- 875 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KIRMIZI YAĞMURLUK
Kırmızı bir yağmurluk almak istiyordu. Siyah kısa elbisesi ve siyah çizmeleriyle çok yakışacaktı.İri kırmızı küpelerini de takacaktı.Hafif bir makyaj ve düz fönlü saçları ile çok etkileyici olmasa bile sade ama akılda kalıcı bir havası olacaktı.Böyle hissediyordu.Hayır bunu biliyordu.Daha önce bu tarz giyindiğinde yarattığı etkinin farkındaydı.Yoksa açık mavi bir jean ve şık bir gömlek mi giyseydi?Saçını da tepeden atkuyruğu yapardı.İlk buluşmada çok abartılı olmamak gerektiğini söylüyordu herkes. Nedense…Erkekler dışarıda gördükleri frapan kadınlara yiyecek gibi bakarlardı.Mini etekli ya da taytlı kızlara…Peki neden kendileri için özel olmaya aday bir kadın sözkonusu olduğunda ilk buluşmada sadeliğe prim veriyorlardı.Ya da bu doğru muydu?Belki de birisi böyle söylemişti ve herkes doğru kabul edip peşinden gitmişti.Yani saçımı maşalatıp,deri mini eteğimi giyebilirim diye düşündü.Kırmızı bir ruj ve çarpıcı bir göz makyajı…Sonra kendisini Ona doğru yürürken hayal etti.
’’ Off hayır! ’’ dedi yüksek sesle ve yüzünü buruşturarak.
Sanki o anı yanı yaşar gibi olmuştu.
’’ Böyle süslü-püslü azametli bir şekilde Ona doğru yürürken ne kadar salak görüneceğim. Senin için süslendim desem ancak bu kadar salak görünebilirdim.Galiba haklılar. ’’ dedi tekrar yüksek bir sesle.Yanındaki adam:
’’ Efendim? ’’dedi.
Şaşırarak baktı adama. Alnının bir kısmındaki saçlar dökülmüştü.Ela gözlü,etli dudaklıydı.Hafifçe sırıtır gibi durmasına sebep oluyordu biraz kısa olan üst dudağı.
’’ Bana mı dediniz ? ’’dedi adam.
’’ Oh özür dilerim. Sanırım kendi kendime konuşuyordum. ’’dedi.
Anlayışlı bir şekilde tebessüm etti adam.
’’ Dolmuşta kendi kendine konuşmak da ne demek oluyor? ’’ dedi içinden bu sefer düşündüğüne emin olarak Duygu. ’’Bazen kendini çok kaptırıyorsun.Alt tarafı bir akşam yemeği yiyeceğiz.Belki de çok büyütüyorum bu işi. ’’
O sırada dolmuş alışveriş merkezinin bulunduğu semte gelmişti. Aceleyle ayağa kalkarak dolmuştan indi. Akşam ne giyerse giysin kırmızı yağmurluğu alacaktı.Hava durumunda yağmur olacağını dinlemişti.Şık bir yağmurluk abartılı olamazdı herhalde.Neden siyah ya da fare grisi sıradan,şahsiyetsiz bir şey giysindi ki?
’’ Her şeyden önce ben böyle birisi değilim. ’’dedi sağ elini sallayarak.
Yanından geçen delikanlı dönüp yüzüne baktı.
’’ Yine mi yüksek sesle konuştum? ’’dedi.
Delikanlı gülerek uzaklaşırken Duygu da kendisine güldü.
’’ Savaş buralarda bir yerde olsaydı ve benim böyle kendi kendime konuştuğumu görseydi ne düşünürdü acaba.? ’’ diye düşündü. ’’ Erkekler biraz deli kadınlardan korkuyorlar.Oysa her insan konuşur kendi kendine. ’’
Savaş deyince içinden bir şeyler aktı ılık ılık.
’’ Deliyim ben gerçekten. Tamam bu adamdan hoşlanıyorum.Tamam çok hoşlanıyorum ama neden bu kadar heyecanlıyım?Sevgilim değil ki? ’’
Adamın da kendisinden hoşlandığı belliydi. Akşam yemeğine davet etmişti kendisini.İçinde bir korku vardı.Eskiden kalan…Ya bir şeyden gıcık kaparsa ya beğenmezse…Oysa işte beğenmiş.Sen hem güzel hem zeki bir kadınsın.Aklın başında.Kültürlüsün.Komiksin.Neden bu özgüven eksikliği?
Bir yandan da vitrinlere bakıyordu.
