- 950 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TAY TAY
Çok Sevgili Teyzelerim;
Şu 8 Mart denen anlamlı özel ve de rengarenk gününüzü kutlamak hiç içimden gelmese de kutluyorum gene de. Oysa benim bildiğim güzel ve sevinçli günler Kutlanır.
Sizce de öyle değil mi.
Kadınların bu içler acısı halini Kutlamak da neyin nesi diye düşünürken ben. Birden burasının Türkiye olduğu ve bu güne kadar hiçbir şeyin yerinde zamanında ve gereği gibi yapıldığına hiç tanık olmadığım.
Ve ne siyasette ne ülke idaresinde ne sosyal yaşamda hiçbir modelin üstümüze yakıştığını doğal ve örnek alınası bir güzellikte olduğunu görmediğim gerçeği geldi aklıma.
Ayrıca teyzelerim; yıllar öncesinden içimde ukde kalan acı bir anımdan söz etmek istiyorum tam yeri gelmişken.
Siz beni hatırlamıyor olabilirsiniz. Unutmak çok kolayınıza geliyor bir çoğunuzun artık.
Ama ben cin gibi hatırlıyorum o günleri.
Çocuk belleği ne de olsa.
Psikologlar en ağır vakaları bile hastayı çocukluklarına götürerek çözmeye çalışıyor biliyorsunuz.
Canım Teyzelerim;
Ben henüz emekleme dönemimde bile değilken siz beni tay-tay durdurmaya kalkışıyordunuz.
O kocaman ellerinizi bana uzatıyor minicik ellerimi tutar gibi yapıyordunuz. Ama tutmuyordunuz. Geri geri kaçıyor beni kandırıyordunuz. “Kadın kadının kurdudur” sözü bu nedenle dillere düşmüş demek ki!
Hem de kendi o kocaman ayaklarınızın üzerine basamadığınızı söylerken.
Aradan yarım asırdan fazla bir zaman geçti ve benim bir ayağım çukuru gözler hale geldi ama sizlerin hala ayaklarınızın üstüne basamadığınızı görüyorum siz aksini iddia etseniz bile.
Neden?
Oysa tek ayak üstünde ne taklalar atıyorsunuz!
Birbirinize ne çelmeler takıyorsunuz şeytanı bile şaşırtan!
Nereden nerelere geliyorsunuz bir anda!
Bunları nasıl ve hangi yöntemlerle beceriyorsunuz merak ediyorum?
Televizyon kanallarında yıllarca süren Kadın Programları ne yuvalar yıktı!
Ne kadim dostları birbirine düşman etti!
Hatta bir Kadının Penceresi cinayete bile neden olmuştu!
Erkeklere lanetler yağdırıp sözsel saldırılarla üzerlerine giderken.
“Yalnızlık çok zor. Geceleri duvarlar üstümüze geliyor” diyerek her yaştan her modelden her iklimden yığınla kadın akın akın Evlendirme Programlarına koşuyor!
Bir takım iyi niyetli saf adamları yalan dolan ve kurnazca planlarla kandırmaya hiç utanmıyor musunuz?
Aklınız fikriniz erkeklerin parasını yemek!
Borçlarınızı ödetmek!
Sayısız çocuklarınıza baktırmak!
Evler barklar aldırtmak!
Gezmek tozmak!
***
Ev Kadınlığı ağır işçilikmiş! Bunun için devlet maaş bağlamalıymış! Erkekler de bedelini ödemeliymiş!
Peki yalnız başınıza yaşadığınızda bu ihtiyaçlarınızı kimler karşılıyor?
Hem ev işlerini hem her türlü resmi özel işlerinizi kimler takip ediyor?
Nerede kaldı Kadınlık Gururunuz?
At çamaşırı bulaşığı makineye. Televizyona bak yap bir iki çeşit uyduruk yemek.
Getir eve gündelikçi bir kadın olsun bitsin!
Ha çocuklar var sahi!
Nasıl dünyaya getirdiysen en alasından eğitmeye yetiştirmeye ve adam etmeye çalışacaksın!
Kapıdan servise uğurlamakla. Sırt çantasını onun yerine senin taşımanla bu işler yürümez!
Sonunda işte böyle laçka ve çığırından çıkmış bir nesil çıkar ortaya!
