- 1144 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
İNSAF HAKİM BEY !
Üç ayrı bölüm yapacağım…Hemen peşin peşin belirteyim son bölüm + 18 olacak…Yani sonra ‘’Uyarı filan yapılmadı. ‘’ Demeyin.
Bu üç ayrı bölüm tamamen birbirinden bağımsız gibi görünse de sonunda çok ilgili olduğunu göreceksiniz zaten.
1. BÖLÜM:
Doğu İllerimizde yaşayan insanların hayatla nasıl mücadele ettiklerini, karşılaştıkları zorlukları nasıl yendiklerini, her şeyden önemlisi oldukça karmaşık durumlara nasıl basit çözümler bulduklarını incelemek üzere bu bölgeye gelen bir heyet oldukça fakir bir adamın tek göz -bir odadan ibaret- evine geldiklerinde gözlerine inanamazlar.
Görünen manzara şudur: Odanın tam ortasında bir kaç tane kasa, kasanın üzerinde ise bir teneke soba vardır.
Başlarlar yorum yapmaya:
-Aman Allah’ım..Bu nasıl bir zeka..Isının tabana değil de evin her tarafına yayılması için sobayı kasaların üzerine koymuş.
-Müthiş…Gerçekten müthiş…Sıcak havanın yukarı doğru hareket ettiğini biliyor sanki…Sıcak havanın tavana çarpıp tekrar içeri yansıması için sobayı kasanın üzerine oturtmuş.
-Bu adamın ilmine değil ama irfanına hayran olmamak mümkün değil…Biliyorsunuz bu insanlar yataklarını yere seriyorlar…Gece yatarken ayakları sobaya değip yanabilirler..İşte bundan korunmak için sobayı kasaların üzerine çıkarmış.
-Arkadaşlarrr..Arkadaşlarrr..Görmüyor musunuz? Adam yaşlı, karısı da öyle…Soba yakmak için eğilmemek için sobayı yükseğe koymuşlar.
Zavallı köylü vatandaş ‘’ Lo bunlar ne diyir böyle ?‘’ Kabilinden şaşkın şaşkın gelen bilim adamlarına bakıyor.
Bilim adamlarının her biri kendi tezlerinin doğru olduğu üzerine iddiaya giriyorlar daha sonra ve köylü vatandaşa soruyorlar:
-Söyle bakalım bizim ilmi yok, irfanı çok köylü kardeşimiz. Bu sobayı şu kasaların üzerine niçin koydun?
Köylü vatandaş ‘’ Lo bunlar vallah da aptaldır, billah da aptaldır’’ Diye içinden geçirdikten sonra cevap veriyor:
-Niçin olacah lo…Bahtım soba borusu yetmir..Ben de sobanın altına kasa koydum.
-----------------------------------------------------------------------------------------------
2. BÖLÜM
Ebabil kuşları uçarken Babil’e doğru
Gevrek simidin mahmurluğu çökmüştü geceye
Bir kadın bükmüştü boynunu dilinde ağıt:
‘’Ankara’nın bağları da büklüm büklüm yolları’’
Kazım Amcagiller gelecekmiş seni istemeye
Kereviz de maydonozgillerdenmiş biliyor muydun?
Kahrolsun savaş, yaşasın barış.
Haydi gel armudu taşlayalım, altında kışlayalım.
Teyakkuz halindeydi ceketimin cepleri.
Tüm hoyratlığı ile akmaktaydı karetta karettalar.
Yemyeşil bir kan kaplamıştı tüm pencereleri.
Gesi bağlarında dolanırken
Ve aranırken yarimi yitirmişliğin kelebek çırpıntıları içinde.
-Arkadaşım bu şiir değil.
-Hadi oradan ukala. Sen ne anlarsın şiirden.
-Peki ben anlamıyorum. Sen anlat o zaman. Ne anlatmak istiyorsun bu şiirde?
-Bana bak…Ben senin öğrencin değilim. Yıllardır şiir yazıyorum ben. Senin yaşın kadar şiir kitabım var benim.
-Allah daha da arttırsın arkadaşım. Şimdi lutfedip bana yukarıdaki şiirde ne demek istediğini anlatır mısın?
