- 773 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Romen Vatandaşlar
Romen Vatandaşlar
İlkokul yıllarımda okulumuzun yüz metre ilerisindeki çayırlık alana bütün okul pikniğe giderdik.Bileğim kalınlığında dört koldan akan su oluklarda birikir taşan sular küçük dereler oluşturur çayırlığın içlerine doğru gider geçtikleri yerlerdeki yerden kaynayan sularla birleşirdi.Yeşil kır bitkileri, papatya,mine çiğdem çiçekleri ile birlikte o çayır alan bir cenneti andırırdı. Salkım söğüt,telli kavak çam ağaçlarının altında oturup torbalarımızdan çıkan haşlanmış yumurta,patates ,peynir ve zeytinle karnımızı doyururduk.Akşama kadar oyun oynardık.Nedenini bilmiyorum;ama başka günler o alana gitmek yasaktı.Akşam üzeri olduğunda büyük guruplar halindeki genç kızlar ,ellerine su güğümleri ve testilerle o çeşmelerden su doldurup evlerine getirirlerdi.
Son yirmi beş yıl içinde sular azaldı,şimdi ise sadece bir çeşmeden incecik bir su akıyor.O çeşmeyi de işletmeci çoğu zaman kapalı tutuyor.İşletmeci diyorum.. ağaçların,bulunduğu yerin, etrafı çevrilerek bir kahvehane yapıldı, geceleri de düğün salonu olarak kiralanıyor.Çayırlık alan ise dört katlı binalarla doldu.Evlerin hepsi de bahçeli olmasına rağmen,kesinlikle eski çayırlık zamanları gibi güzel değil.Bazı yaz geceleri o yollarda yürüyüş yaparım. Dalgın dalgın yürüdüğüm anlarda,sıcak bir havada,yeşillikler arasında çocukluğumun sesini duyar gibi olurum ve çok üzülürüm..
Ulaşımın çok rahat olmasına rağmen, oradaki düğün salonunu,genellikle Romen vatandaşlar kiralar.Romen mahallesi ile evimizin arasında yüz metre, düğün salonu ile ise yüzeli metre var. Her Romen düğün alayı bizim evin önünden geçiyor.Seyrine doyum olmayan oyunlarını da evimizin balkonundan seyrediyoruz.
Eğer sünnet düğünü ise, sünnet çocuğu omuzlar üzerindeki bir tahtta taşınıyor.Bizim kavşağa gelince başlıyorlar kasap havasını oynamaya ;ama ne oyun,en az elli kişi aynı anda aynı hareketi yapıyor.Sanki dans gurubu.Kadınların kıyafetleri ise en güzel gece kıyafetleri,saçlar yapılmış makyajlar tam;ama nedense ayakkabıları ellerine alıp,naylon terlik giyiyorlar..Asla guruptan hiç kimse ayrılmıyor,aynı anda gidiliyor,aynı anda dönülüyor. Gece yirmi dörtten beş dakika önce düğün bitiriliyor.Kesinlikle uzatılmıyor.Yani.. kurallara bağlılar.
Gelin düğünü ise gelinle,damat davul zurna eşliğinde yürüyerek oynaya ,oynaya düğün salonuna gidiyorlar…Kavşakta trafik duruyor tabi ki o sırada…
Ben davul zurna sesini duyduğum anda hemen balkona çıkar,çok büyük bir zevkle izlerim bu kalabalık ve neşeli düğün alayını…Düğün bitimindeki dönüşlerini de kaçırmamaya özen gösteririm.Çünkü dönüşleri daha eğlenceli oluyor…
Tabi.. her dönüş, her zaman eğlenceli olmuyor..bazen tam tersi de olabiliyor..
