- 570 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Önce (Animizm Büyü Ve Büyücülük Üzerine) 1
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Baktığınız zaman büyü, birisine istemeyeceği bir kötülüğü uzaktan etki ile yapmaktır. Ya da büyü; görünmeyen etkiler yolu ile birisine veya birilerine tesir etmektir. Birisine ecza gibi karışımlarla veya okunmuş üfürülmüş yiyecek, içecek gibi şeylerle, yine birisine ya da birilerine nüfuz etme işi büyüdür. Bunu yapan kişiye de büyücü denir.
Yine kimi kez baktığınız zaman da isteyerek yapılan bir tesir ettirme, bir yitik aratma; bir geleceğe baktırma; bir geçmişte olmuş bitmiş şeyleri açıklığa kavuşturma vs. gibi şeyleri yine uzaktan etkilerle, haber ve bilgisini alıp bunları bildiren, bunları gösteren etkilerle, bunları ortaya koydurma işidir büyü.
Acaba büyü ve büyücülük te, baştan beri bu böyle mi ortaya konmuştu? İnsanlar erken dönem içinde de, birisine kötülük yapmak için mi tasarlayarak büyücülüğü ihdas etmişlerdi? Ya da söz gelimi birinin başını bağlatıp, onunla evlenmek; yine ona şirinlik büyüsüyle gözbağı yaptırıp, evlenmek saikleri ile mi bu insanlar büyücülerini uğraştırıyorlardı?
Bir kere erken dönemin sosyal birlikleri içinde ne evlilikler vardı. Ne baş bağlanıyordu. Yaklaşık en azı 25; en fazlası 75-100 kişilik gruptular. Gruplar mağara ortamı sosyal oluşumlarıdırlar. Birlikte gezip avlanıyordular. Birlikte korunuyordular. Birlikte besleniyor, ayrımsız birlikte ödevine aşk ediyorlardı.
Bunların tümü totem kardeşlik ilişki ve meşruluklarıydı. Kardeşlik totem kardeşliğiydi. Ana baba biyolojik kardeşliği değildi. Tüzel bir hukuki (anlayışça aynı yaşantılımlar oluşla) kardeş olmaktı. Bir totem bağ, aittekinin; şimdiki ana baba görevi sorununu, beslenme, barınma, aşk, sorununu; geleceğinin sigortası olma gibi tüm sorun ve sıkıntılarını çözüyordu.
Erken dönem toteminin ana ve babası yoktu. Ana baba kavramını bilmiyorlardı. Bilme gereğini dahi duymuyorlardı. Muhatapları, grup ve grup aitliği bağ sorumluluğuydu. Gruba aittiler kendilerine grup bakıp gözetiyordu. Bu grup olmanın ödevi ve sorumluluğuydu. Belki ana yerine analar; baba yerine babalar vardı.
Birisi hepsi; hepsi birisi içindi. Gruplar totemden kardeştiler. Mal mülk sahipliği hiç yoktu. Ve totem alan birbirine kötülük yapmayı düşünen ortam hiç değildiler. Ayrıca grubun büyücüleri yoktu. İnisiye yoluyla sadece bir büyücüsü vardı.
Erken dönem insanları bilinmezliğin değil, bilinenlerin kapısını zorladılar. Bilinenlerin üzerine totem alanı ve sosyal alnı inşa ettiler. En bilinen şeyin biri kendi içlerindeki egolarıydı. Diğeri de kendi dışlarındaki yaygın bir gücün etkisiydi. Bu gücü, kendi sanıcı kanılarını ego ve dışta beliren güce anlamsal ilişkileyişleriyle, bu bağıntıyı bir mana anlamasına dönüştürdüler.
Dışlarında ataları da; totem aitteleri de; bunların birlik gücü de; aktardıkları bilgiler de kendilerine bıraktıkları deneyim, yaşantılım ve kurulu düzenleri de; kendisi üzerine bir GÜÇ etkisiyle olan bir tesirdiler.
Eğer totemiler bir kapı zorlamışlarsa, bu nedenle totemilerin kapısını zorladıkları şey; ego istekleriydi. İkincisi de etkisinde oldukları gücü düzenleme ve gücü tahammül edilir, kullanılır kılmaydı.
Ego istekleri doğrultusunda yöneldikleri haz; kaçındıkları da, elemi duygulu güdüleriydi. Adı üstünde, bilinmez olanı, akıllarına getirip kapısını dahi bulamazdılar. İnsanlar bilinenlerden yola çıkmıştı. Bilişti olanların en başında, kendisi ve kendi egosu vardı. Erken dönemler insanı; akıldan ziyade, duyguların; güdülerin; dıştaki kendisine etki yaygın gücün egeminki olduğu dönemlerdi.
Akıl ve aklı kullanma; duygu ve güdülerin baskısında oluşla ancak seçicilikler yapıyordu. Kişi insanlar duyguca neye yönelimliyseler onu akıl ve mantık etmenin deneyimlerini tutumlaşıp ona alışıyordular.
Çevresinde yaygın olan güç içinde ataları olduğu gibi animizdi vehmi; çevresi karşısındaki yalnızlık, derbederlik ve koruyuculuk hoşlanmalı duygular karşısındaki, atalar gücüne ve atalar koruyuculu; atalar deneyimlerine sığınma isteğinin duygularından da kaynaklanıyordu. Seçicilik ve inşa böyle başlıyordu.
Şimdiki insanlar çelişik duygular içindeyse de pek çok çelişkileri tarihsellik içinde sınıflanıp, kurallaşıp bilinir kullanılır iradeye dönüşmüştür. Erken dönem insanımız şimdiki insanlar gibi çok çelişik duygular içindeydi. Ataları hem kendi dışında bir mana güçtü. Hem de kendisiyle bir bütünmüş kendisiymiş gibi sanmanın toptan davranışı içindeydi.
Sürecek
YORUMLAR
Merhaba Değerli Tekin,
Animizm Büyü ve Büyücülük üzerine olan erken dönem tarihselliğine ilişkin yazı dizimin ön sunusu olan bu yazı, iki bölümdür. Yarın ikinci bölümü kısmetse yayınlanacak. Ancak bu önsözden başka tamamı 11 bölüm olan kısımında bugün 5. bölümü yayınlandı. Umarım malumunuzdur.
Mutlulukla...
Bu konuyu merak ediyorum. Hep bilimsel niteliği olmayan açıklmalar duyduk.Hatta korktuk. Sizin yazınız ciddiye alınacak nitelikte. Bundan sonraki araştırmalarınızı merakla bekliyorum. Elinize sağlık.
Bayram KAYA 1
Animizm Büyü ve Büyücülük üzerine olan erken dönem tarihselliğine ilişkin yazı dizimin ön sunusu olan bu yazı, iki bölümdür. Yarın ikinci bölümü kısmetse yayınlanacak. Ancak bu önsözden başka tamamı 11 bölüm olan kısımında bugün 5. bölümü yayınlandı. Umarım malumunuzdur.
Mutlulukla...
Not: merhaba diyen teşekür yazısını seffen yorum yazısı yerine yazmışım. özür dilerim.