bayila bilirdim.Duyanda ayni benim fikrimdeydi bir geyim güldük.iNAK,yani inek resmini görünce biseyler sezmisdim emme mehal verememisdim..anam derdi ki,yani bisey isteyince ; it ite buyuruyor,itde dönüp guyruguna buyuruyor,,benzetmek gibi olmasinda ayni öyle olmus ve olanlar olmus.süperdi hikaye sonuna kadar sabrettim ve ögrendim..yüreginize saglik hocam bidenesiz..saygilar.
sami biberoğulları
İşin ilginci ne biliyor musun? İnak diye bir kelime var..Bizim burada bilmecelerde çok çıkar..Ne mi? Bak onu söylemeyeceğim. Araştır biraz.
Selam ve sevgilerimle.
Mevaşi'yi bilmemek belki bir şey kaybettirmez İnsanlara ama, içerik de ki vurdum duymazlık... İşte gerilemenin en büyük ızdırabı.
Mal gibi İnsan olunca mevaşi bu hikayenin elbette önderi olur. bilmem... aslında daha çok derinleşmek isterdim de, belki haddimi aşarım. böyle kalayım selam olsun duyarlı, düşünen ve düşündüren kaleme.
sami biberoğulları
Senin de belirttiğin gibi Mevaşinin ne olduğunu bilmemek insana bir şey kaybettirmez Ama araştırmazsak lüzumlu olduğunda , işte böyle geviş getirenler sınıfına dahil oluruz.
Selam ve sevgilerimle.
Çok kmse seni bilmedi MEVAŞİ..Ama bil ki ben sana bayıldım Mevaş...
Ömrün uzun olsun olur mu...
Sami Bey'e çook Teşekkürlerimi ilet lütfen...
Sağlıcakla kalın..
sami biberoğulları
Çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Bu fıkrayı bir İmam-Hatip Lisesinde çalışırken Meslek Dersleri öğretmenlerine anlattıydım..Onlar da bilemediler mevaşinin ne olduğunu. Yani bir eksiklik değildir..Neticede yazının başında da belirttiğim gibi insan beyni bilgisayar değil ki her şeyi depolasın. Zaten burada asıl mevzu vurdumduymazlıktı.
Selam ve sevgilerimle.
GÜLDESTE
Gelin gittiğim köyde ..çifliğimiz vardı
Her bir ineğin ve hayvanın ismi vardı
Şimdi ben o MAVİŞİ hatırladım
O kadar çok bilgi sahibisinizki ,
yaşadığınız hayatın anlamı bu olsa gerek arkadaşım
Yazan yüreğinize tebrikler saygılar hocam
sami biberoğulları
Güzel yoruma çok çok teşekkürlerle selam ve sevgilerimi yolluyorum.
Artık mevaşilerin sayımı kolaylaştı. Artık devlet onlara küpe takıyor tüpedeki numaraları kaç mevaşi olduğunu belirliyor. Mevaşi güzel isimmiş sevdim
Selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sami biberoğulları
Evet artık çağımız teknoloji çağı..Mevaşileri tespit o kadar zor değil. Tak kulağına küpeyi işlem tamam.
Bu sefer öyle oldu. Sağ olsunlar hem yazıya hem de şiire ödül vermişler...
Çok çok teşekkürler.
Selam ve sevgiler.
hocam sayenizde mevaşi yide öğrenmiş olduk muhtar öyle veya böyle öğrendi mevaşiyi de kaymakambey öğrendimi orasında kesmişsiniz yine çok güzeldi yazınız tebessüm ettim sizinde etmeniz dileğimle saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Bence Kaymakam öğrenmemiştir mevaşiyi..Vali, Tarım Bakanı ve Başbakan da...Yazı öylece Padişaha kadar gitmiş ve padişah nasıl sığırları makam ve mevki sahibi yaptığını görmüştir.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Mevaşiyi bilmek sadece bana bir yazı yazmak için ilham verir ..Onun dışında kimin ne işine yarar bilemem. Ama yazıdan çıkan sonuç çok güzel..Eğer Türkçe konuşulsaydı böyle bir sorun yaşanmayacaktı. O halde bu milletin lisanı ile konuşmak lazım.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Oldukça uzun bir aradan sonra sizi tekrar sayfamda görmekten dolayı çok mutlu oldum. Umarım bir rahatsızlık dolayısıyla değildir bu uzun ayrılık.