Sonra da kalkıp Kadın –Erkek eşit olmalı diyebiliyorsunuz!
Adamlar doğururken yanınızda. Hamilelik sırasında canınız çekti diye Ağrı Dağında kar getirmeye koşuyor!
Elbette bütün bunlar her kadın için geçerli değil.
Önce insan sonra kadın olabilmenin bilincinde olan nice yiğit kahraman cefakar ilim irfan sahibi eli öpülesi soylu Kadınlarımızı tenzih ederim.
Kurtuluş Savaşı fotoğraflarına bir göz atmanız yeterli
***
Kadına şiddeti protesto fotoğrafları bir başka yara!
Gözler morartılmış. Kollar bacaklar alçılı-sargılı!
Sığınma evleri tıklım tıklım dolu.
Polisler bütün işlerini bırakmış koruma isteyen kadınları korumanın peşinde!
***
“Evler ayrı dertler ayrı”
“Bir evde bir tencere kaynıyor ama et mi dert mi belli değil”
“Kol kırılır yen içinde kalır” sözleri hem çok manidar hem gerçeği ifade etmeleri sebebiyle yılarca ve usulca dillendirilirdi ah! lar ve içler çekilerek.
Zamanımızda her şey çırılçıplak ortada!
“Şeffaflık” çıktı mahremiyet ortadan kalktı.
Peki günümüzün bu bilgi ve gelişmişlik ortamında kadına bu denli şiddetin sebebi ne olabilir sizce?
Üniversite mezunları bile evde oturup kocasının eline bakarken.
Oldukça uzun zamandır durum değişti.
Gerek evde gerekse dışarıda çalışmaya başlayan kadınların sayısı çığ gibi büyüdü.
Devletin verdiği krediler ve bir takım toplum kuruluşlarının desteğiyle ile kendi işlerini bile kurdular. Ürettiler. Kazandılar
Bir çoğu özellikle yönetici ve ticaret alanlarında erkekleri geride bırakacak kadar başarılı ve söz sahibi oldular
Evde hazırladıkları yiyecekleri el işlerini pazarladılar. Üç beş masalık küçük yerler açıp çalıştırdılar.
“Hem çocuk yaparım hem kariyer” dediler.
Yaptılar da…
Ekonomik bağımsızlıklarını elde eden kadınların çoğunluğu evdeki sıkıntılı ortamdan. Koca baskısı ve şiddetinden kurtulmaya karar verdi.
Ya baba evine kaçtı. Ya sevgili buldu. Ya da boşanmaya kalkıştı.
İşte o zaman olanlar oldu!
Peki kadının hiç mi hatası yok?
Şöyle bir bakın ne olur.
Hangi ülke kadını bu kadar süslü püslü avam!
Salı pazarına bile eler kollar şıkır şıkır gidiyorlar!
Bu kadar yapmacık!
Bu kadar çok yüzlü!
Bu kadar ortalıklarda!
Bu kadar hesap kitap peşinde!
Böylesine lüks şatafat ve gösteriş peşinde!
***
Hangi kadın Türk Kadını kadar şanslı aslında?
Hiç biri bence!
Yabancı kadınlar hem evlerinde hem ağır işlerde çalışıyor hem çocuklarına bakıyor.
Üstelik farklı cinsel tercihleri olan insanlarla yaşamak zorunda kalıyorlar!
Gerçi madalyonun öteki yüzüne bakıldığında özellikle genç kuşak erkeği bizde de beynelmilel dansözlere taş çıkartır hale geldi!
Her şey çook değişti çoook!
Çünkü hazımsız görgüsüz ahlak yoksunu bir toplum haline geldik…
Boşuna mı “Koca ekmeği meydan ekmeği” denmiş!
Ama artık kimse kimseye pek ekmek yedirmek niyetinde değil.
Onun yerine Meydan Dayağını tercih ediyor!
YORUMLAR
TÜLİN ÖZTUNÇ
İhanette diyet olmaz olur mu! Hem de nasıl var! Ama kurşun adres şaşırıyor! Kadınını yerine kendi evinin yatak odasında karısıyla birlikte yakaladığı adamı haklıyor!
En son kocalar duyar!..
Selamlar benden de..