- 1193 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
BAŞSIZ ŞEHİRLER…
Başsız şehirler… Tıpkı başsız insanlar gibi… Tarih boyunca insanları öldürebilmek için insanların kellelerini kılıçla veya giyotinle öldürürlerdi. Başı kesilen hamam böceği bir rivayete sekiz gün yaşarmış ancak, başı kesilip de yaşayan insan duyulmuş şey değildir.
Demek ki;başı kesilen insan yaşamıyor,eğer bin çanlının başını keserseniz o canlı artık dünya ile ilgisini kesiyor ve sadece bir maddeden ibaret kalıyor.Hissiz, duygusuz, sevgisiz bir maddeden ibaret kalıyor.Hatta canlı varlıkların başı kesilip bırakıldığında içinde bulunduğu ortama göre etrafını rahatsız edecek bir koku bile yayabiliyor.Canlı iken sevilen okşanan, bir değer ifade eden varlık başının kesilmesinden sonra ise bırakın maddi ve manevi bir değer ifade etsin;etrafına zarar veren, rahatsızlık veren bir varlık haline gelebiliyor.
Başı kesilen yani ölen insanları ise en yakınları en kısa zamanda mezarlığa toprak altına bir mezara yerleştirip, dönüyorlar. Sadece hatıraları kalıyor geriye…
Canlılar, organizmalar ölürde, canlı olmayan varlıklar ölmez mi? Veya sadece hayatla ilgisini kesen organizması olan varlıklar mıdır?
Aileden başlamak üzere, mahalleler, sokaklar, köyler, şehirler de tıpkı organizmalar gibidir. Onlarında hayatının devamı için bedenen Uyması gereken şartlar vardır. Organizma haline gelememiş topluluklar da tıpkı diğer canlılar gibi hayatını kaybeder, yok olup giderler. Onun için tarihin sayfalarında yazdığı halde bu gün hayatta olmayan milletler, kavimler vardır.
Bu gün tarihin kaydettiği fakat hayatta olmayan, temsilcileri yaşamayan, kendinden sonraki medeni ve teşkilatlı, kültürel varlığını koruyan kavim ve milletlere gübre görevini yapmış topluluklar vardır. Bu toplulukların yok oluş nedenlerinin başında; onların kültürel mirasını koruyan, onları millet yapan özelliklerin muhafazası için, kültürlerinin ve medeniyetlerinin gelişmesi için caba harcayacak, emek verecek yöneticilerinin, aydınlarının yani başlarının yitirilmiş, kesilmiş olmasıdır.
Bu gün bir ülkenin içinde gelişen ve gelişmeyen, ekonomik ve kültürel gelişmesini tamamlamış ve geri kalmış şehirlerin arasındaki fark; onların aydın, bilgili, ortak çalışabilen, kendi menfaatlerini toplumun menfaatlerinin arkasına koyabilen yöneticilerinin, kanaat önderlerinin varlığı ve yokluğu ile ilgilidir.
Eğer, toplumun kanaat önderi olmaya soyunmuş yönetici olmaya soyunmuş ve yönetime gelmiş, ister atanmış veya isterse seçilmiş olsun. Veya temsil ettiği veya işgal ettiği makamı maaş karşılığı kullanıyor olsun. O İnsan bulunduğu makamı bir vatan müdafaası olarak görmüyor, hizmeti kendisine borç bilmiyorsa ve nefsini temsil ettiği insanların menfaatlerinin önüne koymuşsa o insanların veya halkın, o beldenin gelişmesinden, güçlenmesinden, tanınmasından söz etmeniz mümkün olmaz.
Düşünün! Taştan bir heykelin altındaki bedene ne faydası olabilir? Kendi menfaatlerini temsil ettiği insanların ve beldesinin menfaatlerinin önüne koyan veya bütün fedakârlığına rağmen her sorunun yegâne çözümünün kendisinde olduğunu sanan, istişareyi, birlikte çalışmayı alışkanlık etmemiş bir yöneticinin temsil ettiği ihsanlara verdiği zarar inanın bir aç kurdun koyun sürüsüne verdiği zarardan farklı değildir.
Böyle şehirlerin başının olduğu söylenebilir mi? Bu insanların yaşadığı yerlerde ha taştan heykelden bir baş olmuş veya insandan bir baş olmuş kime ne faydası olabilir?
Bir birinden kopuk, birbiri ile ortak çalışmayı şiar edinmemiş, bir diğerini veya bu konuda çaba harcayan insanların emeklerine saygılı olmayan, taltif etmeyen yöneticilerin bulunduğu beldelerin bir başının ve yöneticisinin olduğunu söylemek oldukça zordur.
Bedenin tepesinde bulunan başın sağlıklı çalışması için o beldenin, yönetici, teknik ve aydın, sanatkâr insanlarının ortak çaba-farklı kanaat sahibi olsalar dahi- sahibi olmaları o bölgenin çevre veya ulusal platformlarda saygın ve güçlü olmasını, ekonomik ve kültürel manada istediğini isteklerinden almasını temin edecektir. Vasal bir birliktelik hiçbir anlam ifade etmez edemez.
Bizden söylemesi…
YORUMLAR
HATTA O YÖRENİN YA DA ORADA YAŞAYAN İNSANLARIN YAŞAMA ALIŞKANLIKLARINA GÖRE ÖZELLİK KAZANIRMIŞ ESKİDEN ŞEHİRLER.BU DA BİLİNÇLİ BİR TEŞKİLAT ÇALIŞMASI İLE OLUŞABİLİYOR. BİLİNÇ İSE FİKİRLERİN ÇARPIŞTIRILMASINDAN GÜÇ KAZANIYORSA İSTİŞARE EDEBİLEN YEREL İDARECİLERE KAVUŞMAMIZ GEREKTİĞİNE DEĞİNEN VE BİZ OKURLARINI AYDINLATIP UYARAN BU USTA KALEME TEŞEKKÜR EDİYORUM.SELAM VE DUA İLE...
MUHTEREM HOCAM ALLAH SİZDEN RAZI OLSUN.
GÜNÜMÜZE IŞIK TUTAN ÇOK DEĞERLİ BİR ÇALIŞMA.İLMİ BİR MAKALE,ÇOK DEĞERLİ BİR TESBİT.
ŞUAN MİLLET OLARAK,DEVLET OLARAK BU DURUMU YAŞIYORUZ.
TÜRK MİLLETİ BAŞSIZ KALMIŞTIR.TÜRK MİLLETİNİN HAK VE HUKUKUNU KORUYACAK,
KENDİ SOYUNDAN KENDİ KANINDAN BİR BAŞ'A İHTİYACI VAR.
DUYARLI VE VEFALI YÜREĞİNİZ,MAHİR KALEMİNİZ DAİM OLSUN.
SELAM SAYĞI VE HÜRMETLERİMİ SUNUYORUM...A.E.O.
Derebey tarafından 3/15/2013 1:23:29 AM zamanında düzenlenmiştir.