-Beni sınava mı çekiyorsun…Dedim sana. Ben senin öğrencin değilim.
-Yok üstadım estağfurullah. Sınav filan değil. Cehaletimi bağışlayın.Sadece öğrenmek babında soruyorum.
-Yahu ne anlatacağım. Sevgi, dostluk,barış ve aşkı anlatıyorum.
-Sevgi, dostluk, barış ve aşk ha? Peki ben niçin hiç bir şey anlamıyorum?
-Şiirden anlamıyorsun da ondan.
-Hımmmm…Haklısın galiba.
-Hem san’at , san’at içindir.Yani ben sana ya da başkalarına bir şeyler anlatmak zorunda değilim.
-Doğru…’’ Evladım Raşit, kendin söyle kendin işit’’ Diyorsun yani.
-Anlamadım.
-Yani diyorum ki sen şiirde duyguların iç vurumsal izdüşümünü yansıtıyorsun?
-Aynen öyle yapıyorum…Şu ahengi, şu musikiyi, redifleri, kafiyeleri, betimlemeleri göremiyorsan ben n’aapıyım? Herkes bayılıyor benim şiirlerime.
-Erzan meta-ı fazl ü hüner ta o denli kim,
Bin mârifet zemânede bir aferinedir.
Ebnâ-yı dehr her hünere bir aferin verir :
Ya Rab,bu aferin ne tükenmez hazinedir !
-Anlamadım.
-Boş ver..Nabi’den bir dörtlük.
-Saçma sapan bir şey. Şiir mi bu şimdi?
-Haklısın şiir değil bu(!) Hele de seninkiler yanında…Neyse…Sana hayırlı işler, bol güneşler.
--------------------------------------------------------------------------------------------
3. BÖLÜM
(HİÇ BİR MUZIR KELİME KULLANILMAMAKLA BERABER YİNE DE +18 DİR.)
Yılların hakimiydi ama o güne kadar karşısına böyle bir dava gelmemişti. Dosyayı bir kez daha gözden geçirdikten sonra karşısındaki genç çifte baktı gözlüklerinin üzerinden.
Genç çift mahkemeye ellerinde bulunan bir torba ile gelmişlerdi. Bu da alışıldık bir şey değildi elbette ama hakim beyi asıl meraklar içinde bırakan husus bu çiftin mahkeme salonuna ellerinde bir torba ile gelmiş olmalarından çok, daha dün evlenmiş oldukları halde bu gün boşanmak için mahkemeye müracaat etmeleriydi. Anlaşmalı boşanıyordu çift. Yani her ikisi de boşanmak istiyordu. Hem de bir an önce.
Hakim Bey karşısında duran çifte bakınca içinden ‘’ Ne kadar da birbirlerine yakışıyorlar…Hay Allah’ım ya…Bir gün içinde ne oldu ki boşanmaya kalktı bunlar? ‘’ Diye geçirdikten sonra, önce kadına sordu:
-Kocandan boşanmak istiyorsun öyle mi?
-Evet Hakim Bey.
-İyi de kızım daha dün evlenmişsiniz. Bir gün içinde ne oldu ki boşanmaya kalktınız? Seni dövdü mü yoksa?
-Hayır Hakim Bey. Dövmesi filan yok.
-Seni başkalarıyla aldattığını mı öğrendin?
-Hayır Hakim Bey. Yok öyle bir şey.
-İçkisi kumarı filan mı çıktı ortaya?
-Yok Hakim Bey.
-Cimri bir adam mı yoksa kocan?
-Ne münasebet..Dünyanın en cömert insanıdır benim kocam.
Hakim ‘’ Allah Allah’’ dedikten sonra erkeğe döndü.
-Sen de boşanmak istemişsin. Neden? Karın seni aldattı mı yoksa?
-Olur mu hakim bey? Ne münasebet.
-Hırsız mı, uğursuz mu nedir?
-Hayır Hakim Bey. Allah’a şükür yok öyle bir şey.
-Çamaşır, yemek, ütü, bulaşık…Bu işlerden mi anlamıyor?
