- 623 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dipten Gelen Uğultu
Bir huni deliği, hacminden fazlasına izin vermiyor, depo ne kadar geniş olursa olsun. Bundan işte, altta ağzı açık bekleşenlerin çoğu damlayı koklamadan toprak kente göçüyorlar.
Hala ufka nazarlardayım...
Ürettiği kültürün kulu olmanın utancını kanırtarak çıkaracakları gözlüyorum... Özlüyorum, özlemekten utanarak...
İfade etmeye çalıştıkça, algılanmasını istediği anlamdan uzaklaşan birine ne söyleyebilirsiniz ki?
Sessizlik dev bir sayhadır. duyana çığlığı gümbür gümbür kaplar her yeri. Şiddetinden duyamaz kimi de ve kimi ise o güçlü sesin fakir ve cılız bünyeden geldiğine inanamamanın boş vermişliğinde yuvarlanır gider.
Emin olun ruhların hacmi yoktur ve emin olun en kalıplısı bile dağılabilir.
Bir tını meselesi.
5 kilo kapasiteli birine 100 kilo kaldırmasını mı teklif etmek; önüne 1 kilo koyup ’sıkıyorsa kaldır’ demek mi daha komik?
Yaşamlar böyle işte, komik...
Bir kaldırma kapasitesi vardır da, ortamı bir biçimde ortalama oranı hayatına standartlaştırmıştır.
Bakarsınız bünyesi zayıf, dolayısıyla kolay yorulan ve kondisyonu olmayan birini saatlerce ayakta dikerler. Ya da ’vurdu mu indirecek’ tipte kalın görünümlü biri, kaba parmakları ile çorap örmektedir.
5 kilo kaldırmaya kapasitesi olmayanın 100 kilonun altına kendini sokmasının komikliği tartışılmaz; lakin anlaşılabilir. Gördüğüne meyil, civar yaşamlardan sızan leziz kokular... 500 liralık standarta sahip birinin 10.000 lira gerektiren yaşama gözünü dikmesi ve buna heveslenmesi de komik; ancak bir gerçek ve izaha argüman çok.
Hırs hasta eder ve kişiliği bozar... Yok edenler, çalanlar, zorbalık yapanlar sadece hırs ve hasedin kuludur.
Önce 10.000 lirayı elde edersin, sonra o standartı yaşamına kurgularsın. Onda var bende niye yok dedikçe bu haset olanın elindekini almaya, hileye ve bilinçli komplekse zorlar.
10.000 lira standartı olanın, 100’lüklerin yağmasından endişe ile 500’lük yaşaması ise anlaşılabilir.
Hoş, 10.000’i elde edene kadar kaç 500’lüğün dinini imanını gevrettiğini de anlayabilirsiniz.
Neden yazdım?
10 ayrı yaşamı tek yaşamda birleştirebilen birini, tek yaşamını bile yaşamakta zorlananların tacizi haset odaklıdır. Bir can yaşamazsan on canını da alırımcılık. ’Kedi uzanamadığı ciğere pis der’ mantığınca kınamak, tükürmekten başka bir yol yok onlar için…
Bilmek unutmayı peşinlemek demektir; bazen tekrar lazım...
En güzel beceri, beceriksizliği kamufle edebilmektir. Mahiri o kadar çok ki...
’Becerme’den başka literatüründe kelime olmayanlar için de gayet anlaşılır bir izah...
Bir kedi miyavladığında kulağınıza fil sesi geldiği olur mu?
Yağmur altında susuzluk çektiniz mi?
Saygı duyduğunuz biri ile sohbet esnasında suratına ’hiç çekilmiyorsun’ dediğiniz vaki midir?
Artvin’den Söke’ye yürümeyi göze alır mısınız?
Ortam uygun ve arzu dolusunuz, hiç işim olmaz dediniz mi?
Patlıcandan elma tadı aldınız mı hiç?
Zeki birine aptal taklidi yapmış olabilirsiniz, aptal birinin zeki taklidine kapıldığınız oldu mu?
Çevrenizde komplekslerini kolye yapıp boynuna takarak övünçle eşine dostuna sergileyen insanlar var mı?
’Hayır’lar çoğunlukta ise sizden milyarlarcanın arz piyasasında yer kapladığını da bilmeniz gerekiyor ve asla özel olmadığınızı...
Bir seri üretim mamulü olduğunuzun farkındalığında bir yerlerde bir zaman egonuz dipleyecek ve sıradanlığınız tavan yapacaktır. Doğal sonuç, sonrasında zırt saldırı ve vırt savunma ile geçecek ömrünüz...
Bir mezarda eski ölü birinin kemiklerini kenara alıp cesedinizi yerine koydukları ana kadar paso yaşayacaksınız yaşamdan habersiz...
Diğerlerinin hatıraları ile avunduğunuz zıptırık ömrünüz bitince asla siz bir nesil sonra hatırlanmayacaksınız..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.