meselci'ye Mektuplar -40
Selam. Ya sana merhaba da diyebilirimdim. Ama iki kelime de bende aynıdır meselci. Seslenmek sonuçta neticeyle sonlanan bir haticedir. Bu Hatice bu cümlede bir bayan ismi değildir. Hemen sazan gibi atlayıp yanlış anlama hatice sözcüğümü. Bozulurum. Darılırım sana. Olmadı bir ömür küserim sana. Gerçi çoktan küsmeliydim varlığına. Nedense hâlâ birinci sırada sohbet ettiğim canımsın...
Sen ki beni umursamıyorsun. Ne hallerde bulunduğumu bile bilmiyorsun. Sormuyorsun beni. Yine de insanlık bende kalsın. Susmam. Neler yaptığımı sana anlatmalıyım. Bu yüzden sana mektuplar kaleme alıyorum meselci Bey...
Bu aralar İngilizce öğrenmeye vermişim kendimi. I don’t like you. Öyle. Yalan konuşamam. Malum YDS’ye(Yabancı Dil Sınavı) gireceğim. Hedefim 70 puan almak. Yetiyor mu bu puan amaçlarıma? Evet. Bütün ekonomik kapıları geleceğime açıyor. Yani dua edebilirsin niyazlarında. Dindar olduğunu, beş vakit namazını her gün eda ettiğini biliyorum. Her ne kadar kötü değerlendirsem de seni (bu namede). İyisin. Cansın...
Dostum doğrusunu söylemem gerekiyorsa kalbini de biliyorum. Kaç odalı olduğunu, kaç damarla bağlandığını vücuduna; biliyorum. O derece seninle sıkı dost oldum. Her halini, her hüznünü, her susuşunu, her özlemini, her ağlayışını, her yalnızlığını, her şiir öncesi sessizliğini, her edebiyat aşkını bana anlatıyorsun. Anlattıkça anlatma ihtiyacı hissediyorsun. Benimle dertleşirken bülbüller gibi şakıyorsun. Dolusun gibi. Kusmak istiyorsun içindekilerini durmaksızın. Sanki birileri engelliyor adımlarını. Sanki dağlar üzerine çuvallanıyor geceleri. Sanki benden de sakladığın sırların var. Ama Nuh diyorsun, peygamber demiyorsun. Böylesi huylarından nefret ettiğim halde sessizliğine ellerinden tutuyorsun, bir yanın her yanıma eşlik etmesi gerekirken...
Muammasın. Kapalı kutular gibisin...
Çünkü bazen anlamıyorum seni. Daha doğrusu çoğu zaman anlaşılmazsın. İticisin. Gereksiz yere suskular yerleşiyor dudaklarına. Beyefendi gibi gözüküyorsun ama öyle değilsin. İçinde tanımlayamadığım kişilikler, bir kefeye oturtamadığım zatlar mevcut. Her bir ayrı bir alem ruhunda. Ruhunun tedaviye ihtiyacı var meselci kardeş...
Bu mektupta satırlarımla dövmüş olsam da her tarafını, seviyorum bu dünyada yaşamanı ve ne olursa olsun mektuplarıma değer vermeni. Kendine kendin için iyi bak...
Mehmet Selim ÇİÇEK
10 Mart 2013, 02.27, Qoser