Selam ve sevgilerimle.
Havsala'ya da ulaşmak öyle kolay değil. TDK Büyük Sözlük'te havsala yazarsanız çıkmıyor. Ama 'leğen' kelimesinin açıklanmasında geçiyor. Yani anlamını önceden bilirseniz o yüce sözlükte bu kelimeyi yakalayabilirsiniz.
Bu arada Mevaşi öyküsünün benzer bir versiyonuna nette rastgeldim (Ben sizinkini tercih ederim; sonuna kadar gerilimi korumasını biliyor):
=> Zamanın behrinde bir yaz günü merkezi hükümet, taşradan küçük bir beldeye bir ferman gördermiş. Ferman kısa ve özdür: “Nahiyenizdeki MEVAŞİ’lerin sayısının tespiti ve derhal merkeze bildirilmesi.”
Fermanı alan kaymakam, mevaşi sözcüğünün anlamını bilmediği için medrese son sınıfta okuyan bir mollayı çağırır, fermanı okutur ve sorar: Nedir bu mevaşi?
Genç molla, sakalını sıvazlar, fermanı şöyle bir çevirir ve der ki:
-Efendim, mevaşi “mevş” kökünden gelmekte olup, Arapçadır ve geviş getiren küçük baş hayvan demektir.
Kaymakam sakalını sıvazlar ve düşünür. Bu yaz günü herkes yaylaya göçmüş, ben kimin kaç koyunu, kaç keçisi var nasıl saydırayım. Hem koskoca devlet ne etsin fıkaranın davarını, koyununu. Ve mollaya “bilemedin, yanlış okudun.” der.
Ardından mollanın hocasını çağırır. Aynı şeyi ona da sorar. O da sözcüğün kökünü, Arapça olduğunu söyler ve “Mevaşi, dallı budaklı ulu ağaçlar” demektir der. Kaymakam düşünür ve “Burası bir bozkır, burada ulu ağaç yok ki yazalım. Bu hoca da yanlış okudu heralde.” der ve onu da gönderir. Ardından medresenin baş müderrisini çağırır. Aynı sorgu sual. müderris sözcüğün kökenini söyler ve der ki: “Mevaşi, geviş getiren büyük baş hayvandır.” Kaymakam düşünür, herkes yaylaya çıktı, ben nereden bulayım kimin kaç mandası, kaç ineği ve öküzü var, hem koskoca devlet neylesin garibanın ineğini mandasını, hoca yanlış okudu heralde.” der.
Fermanı kadıya götürür. Kadı fermanı okur ve işin içinde bir para, bir ödül var zannı da ağır basarak, sözcüğün kökenini söyledikten sonra “Mevaşi, ilim irfan erbabı, rütbesi yüce kişidir. “der.
Hemen bir cevap yazarlar: “Nahiyemizde kadı ve kaymakamdan gayri mevaşi yoktur.”
Meğer mevaşi geviş getiren büyük baş hayvan demekmiş ve şap hastalığı salgını varmış, merkezi hükümet ilaç göndermek için istatistik bilgi istediği için o yazıyı göndermiş.
------
Saygılarımla.
sami biberoğulları
Mevaşi olayının bir başka anlatımının da var olduğunu görmek güzeldi. Benim dinlediğim hikayenin sonu da tam olarak yazdığım gibi değildi zaten. Ben değiştirdim biraz.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Yok yok bilirsin de onlara mevaşi de dendiğğini bilmiyordun sanırım.
Selam ve sevgilerimle.
Bilmediklerimizi bilenden dinledik öğrendik...Gece gece güldürdün yine arkadaşım... Sen yaz hep, kalemin var olsun...
Selam ve sevgiler
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.