- 672 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ANLAMINI YİTİRDİKLERİMİZ 1
Hadi gelin binelim bir zaman tüneline ve geçmişe doğru şöyle bir yolculuk yapalım. Geçmişten gelen o ince sese kulak verelim önce. Hani bizi derinlere götüren ve “nerede o eski günlerin tatlılığı” dedirten sese…
Hatırlar mısınız? Sabah ezanıyla açılırdı kapılar. Hanımlar kapıda namaza yönelen eşlerini uğurlama telaşındaydı. Bir “Allah-u Ekber “ sesiyle hızlanırdı ayaklar. Camiler dolar, taşardı. Yaz olsun kış olsun davete icabet etmek lazımdı. Hanımlar evlerinde namazlarını kıldıktan sonra ince ince sızan güneş ışığının bakırlığında hazırlanırdı sofralar. Çaylar bardaklara dolarken kapılar açılır, içinde bin bir huzur dolu eve adımlar atılırdı….
O günlerde saygı en büyük erdemdi. Herkes bir büyüğünden korkar, bir küçüğünü de aynı saygıyla korurdu. Etrafı sarardı huzurlu bir meltem. Alıp götürürdü herkesi bu saygı seli. Bulaşıcı bir hastalık gibi bulaşırdı ona yaklaşan herkese.
Akşam olunca gözler yollarda “ha geldi ha gelecek “ telaşındaydı hayat. Öyle bereketliydi ki sofralar, ne yersen ye ne kadar yersen ye aç kalan olmazdı. İşte tam o anda kapı tekrar çalardı en neşeli haliyle. Gelenler yabancı olmazdı. Kimse gelenden korkmazdı. Tüm güler yüzlülüğüyle açılırdı kapılar. “gelin “ dedi ev halkı “gelin evimizin bereketi “. Sonra başlardı en koyu muhabbetler.
Beyler salonda oturur hanımlar da oturma odasında. Çocuklar da zaten arkadaş oldukları için kendi odalarında oynarlardı. Zaman su gibi akarken sohbetin en koyu yerinde “hadi geç oldu” diye başlayan ve tüm ahaliyi aya kaldıran o zengin kalkışı yapılırdı. Saatin kaç olduğuna aldırmayan ev sahibi “ erken kalktınız bunu saymayız ona göre” derdi en samimi haliyle….
Zaman su gibi aktı gerçekten de…. Önceden kapılarımız ardına kadar açıktı her gelene. Şimdi kendi içimizde saklar olduk en samimi sevgilerimizi. Evlatlarımız kimseyi tanımıyor. Bizler sözde şehirleştik ya, aslında yabancılaştık birçok şeye… en başta kendi Sıla-ı Rahimimize sonra derece derece akrabalarımıza… Oysa bu değildi bizim geleneklerimiz…. Bu değildi bizim yaşadıklarımız ve bunlar değildi bize öğretilenler…..
Devam edecek……
Zuhal ÜREN