SEVGİLİYE...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bu gün anladım: gelmeyeceksin...
Kaç gün geçmişti seni görmeden, değmeden göz bebeklerine saymadım, sayamadım. İstemedim daha da büyüsün hasretin.
Doyasıya sarılmak değildi istediğim, gidermek için yüreğime yığılan hasretini. Bir tebessümdü sıcak, ufak; ama öyle içten, öyle derinden. Yabancı değil, bildik bir tebessüm: eskisi gibi, resimdeki gibi...
Ben ifade edemedim sana: beni, bendeki seni. Sen de gözlerinle sustun benim gibi. Defalarca dilimin ucuna geldi söylemek isteyip de söyleyemediklerim. Düştü sözlerim düşlerimden, gözleriM gözleriNden...
Senli rüyalarımdan uyanmak istemedim hiç. Seni görmediğim rüyalardaysa uyuyamadım. Sen bilmedin!
Kaç kez bırakıp gitmek istedim seni, gidemedim. Sense sana gelen her yolda yalnız bıraktın beni. Sitem etmedim, kırılmadım. Kışlarını yaşadım baharlarını özlerken; ama dökmedim yapraklarımı. Ben sabrettim, sen dert ettin!!!
Ağladım ağlayabileceğim her kuytuda: senin için de kendim için de...
Dökmedim yüreğimi başkasının yüreğine. Sessiz ve usul usul yaşadım sana olan duygularımı. Sen sen diye öldüm sensizliğimi yok etmek isterken; ama sen mezarıma bile gelmedim.
Duymadın sana dilsiz seslenişlerimi; bakmadın çünkü göz bebeklerime. Kim ağlar şimdi sensizliğe benden başka, kim sever seni böyle karşılıksız, kim bir adımın için delice koşar sana...
Ben çok düşündüm saymadığım sensiz günlerimde! Şimdi bensizliğe bırakıyorum seni; senden geçmeden, vazgeçemeden... Ağlamıyor, ağlayamıyorum. Bekliyorum: belki gelirsin. Çok değil, bir tebessümün için: ufak; ama öyle içten, öyle derinden, senden...