- 355 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Önce (Animizm Büyü Ve Büyücülük Üzerine) 2
Şimdinin insanları çelişik duygular içindeyse de pek çok çelişkileri tarihsellik içinde sınıflanıp, kurallaşıp; bilinir, kullanılır iradeye dönüşmüştür. Erken dönem insan çelişkilerinin pek çoğu şimdiki insanlar için bilinir, nesnel kurallardır. Eski insan ataları, eski insan için hem kendileri dışında bir mana güçtü. Hem de kendisiyle bir bütünmüş, kendileriymiş gibi sanmanın toptan davranışı içindeydiler.
Yani erken dönem insanları, duygularıyla devinen duygularına kapılan insanlardı. İnsanların edindiği tutumlar nesnel nedensellikler olmayıp; daha çok kendi hislerini tutum edinmiştiler. Duyguca etkisi altında oldukları yaygın mana güçlerini, bu duygularıyla bağıntıladılar. Bu gibi bağıntılımalar erken dönem insanlarımızın mantıkilikleri ve akılcılıkları olmuştu.
Animizm mantıklı insan, bu duygu ve duygudaşlıklarını, atalara bağ etmenin alan zeminiyle tutumlaştılar. Günün içinde yeni yeni yaşantılaştığı diğer şeyleri de bu animizdi olan alanın içine ilişkilediler. Erken dönem insanlarımız, yamyamlıklarını da animizm içinde kullandılar. Animizmdi anlamalar; insanlarımızın duygularıyla, deneyimleri ve yamyamlıklarıyla yaşantılı kılınmanın üçlü kesişen bileşkesi olan her bir durumlarıyla da zenginleştiriliyordu.
İnsanların yamyamlık yaşantısıyla, animizdi anlamalarının arasındaki bağ ve girişmeler neydi? İlki, yedikleri, içtikleri şeylerle, kimi kendi dışlarındaki yaygın güçlerin, kendilerine geçtiği gibi duygu heveslerinden kaynaklı etkin tesirlerdi. Onlar gibi güçlü olma, isteyişi; bu güce duyulan heveslerden ötürü ölülerini yemeleri; adeta erken dönem insanının bu tutumlar devimselliği içinde olmaları, taklitçi oyun içinde olmalarıydı.
Şeylerin yenmesiyle o şeydeki gücün o şeyi yiyen kişiye geçmesi anlayışı, yamyamlığa davetti. Yamyam insanın aç insan gibi doymasının yanında, asıl böylesi etkince güden düşüncesi vardı. Bu kendisini güden, kontrol eden düşünce, kendisinden bildiği bir deneyimdi.
Unutmayınız ki, ittifakı dönem içinde dahi bu animizdi düşünce; süren ve sosyal yaşamlarını kurgulayan, güden düşünceydi. Söz gelimi, her birine bir tufan ya da sel basması, kan basma, çekirge basması vs. oluşlarla sembolize ettiği felaketler, adını verdikleri ittifak törenleri vardı.
Bu törenler içinde ittifaka katılan totem grup sayısı kadar gün boyunca; her bir gruptan bir bilge olan kutsal kişisini şölenlerinde kurban ediyorlardı. Diğer karşı totem grup bu kurbanın etini yiyip kanlarını kupa içinde şerefe ederek içiyorlardı. Böylece karşı grup kurbanı olan totemi kişiyi yeme ve kanını içmekle ondaki güç ve totem aitliği şölendeki kişilere geçiyor kardeş oluyorlardı. Yamyamlık tarihselliği içinde sadece yamyamlık oluşla kalmamış, böylesi uygarlaşmanın işlerinde de kullanılmıştır. Bunlar yapımızın temelinde olan zenin devinimidir.
Av peşinde dolaşan ya da yiyecek toplama arayışı içinde olmanın sonunda, yorgun ve perişan düşen aç kişilerimiz; beslenme sonunda kendilerinde bir canlılık, bir hareketlilik, bir kabına sığmazlığın enerjisiyle ve GÜC’üyle doluyorlardı. İşte böyle mana edilen güç; yenen, içilen şey ile kendisine geçen güçtü. Ölü ataları yeme yamyamlığına geçişte, mana algısının payı vardır.
Kısacası animizdi düşünce, kişilerin dışta inşalaştığı dünyayı yaşanılama formasyonudur. Bu gibiden yaşantı lamaların biçimlenmesinin başında; duygusal oluşla, ego düzlemine hitap eden dış mana algıları gelirdi. Animizm; kendisinde beliren duygu eğilimleriyle; bu egoist duygulara basınç olan dıştaki yaygın mana güçlerini, kendilerine göre düzenleme ilkesiydi.
Animizim dıştaki bu gücü kontrol etmenin arayışıydı. Gücü kontrol etmenin yollarından birisi de o güce ve güçlere kendisinin sahip olmasıydı. Sahiplik te, o şeyin yenmesiyle veya taklitiyle kişilere geçen bir şeydi. İttifakı dönem içinde son tufanlardan birine dek on binlerce yıl bu tür dıştaki gücü kontrol etmenin yolunu, yamyamlık ve büyücülükle sağlamaya çalışacaktılar.
Neandertaller gibi başka totemi insan türleri, sırf karınlarını doyurmak için avlıyordular. Ama ölü bilge atayı, kendi dışındaki yaygın mana güçlerinin kendisini güden algılarıyla yiyordular.
Dıştaki yaygın mana güçlerin içinde, kendi atalarının bilici, deneyimli olan bilgece güçlerinin var bulunduğuna da, inanıyorlardı. Bu yüzden duyarlı kişileri ölü atalarla temas edecekti. Duyarlı kişi, atalardan geçmiş ve geleceğin bilgisi olan büyüleri (bilgileri) de yamyamlıktan başak bu ikinci tür yolla alıyorlardı.
Ataların ölümü demek, kendilerini; grupları olan kendilerine FEDA etmeleriydi. Mana güç anlaması içinde bu temel düşünme de vardır.
Atalarının torunlardan önce oluşları bilmenin kendisiydi. Atalar kendilerinden önce oluşla bildiklerini, kural ve kutsallık oluşla totem gruba bırakmaları demekti. Kendilerinden sonraki torunlardan oluşan grubun gelecek olacağını bilmeleriydi. Ataların torunlardan oluşan bir geleceği bilmeleri demek, torunları koruyuculuklarıydı. Bu gibi duygusal kırılmalar torunların öznel duygularını oluşturuyordu.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.