Bir düğün sonunda bizim evin önüne geldiklerinde düğün alayı durdu.Sigaralar yakıldı,ama bir gerginlik olduğu belli. Yaşlı birisi davulcu ve zurnacıya “çal” dedi müzikle birlikte oyun da başladı.Derken arkalardan bir bey koşarak geldi oyun oynayan kadınlardan birini öyle bir dövmeye başladı ki..o anda nefesim durdu sanki.Ortalık bir anda karıştı.Bireysel silahlanmanın tavan yaptığı günümüzde öyle bir kavgayı balkondan seyretmek gerçekten de cesaret işi..Neyse ben cesaretliyim..seyrettim…Kadın bağırıyor,kimse karışmıyor..Başka bir bey koşarak geldi..Kadını döven adamı yere devirip dövmeye başladı ki…Ne dayak.. Az önce dayak yiyen kadın başladı bağırmaya..
“Abe,sen ne karışırsın.o,benim kocam..döver de sever de… bırak kocamı..”
Sadece çok şaşırdım.anlamaya çalıştım;ama anlayamadım dayak yiyen kadının davranışını…
YORUMLAR
Kısa anekdotun uzu , eskiyi anarak okudum.
Erkeğin kadın dövmesi bence hiçbir zaman bitmeyecek.
Mesela o adamın annesinin, oğlu ile övündüğüne eminim.
Anadolu'da hala "Ağzının payını vermek "ten bahsediyorlar ken ,kadınlar da dayak yemek için kaşınırlar ken bu erkek mezalimine nasıl son verilebilir bilemiyorum.
Amasya'da misafir kaldığım odada yer yatağında yatarken uykulu uykulu komşu kadının morarmış kalçasını gördüm." Ayı nolucak , kodumu düşürüveriyor, baksana nasılda sağlam vurmuş . Sizinkiler gibi eli hafif değil valla"( Ne kocaymış be , biz de erkek miyiz yani)
Bembeyaz popo mosmor olmuş , neyse yorganı başıma çektim de başka günaha girmedim.
Doğanın güçlü güçsüzü ezer kavramı ,insanlar için asla olmamalı.
Saygılarımla.
sareyaprak
Benim bile dayak yemiyeceğimin hiç bir güvencesi yok..çevremde benden güçlü insanlar var..insan hiç suçu olmadığı halde sokakta bir kavganın içinde kendisini bulması olmayacak bir şey değil...Duyuyoruz da böyle şeyleri..
Dayak yiyen kadınlara da Allah akıl fikir versin diyorum..Ne yazık ki akıl ve düşünce zannederim..eşit dağıtılmamış...Bir kadın kendisi için bir şey yapmıyorsa başkaları ona nasıl yardım etsin..
Hatta bazı kadılar yediği dayağı övme nedeni yapmayı öğrenmişler:
"Kocam beni sevdiği için dövüyor.." :))) ne demeli bilmiyorum...
Çok teşekkür ederim..
Selamlar saygılar...
efendim nerdeymiş böylesine güzel yer niye romanlar giriyorda başkaları girmiyor onlardan başka düğün yapan olmuyormuydu kadının kocası tabi dövdürürmü onlar evlenirken anlaşıyorlar döverkende sevecem dövmezkende her ne şartlarda olursa olsun sadece seveceğim diye imza atıyorlar bu durumdada sahip çıkmasa anlaşmayı bozmuş olacak şaka şaka yok tabi böyle bir şey güzel anlatımdı kutlarım kaleminizi saygılarımla selamlar
sareyaprak
Mazallah ne derder sonra değil mi..?:)))rezil olırlar rezil:))))))
Mlletin ağzına sakız gibi düşerler..:))))
Çok teşekkir ederim Bekir..selamlar sevgiler...
Sevgili Arkadaşım.
Bizler maalesef pek çok olaya yorum yaparken kendi kültürümüz, eğitimimiz ve yetişme tarzımız açısından yorum yapıyoruz...Bir Avrupa'lıya göre erkeğin bir başka erkekle sarmaş dolaş dans eden karısını kıskanması ayıptır mesela...İran'a göre ise Devletbaşkanı Ahmedi Necat'ın Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez'in cenazesinde onun 78 yaşındaki annesine sarılması ve kadının onun omuzunda ağlaması çok yanlış bir davranıştır.