-Yok Hakim Bey. Ev kadınlığı konusunda kimse eline su dökemez.
Hakim Bey’in iyice sabrı taştı…Kadına döndü tekrar..
-Kızım anlat bakalım nedir derdin? Niçin boşanmak istiyorsun?
Kadın elindeki torbadan irice bir patlıcan çıkartarak:
-Ummuştum Hakim Bey..
Sonra minik bir körpe badem ( salatalık-hıyar) çıkartarak
-Razıydım Hakim Bey
Ve nihayet bir bamya çıkartarak.
-İnsaf Hakim Bey…
Hakim Bey meseleyi anlamıştı ama bir kez de erkeğe sorması gerekiyordu.
-Sen de boşanmak istediğine göre bir de seni dinleyelim. Sen neden boşanmak istiyorsun?
Adam torbasından bir yarım şeftali çıkartarak.
-Ummuştum Hakim Bey…
Sonra bir simit çıkartarak.
-Razıydım Hakim Bey…
Daha sonra askılığa astığı fötr şapkasını uzatarak.
-İnsaf Hakim Bey.
‘’İNSAF HAKİM BEY ‘’ Diyorum; başka da bir şey demiyorum.
YORUMLAR
hocam siz bunları yazmak için özel araştırmamı yapıyorsunuz ne sonunda yine gülmeden edemedim bamyayla fötürü yanyana düşündüm kutlarım değerli kaleminizi saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Bu yazdıklarım hep bir zamanlar dinlediğim şeyler...Unutmuyorum dinlediğiğm bir şeyi kolay kolay..Zamanı gelince de böyle heybeden çıkarıp dostlarla paylaşıyoruzm işte.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Gülüşleriniz hiç bir zaman solmasın inşallah.
Selam ve sevgilerimle.
Birinci hikayeyi biliyordum.
İkinci hikayede Nabi nin yazdığı dörtlüğü anlamadım, bana anlamını açıklarsan sevinirim. Sen yine araştır öğren herşeyi benden bekleme diyeceksin ama açıklasan ne var diline mi yapışır. Üstadın yazdığı şiir konusunda haklısın bende öyle imgeli simgeli şiir okuduğumda ''Bunun anlama klavuzu nerde'' diyorum
Üçüncü hikayeye gelincede, ''Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş'' atalarımız boşuna dememiş. Eğer öyle olmazsa ertesi gün boşanırlar tabii ki :)))))))
Çok güldüm çoookkk
Selam ve Sevgiler
sami biberoğulları
Üçüncü hikaye biraz müstehcen oldu ama gerekiyordu..Bazılarına '' İnsaf Hakim Bey '' demenin vakti çoktan gelmişti çünkü.
Selam ve sevgilerimle.
Ya öyle işte..gel de yorum yaz...Yaz dedim de yaz geldi havalar artık düzeldi pazarlarda üzümler,kaysılar,boyut boyut bademler,çengelköy diye kakalanan küçük kesilmiş salatalıklar,çiçği burnunda kabaklar...oh ..oh...
Patlıcan musakka yolculuklarda yerdi bir arkadaşım. Bir de çortba içedi.
Bakla ve bamya , taze fasulye oooo ne gider valla.
Ya dayanamayacam...
benim bir arkadaş evlenmiş,kız çok zengin.Güzel de aynı zamanda.
İlk gece ayrı yatmışlar...Artık neden olduğunu biliyorum da yazamıyorum.
Yok ondan değil..o içinizden geçen sebepten değil..Yok yok ondan da değil..
Hocam aklımızı aldın ya..
Selam ve hürmetlerimle..
sami biberoğulları
Ya kardeşim resmen iptal olmuşsun..Bamya, fasülye, salatalık...Manava döndürdün mekanı yaaa...
Eeee etme bulma dünyası..Ben de senin yazıları okuyunca aynı hallare uğruyorum.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Dahilik kim ben kim... Saksıya attığımız bir iki malzemeyi çıkartıp paylaşıyorum o kadar..Kendi buluşlarım değil bunlar..Zaten var olan hikayeler hep...Bana harcı karıp yemek yapmak kalıyor sadece..
Selam ve sevgilerimle.