- 947 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
AFFET BİZİ EY KOCA AKİF!..
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kalk, kalk da bir bak, o eşsiz yapıtını, o acı günleri en güzel anlattığın ve hâlâ güncelliğini, o 92 yıl önceki gibi koruyan o eşsiz yapıtını yazdığın, “ Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer” diye adlandırdığın, o pak alınlıların torunları, bugün ne haldeler. Neler yapmaktalar, neler pahasına, nasıl kurtarıldığını unutup da bu toprakların ve akıllarına bile getirmeksizin. Önce işin içinde ödül olduğu için katılmadığın yarışmaya, devrin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi’nin ricasıyla, fakat ödül olan 500 TL nın, yoksul kadın ve çocukların barındığı Dar-ül-mesai’ye verilmesi şartıyla kabul edip katıldığını ve de bizlere kazandırdığını İstiklal Marşımızı, kendinin giyecek palton bile olmamasına rağmen, o Ankara’nın karakışında!
92 yıl önceki Mecliste, gözyaşları, alkışlarla dinleyip seni saygıyla selamlayanların torunları ve şimdi o sıralarda oturanlar, davet edilmelerine rağmen gelmiyorlar seni anmaya, gelmiyorlar rahmet dilekleri, minnet duygularıyla bir Fatiha okumaya.
…….
Koca Akif’ in deyişiyle: Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker; kalk, kalk da sen de bir bakıver, bazılarının o toprağa nasıl baktığına ve o topraklarda neler yapıp, neler yapmak istediklerine!
Çanakkale’de geçit vermeyen, tarihe, (Çanakkale geçilmez) şerhini koyan pak alınlılar, siz de kalkıp bakın, daha önceki ve sonraki gönüldeş, yürekdaş, kaderdaşlarınızla birlikte, hepiniz, hepiniz kalkıp bakın. Yolgeçen hanına nasıl döndü pek çok konuda, ne yolsuzluklara yol oldu ve kimler nelerle, nasıl geçme, hatta ele geçirme çabalarındalar o bir karışını vermeye kıyamadığınız, yerine canını verdiğiniz, her karışında hâlâ kanlarınızın taptaze durduğu canım toprakları!
Kimi umursamıyor o kutsal marşı, duymuyor bile, yürüyüp gidiyor. Kimi kalkmaya bile tenezzül etmiyor oturduğu yerden.
Kimi yakıyor, kimi yırtıp tepiniyor üzerinde, ellerinde kendilerince bayrak, bez parçalarıyla, uğruna rengini de almış olduğu binlerce kanın döküldüğü o kutsal bayrağı!
Anlayamıyor pek çok konuda olduğu gibi, Atatürk’ün “ Ne mutlu Türk’üm diyene” deyişiyle neyi kast ettiğini, ne demek istediğini. Bu yurda; dedelerinin hep birlikte sahip çıkarak, omuz omuza savaşıp şehit olduğunu. Düşmanla; birlikte, aynı duygu ve ilkelerle savaştığını. Çanakkale’de birlikte dur dediğini, Birlikte İzmir’ den denize döktüğünü. Bu yurda sahip çıkmak, saygı duymak, korumak, kollamak için yedi göbek Türk olmak gerekmediğini, Türkiyeli olmanın, aynı bayrak altında, aynı topraklarda yaşıyor, havasını soluyor, ekmeğini yiyip suyunu içiyor olmanın yeterliliğini.
Ruhun şad, mekânın cennet olsun Mehmet Akif Ersoy.
Ruhunuz şad, mekânınız cennet olsun Akif’e o muhteşem şiiri yazdıranlar.
Ve lütfen biraz saygı ve aklıselim, duyarsız kişiler!..
p.r.alkan
YORUMLAR
Geçmişten ders almakmış, ne masal şey
Beş bin yıllık kıssa yarım hisse mi verdi
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar
hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi.
Mehmet Akif Ersoy bu dizeleriyle bugünleri de görebilen bir ustaydı.
Rabbim katında en has kullardan olması dileğimle.
Kelamınız içler sızlattı.
perihan reyhan ALKAN
Selam ve saygımla...
Nur içinde yatsın inş ...
TEBRİKLER ...
Ey Yolcu, Uyan!
''Allah'a dayandım! '' diye sen çıkma yataktan...
Ma'na-yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan!
Ecdadını, zannetme, asırlarca uyurdu;
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Üç kıt'ada, yer yer, kanayan izleri şahid:
Dinlenmedi bir gün o büyük nesl-i mücahid.
Alemde ''tevekkük'' demek olsaydı ''atalet''
Miras-ı diyanetle yaşar mıydı bu millet?
Çoktan kürenin meş'al-i tevhidi sönerdi;
Kur'an duramaz, Nezd-i İlahi'ye dönerdi.
''Dünya koşuyor'' söz mü? Beraber koşacaktın;
Heyhat, bütün azmi sen arkanda bıraktın!
Madem ki uyandın o medid uykulardan,
Bir parçacık olsun, hadi, hiç yoksa, kımıldan.
Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz;
Davranmayacak kimse bu meydana atılmaz.
Müstakbeli bul, sen de koşanlarla bir ol da;
Maziyi, fakat, yıkmaya kalkışma bu yolda.
Ahlafa döner, korkarım, eslafa hücumu:
Mazisi yıkık milletin atisi olur mu?
Ey yolcu, uyan! Yoksa çıkarsın ki sabaha:
Bir kupkuru çöl var; ne ışık var, ne de vaha!
Mehmet Akif Ersoy
perihan reyhan ALKAN
Selam ve saygımla...
Ben artık duyarsızlık olarak nitelendirmiyorum olanları. Günümüzün çoğunu karşısında geçirdiğimiz televizyon bile öyle söylüyor inanın. Duyarsızlık değil tam aksine kendi yapıp edeceklerine karşı kocaman bir duyarlılık taşıyor bazıları.
Ben kimseye kızamıyorum da lakin: Zira her şey olup bittikten sonra izlemeyi seven bizler, elimizde kese kağıtları ve bir avuç çekirdekle yakında görünürüz kenarda bir yerlerde. Çünkü az kaldı istediklerinin olmasına. Daha geçenlerde her kutlu doğum sancılı olur demedi mi muhteşem zaat? Hal böyle olunca ve onun iki dudağı arasına da sıkışınca yedi yüz seksen üç bin kilometrekare toprak, yakındır ahlara vahları karıştırmalarımız. Kendi toprağımızda yabancılaşmamız yakındır. Bu topraklarda ameliyat yaptırtmayız diyenler, önce ellerindeki neşteri bırakmalılar değil mi ya? Korkunç bir karanlık tabakasının altındayız ne yazıkki. Allah yeniden istiklal marşı yazdırtmasın diye dua eden Akif'i canları istediğinde anıp hatırlayanlara da, onu yalnızca islami temelde şiirler yazmakla sınırlayanlara da istiklal marşımızı yeniden okumalarını öneriyorum. En çok akif üzülürdü sanırım istismar edilişine.
perihan reyhan ALKAN
Selam ve saygımla...