- 1182 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Kitap Yüklü Merkep
Kitap Yüklü Merkep
Hoca Nasreddin, turşu fıçılarını eşeğine yükleyip turşu satmaya çıkar; ne zaman "Turşucuuu" diye bağıracak olsa eşek anırmaya başlar ve onun mesajını bastırırmış! Hoca sinirlenir ve eşeğe şöyle söyler; "Turşuyu sen mi satacaksın yoksa ben mi? " Eşek hoş laftan anlar mı, bilmem?
"Kitap yüklü merkep" Bu tabir, cuma suresi 5. Ayette geçer! orada tevratı yüklenenler üzerinden yapılan uyarıyı kuranı yüklenenler üzerinden de anlamak lazım. "Kızım sana söylerim, gelinim sen anla! " kabilinden, "Kezzebû bi âyâtillâh" Allah’ın ayetini yalanlayanların tamamı için geçerli bir durum çünkü... Bu sure mevcut diziliminde 62. sırada olmasına rağmen nüzul sırasına bakıldığında yani orjin iniş sırasında 110. sıradadır. 11 ayettir. Günümüzde bu durumda olanların sayısı çok fazladır! Yani kuranı okuyan hatta kurandan herkese akıl dağıtan, uyarılar yapan, tehditler savuranların pek çoğu kendisi bizzat söylediğine uymak yerine, başkalarına yaymayı seçmiş! Buna da "Tebliğ" demiş...
Sık rastladığım bir durumu yazmak isterim. Bazı yazarlar çok kitap okuyup gerçekten derin araştırmalar yapmış ve bunları kitaplarında yazmış! "Bunda ne var, gayet güzel bir durum" denebilir; evet, güzel durum ama şu var okuduklarını öğrendiklerini mutlak "Doğru" olarak sunuyor ve okuyucuyu da bu şekilde sınırlandırıyorlar! Yani yüklendikleri bilgileri verirken okuyucuya kendi özgün algılamasında pay bırakmıyorlar. Bunların çoğu bir sözü naklederken; "Bu sözü söyleyen ilmin kapısı, bu sözü söyleyen Cennet’le müjdelenmiş! " şeklinde söylemler kullanıyor! Oysa o naklettiği söz zaman içinde değişmiş olabilir! Eksilmiş veya üzerine ekleme yapılmış olabilir! Neden okuyucuyu adeta tehdit ediyorlar, sözü anlamak noktasında? Bazı Orta Çağ felsefe adamlarının da sözünü nakledenler benzer şekilde yapıyor; "Bu sözü söyleyen zamanının en büyük filozofudur" deyince naklettiği sözü tartışılmaz mutlak" Doğru" olarak kabul ettirebileceğini sanıyorlar! Oysa bu şekilde yapanlar aslında kendi ilimlerine ve saygınlıklarına da zarar veriyor! Bırakın okuyucu kendi algısını kendisi oluştursun, okuyucuyu adeta tehdit edercesine bir konuyu nasıl anlayacağını siz tayin etmeyin!
Son tahlilde; sözün değeri özünde aranmalı, söyleyenin kişilik özelliği kendine kalsın! Herkes kendi algısında özgür olsun! Söz söyleyen kendi "Doğru" algısını dillendirsin, başkalarının doğru algısını da "Tırnak" içinde verecek ise başkalarının diğer güzel özelliklerini ön plana çıkararak hedef sözü mutlak "Doğru" olarak sunmasın!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Ahmet Bektaş
okumak ve okuduğunu hazmetmek; okuduklarımıza inanıp yaşamak gerek...
çok iyi bir analiz.
teşekkürler.
Ahmet Bektaş
Tek doğru vardır "kuran_ı azimüşşan"...Kuranın tefsiri tevil'i günümüzde bile tam manası ile yapılmışmıdır!...yüreğim hayır diyor. Eğer ki tek manada sınırlansa idi indirilmiş olduğu zamanla sınırlı kalırdı. Oysaki tefekkür ettıkçe açılan ve evrenselliğini hakikatini güzelliğini koruyan ilahi kelam algıdaki genişliğe ve samimiyete göre farklılıklar gösterebıliyor.Gelelım merkep bahsine;yolun ne,nerede,nasıl olduğunu bilmeyen merkep sırtındaki yük ıle kendı etrafında döner... Sevgili hocam harikasınız. Tespıtler samimi ... Kalemınız varolsun selam ve saygımla...