- 554 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEN KİMİM ?
"ilim ilim bilmektir
ilim kendin bilmektir"
demiş üstad yunus emre.
belki de insanlık tarihinin en çok kişi tarafından kendine sorulan sorudur, aptallar hariç.insanların tek savaşıdır, karşısındaki düşmanı kendisi olduğu halde.
kim galip çıkmıştı ki bu savaştan, yunus emre mi mevlana mı? kim? bunu öğrenmenin tek yolu vardı.kendine karşı savaşını kendi başlatan nefer olacaktım.
önce kendimin farkına varmalıydım, kim olduğumu bilmeliydim ki başka kişiler, başka fikirler hakkında düşüncemi belirtebileyim.aynanın karşısına geçip "ben kimim?" diye sormalıydım.
karşısına geçtim kendimin, usulca yavaşça sordum " ben kimim? " diye.cevap vermedi.
bağırdım, sesimin yankısı bile gelmedi.sadece ben duymuştum kendi sesimi.
olmaz dedim, birilerine sormalıyım, danışmalıyım belki birileri tanır diye beni.aptalca yüzüme baktılar, hafızasını kaybetmiş biri gibi muamele ettiler.ta ki o yaşlı amca çıkıp da :
"- kim olduğunu öğrenmek istiyorsan ilim öğren." diyene kadar.
evet dedim, bir çıkış yolu bulmuştum.neden aklıma gelmemişti ki; yunus emre, mevlana gibi örnekleri vardı halbuki karşımda.ilim öğrenmeliydim, bilmeliydim, okumalıydım...
okudum...yıllarca okudum...
vücudumu öğrendim, her damarın, her kasın ne işe yaradığını neler yaptığını öğrendim.
duygularımı öğrendim, ne zaman güldüğümü ne zaman ağladığımı öğrendim.
çevremi, dünyamı öğrendim.dağları okudum, taşları...akarsular, nehirler aktı beynimden.ovaları köyleri gezdim.denizlerde yüzdüm.
herşeyi bilmeliydim ama herşeyi...
o kadar çok okudum ki, öğrendikçe öğrenesim geliyordu.bilgi üstüne bilgi...artık kaybolmuştum bilgilerin arasında.zamanla neden öğrenmek istediğimi de unutmuştum.
yıllarca çalıştım, okudum, öğrendim.
hiç çıkmadım odamdan, hep yatağımda okuyordum.
bittikçe yeni kitaplar, yeni bilgiler satın alıyordum.
saçlarıma aklar yağmıştı, hiç kesmediğim sakallarım bile beyazlamıştı.
ve yine karşısındaydım o mısraların :
"ilim ilim bimektir
ilim kendin bilmektir"
elimdeki kitap kayıp düşmüştü.neden okuduğumu neden öğrenmek istediğimi unutup bilgiler arasına dalmıştım.sahi benim amacım neydi?
kim olduğumu öğrenmekti.
acaba kimdim ben?hazır mıydım kim olduğumun farkına varmaya.bunun tek bir yolu vardı.
"işte yine karşındayım ayna.prensese nasıl güzel olduğunu söylediysen, bana da kim olduğumu söyleyeceksin" demiştim kendime.
kendimden emin bir şekilde sordum.
yalvaran gözlerle baktım, iyice duymaz olmuş kulaklarımla dinledim.
yoktu, hiç ama hiçbir ses yoktu.
yanılmış mıydım acaba?
hayal kırıklığına uğramıştım, yıpranan gözlerle son bir kez baktım aynaya.sol üst köşede yatağın üstüne asılmış kaplı bir kitabın yansıması gözüme çarptı.küçüklüğümden beri orada duruyordu.annem asmıştı, beni korusun diye.
ama beni bu hallere düşüren kitaplar ve içindekileri değilmiydi.neden hiç görememiştim bu kitabı.okumalı mıydım?
beni hayal kırıklığına uğratan kitaplar değildi aynaydı.hem bu saatten sonra birşey kaybetmezdim.karar vermiştim, okumalıydım...
usulca elime aldım, gelişigüzel bir sayfa açtım.ve okumaya başladım :
"Rabbin meleklere: "Muhakkak ki Ben, çamurdan bir insan yaratacağım." demişti.Böylece onu sevva ettiğim ve onun içine ruhumdan üflediğim zaman...
durdum.nefesim kesilmişti, vücuduma bir titreme gelmişti.sırtımdan soğuk yemiş gibi tüylerim diken diken olmuştu.bir daha okudum :
"...ve onun içine ruhumdan üflediğim zaman..."
gözlerim dayanamamıştı bu kelimelere.biliyordum artık kim olduğumu.bunca yıl boşuna mı kendimi kaybetmiştim kendimi ararken.ama artık biliyordum kim olduğumu :
ben
sendin,
ben senindim,
ben sendendim,
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.