’’ Heyyy! Şu elbiseye bak… Aman Tanrım! Bu yeşil kızıl saçlarıma nasıl da yakışır kimbilir. Mutlaka denemeliyim bunu. ’’
Mağazanın içerisine girdi.Kendisine doğru gülümseyerek gelen tezgahtar kıza:
’’ Mehaba. ’’dedi.
’’ Merhaba. ’’
’’ Vitrindeki petrol rengi elbisenin 40 bedeni var mı? ’’
’’ Hemen bakıyorum hanımefendi. ’’dedi sempatik kız.
’’ Üzgünüm ama sadece vitrindeki kalmış,o da 38 beden . ’’ dedi geri dönen tezgahtar kız.
’’ Of yapma ne olur. ’’dedi Duygu üzüntüyle. ’’ Çok beğenmiştim bunu. ’’
’’ Vitrindekini deneseniz hanımefendi? Kalıbı geniş bu modelin. ’’
’’ Bilmem ki? Olur mu acaba? ’’
’’ Hemen mankenden çıkarttırıyorum. ’
On beş dakika sonra mağazadan çıkarken çok mutluydu Duygu.Elbise üzerinde mükemmel görünüyordu.Kendisi de elbisenin içinde.Hem sade hem de şık bir elbiseydi.Akşam yemeği için de idealdi.Zıt renkli bir küpe takacaktı mutlaka.Doğru küpe ile asil görüneceği kesindi.Fakat kırmızı yağmurluğu da alacaktı.Ona takmıştı kafayı.Almadan giderse kendisini kötü hissedecekti.Bazen böyle takıntıları olabiliyordu genç kadının.Giyecek ya da takı konusunda.Belki de çoğu kadında olan bir takıntıydı bu.Kimbilir?Çoğunlukla alış-veriş yaptığı bir mağazaya gitti. Burada kırmızı yağmurluk yoktu.Sonra bir başkasına,bir başkasına…En son girdiği yerdeki tezgahtar bir mağaza adı söyledi fısıldayarak.Tabi patronu Onu başka bir mağzaya yönlendirdiğini duysa sinirlenirdi muhtemelen.Oysa aradığı bu mağazada yoktu.İnsanların bu tarz hesapları ona utanç verici geliyordu.Ben olsam böyle davranmam derdi hep.Karşısındaki kişi de,o zaman batardın derdi muntazaman.İnsanlar nedense dürüst satıcıların mutlaka iflas edeceklerini düşünüyorlardı.Bunun olumsuz bir kalıp olduğunu,dilden dile bulaşıcı bir hastalık gibi yayılarak insanları buna inandırdığını düşünüyordu.Eve dönerken çantasının içinde harika bir kırmızı yağmurluk vardı ve o tezgahtara bir bahşiş vermeye karar verdi daha sonra.Hemen duş alıp kuaföre gitmeliydi.Yoksa geç kalabilirdi.
Üç saat sonra kararlaştırdıkları restauranta girerken hem heyecandan elleri titriyordu hem de kendisinden memnundu. Ensesinde yanda toplanan şık ama sade bir topuz yaptırmıştı.Siyah kalem ve maskara ve hafif bir allık ve dudak parlatıcısı.Yeşil elbisesinin üstünde arkasında bir ejderha resmi işlenmiş kırmızı yağmurluğuyla gerçekten de çarpıcı görünüyordu.Ama ne kadar çarpıcı göründüğünün farkında değildi.Savaş’ın gözlerindeki beğeni bile bunu anlayabilmesini sağlamamıştı.
’’ İşte o anda. ’’ dedi genç adam. ’’ İçimden dedim ki; ne kadar hoş bir kadın.Hem sade hem şık.Ve inanılmaz çekici.Abartıya ihtiyacı yok.Gözlerinden derinliğini anlamak mümkün.Belki inanmayacaksın ama o anda anlamıştım evleneceğimizi. ’’
’’ Yani sade olduğum için mi? ’’dedi Duygu gözlerini iri iri açarak.
Güldü Savaş.
’’ Hayır sade olduğun için değil, dedi. Hem sade hem şık hem de çarpıcıydın.Aynı zamanda bilgeydin.Fakat bunlara ek olarak biraz da deli olman beni etkilemişti.Sonra konuşurken gözlerini kocaman kocaman açman da çok hoşuma gitmişti. Kırmızı yağmurluğunla çok tatlı görünüyordun. Biliyor musun;benim en sevdiğim renktir kırmızı. ’’
’’Biliyorum. ’’ dedi Duygu. ’’ Artık biliyorum. ’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.