Roman ( Romen değil ) Kültüründe de öyle..Erkek döver de sever de..Yani erkeğim dğil mi ister döver, ister sever sözü aslında Roman kültüründe var olan bir şeydir...O bakımdan pek de yadırgamamak gerekir...
Mesela Türk geleneklerine göre başkalarının yanında geğirmek çok ayıptır...Ama Çin geeneklerine göre bu hareket misafir gittiğiniz evde yediğniz yemeklerden ne kadar hoşnut olduğunuz anlamına geliyor..Yani bir çeşit saygı ve beğeni ifadesi...Umarım meramımı anlatabilmişimdir.
Yazım konusuna gelince: Yine son sürat yazmışsın. ( Her zaman olduğu gibi ) Mesela: ''Nedenini bilmiyorum;ama başka günler o alana gitmek yasaktı'' demişsin ama hangi gün serbestti belirtmemişsin.
Biraz daha aheste lütfen...
Selam ve sevgilerimle.
sareyaprak
Roman kültüründe de kadına dayak atılır..diye bir şey olduğunu düşünmüyorum...belki de her toplumda olduğu gibi kabul edilmiş,çok ağır aşağılayacı bir davranış olmasına rağmen kadının çaresizliği nedeni ile kaderine boyun eğmesidir diye düşünüyorum..
Benim o dayak yiyen kadına şaşkınlığım..cumhuriyetle birlikte bir çok kazanımlar elde eden kadınların hala daha"Kocamdır,döverde severde " mantığı içinde olmasıdır...Sen böyle düşünürsen,dayakta sana cennetten çıkmadır hanfendi diyorum..o zavallı kadına
Ben yapı olarak aceleci bir insanım..sabırsızım..canım çok tez...her şey çok hızlı olacak ben hızlı yaşayacağım:))) yolda yürürken kimse beni yetişemez..bu nedenle çok da eleştirilirim...yazı yazarken o nedenle bir çok hata yapıyorum..aklımdan geçen cümleleri yazmayı unutuyorum..Yani kısaca umutsuz bir vakayım..
birde evdeki klavyenin harflerinin yeri değişik..ben devlet memuru emeklisiym..şahane daktilo yazardım..gel gör ki şimdi herşeye yeniden başladım..hiç bir harfi bulamıyorum....o da beni sıkıyor yani:))ne alaka yazdım bunu; ama yazdım:))))
O çayırlık alana piknik günleri dışında izin yoktu..zannederim çocuklar için güvenli değildi..
Çok teşekkür ederim..
Selam ve sevgiler....
Öyle bir esir ettiler ki kadını...
Çoluk çocuğa karışmış...
Bıraksa nereye gidecek.
Anne-baba kabul etmeyecek belki.
Birçok yerin geleneği...
Beyaz gelinlikle gidilen koca evinden ancak beyaz kefenle çıkılıyor.
Esiri olmuş kocanın...
Piknik yeri mi?
Evimizin balkonundan görüyorum ormanlık piknik alanını.
İçeriye giriş paralı olduğundan girmiyorum.
Teşeron işletmecilere vermişler...
Neyin parasını aldıkları da belli değil.
İçerisi çöp kaynıyor...
Kendi ülkemizde kendi ormanlarımıza parayla giriyoruz...
Şimdilik.
Buraların da Arap şeyhlerine satılacağı günler yakındır...
sareyaprak
Dediğiniz gibi..artık elimizi kolumuzu sallaya sallaya girdiğimiz yerlere artık giremiyoruz..bazen para versekde giremiyoruz...acınacak bir durumun içindeyiz..
Çok teşekkür ederim..sevgiler selamlar...
Kelimenin kullanışı dikkatimi çekti: Romen mi, roman mı? Saygılarımla.
sareyaprak
TDK göre roman..Bizim buraların şivesine göre "romen" ,
"Roman" ya da "romen" yazma konusunda tereddüde düştüm.Yıllardır konuştuğum şekilde yazdım...
Saygılar...