- 1070 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
acaba?
- Tatlım seni çok seviyorum. Bir de, öyle çok heyecanlıyım ki anlatamam?
-Bende çok heyecanlıyım hayatım.
-Biliyorsun sizin adetlerinizi bilmiyorum.
-Bunun için üzülme. Ben sana söylerim.Hem sen, hem ben zorda kalmamış oluruz.
-Peki hayatım...
-Bu akşam istemeye geleceğiniz zaman, seni boş bir odaya götürecekler... Sakın ortalarda bir yere ya da baş köşeye oturma.Bu herkes terefından saygısızlık olarak kabul edilir...
-Peki hayatım...
Ersin aklında ki düşünceler ve ilk kez göreceği insanlar karşısında; hata yapmak istemiyordu...
Eda’yı istemeye gittikleri akşam, Eda’nın enişteleri tarafından boş bir odaya götürüldü. Aynen Eda’nın dediği gibi...
Enişteleri hoş sohbet ve güler yüzle davranarak Ersin’e baş köşeye oturmasını söylemişler...Ersin de böyle bir şey yapamayacağını büyüklere karşı ayıp olacağını yanlış anlaşılmak istemediğini söylense de en sonun da Ersin’i ikna edip baş köşeye oturtmuşlar...
Misafirler ve aile büyükleri odaya girmiş, herkes oturmuş..Eda da odaya girip Ersin’ni baş köşede oturuyor görünce; sinir krizleri geçirmiş...
Enişteleri ise bir taraftan Ersin’e bir taraftan da kaynatalarına bakıp:
-Eee küçük damat baş köşeye kurulduğuna göre, şimdi kaynatandan su getirmesini de emredersin sen, değil mi babacığım?
O an’a kadar hiç bir şeyin farkına varamayan Ersin tongaya düştüğünü anlamış...
Tabi Eda’dan bir ton azar da cabası...
Birkaç gün sonra Eda:
-Bak Ersincim, annem senin için yemek hazırladı. Akşama geç kalma sakın...Biz akşam yemeklerini saat sekiz’de yeriz.
Ersin akşam yedi kırk beşte, Eda’ların kapısını çalmış...
İçeri girip oturan Ersin’i Eda’nın annesi sofraya çağırmış,...
-Buyur oğlum. Sofra hazır. Haydi gel...
Ersin bunun da altından bir oyun, bir düzen çıkacağını sanıp sofraya oturmamakta inat etmiş...
O akşam Ersin, yine hata yaparım düşünceleri içinde hiç bir şey yemeden aç kalkıp gitmiş evden.
Ertesi gün Eda alıp karşısına konuşmuş Ersin ile...
-Ersin aşkım biz seninle nişanlanmadan önce daha iyiydik... Neler oluyor sana böyle...
-Ben sizinkilerin karşısında elimi, ayağımı nereye koyacağımı bilmiyorum. Onların alışık olmadığı saçma sapan hareketler yapar, gülünç duruma düşerim ya da ağzımdan istem dışı bir söz çıkar diye konuşamıyorum... Sende bana hiç yardımcı olmuyorsun... Sonra da kızıp, bağırıyorsun...
Eda, kendini Ersin’in yerine koyunca ona hak vermiş...
Günler içinde artık her hareketine bir kusur bulup bağırıp, çağıran Eda gitmiş, her şeyi olgunlukla karşılayan her şeye “tamam” diyen bir Eda gelmiş...
Edanın bu melek gibi haline alışamayan Ersin bununda altında bir şeyler olacağından şüphelenip korkuyla bakıyormuş Eda’ya
-Hayırdır aşkım...Niçin bana tebessüm edip bakıyorsun.Yoksa bilmeden bir hata bir kusur mu işledim?
-Off Ersin offf
-Ne yaptım hayatım ben yine?
-Ersin bir git Allah’ını seversen...Sen böyle yaptıkça benim sinirlerim daha çok geriliyor...
-Af edersin hayatım
-Hah şöyle ...
-Nasıl yani Eda? Ne oldu ? Ne söyledim ben şimdi..
-Ersin bir sus...İstersen açma çeneni!
-Peki hayatım da yanlış bir şey söylemedim değil mi seni üzecek?
-...
-Eda niye konuşmuyorsun tatlım... Eda, tatlım, nereye gittin...
-...
- Edaaa?
YORUMLAR
güzel bir yazı,tebrikler :)
Bir gün hoca merhum, oğlunu eşeğe bindirmiş kendisi arkasından ağır ağır yürüyerek köye gidiyorlarmış. Yolda bunları görenler:
— Dünya tersine döndü galiba! Baksana hale! ihtiyar adam yerde yürüyor da parmak kadar çocuk eşeğin üzerinde. Ne ayıp şey değil mi? diye söylenmeye başlamışlar.
Bu sözleri duyan hoca merhum, merkepten oğlunu indirip kendisi binmiş. Biraz gidince birkaç kişiye daha rastlamışlar. Onlar da:
— Şu hale bakın siz! Koskoca adam binmiş eşeğe, parmak kadar çocuk arkasından yetişeyim diye ter döküyor, insanoğlu işte, hep kendini düşünür, diye konuşmaya başlamışlar.
Bu sözleri de duyan hoca:
— Oğlum en iyisi gel beraber binelim. Bakalım ne diyecekler? demiş.
Hoca önde, oğlu arkada giderken birkaç kişi daha görmüş onları. Onlar da:
— Şu insanoğlunda merhamet diye bir şey kalmadı. Baksana eşeğin beli nerdeyse yere değecek. Yerde yürüseler sanki ölecekler mi? Azıcık korkusu olan insan böyle yapmaz, gibi sözler söyleyerek uzaklaşmışlar.
Hoca bu sefer:
— Oğlum en iyisi mi, ikimiz de yürüyelim, öyle ettik olmadı, böyle ettik olmadı. Bir de bu şekil deneyelim bakalım, demiş.
Eşek önlerinde, onlar arkada yollarına devam ederlerken, birkaç kişi daha görmüş bunları. Onlar da:
— Şunlarınki de akıl mı yani? Eşek önlerinde bomboş gidiyor da her ikisi de şu sıcakta yerde yürüyorlar, insan, boş eşşek olur da binmez mi hiç?!, demişler.
Bu sözleri de duyan hoca:
— Gördün ya oğul, her kafadan bir ses çıkıyor. Ne yapsan beğenmiyorlar. En iyisi bildiğinden şaşmayacaksın. Elin ağzı torba değil ki, büzesin!.. demiş.