Oysa Düştü Düştüm
Dikkat !!!
Her an düşebilirsiniz... Zaten herkes mutlaka bir defada olsa düşmüştür. Kimisi kaldırıma takılıp, kimisi ise fark etmeden bir boşluğa basıp düşe bilir.
Sahi siz hiç düştünüz mü?
Dar sokaklarda koşarken,çaresizce adımlarınızı nereye adımladığınızı bilmeden, bir tur atmak için arkadaşınızdan istediğiniz bisikletten...
Her an düşebilirsiniz... Eliniz ve ayağınız bir birine dolaşabilir, dalgın olduğunuz bir anda uçurumdan aşağı yuvarlana bilirsiniz, beklemediğiniz bir anda
ayağınız burkulabilir bu yüzden her an düşebilirsiniz.
Hiç düşündünüz mü bu düşüşlerin sebebini?
Oysa her insan kendi yoluna taslar koyar ve beklemediği bir anda bu taslara takılıp düşer. Ve çok zaman sonra bu düşüşlere
kendisinin sebep olduğunu öğrenir. Aslında düşmek iyidir. Her düşmede kendi başına kalkmasını öğrenir ve düştükçe düşmemeyi de öğrenir.
Aslında bu düşüşler bazen ağır olur bazen ise yumuşak.Her düşüşün buruk bir acısı vardır. Kimi düştüğünde dizleri yara bere içinde olurken, kimisinin ise bu düşüşte
kalbi yara bere içinde kalır. Acı dinmesine elbet bir gün diner fakat o kötü düşüşün izleri hep kalır.
Düşüşün şiddeti ne kadar fazla ise o kadar büyük yaralar alır. Ve hep bekler... Acılan yaralarının kabuk bağlamasını. Tam da iyileşmeye yüz tutmuşken en ufak bir
düşüş belirtisi o yaranın kanamasına sebep olur.
Siz hiç düştüğünüzde içiniz acıdı mi? Dizlerinizin yara-bere içinde kalması gerekirken kalbiniz hiç yara-bere içinde kaldı mi?
Son zamanlarda boyumu asan düşler peşindeydim. Gerçekleşmesini istediğim ve kendimi mutlu hissettiğim düşlerdi bunlar... Ne olurdu ki bir sabah kahvaltısında
çatallarımızı zeytin için savaştırsaydık. Her sabah ise giderken beni öperek uğurlasaydı. İş dönüşünde kapımın ziline basınca kapım açan o olsaydı.
Beni içeriye davet ettikten sonra günün nasıldı canim deseydi.
Henüz o zamanlar çok küçüktüm. Bu yüzdendi galiba hep kendimden uzun boylu düşler kuruşum. Kurmuş olduğum bu düşler sadece bana uzun boylu gelmemişti. Başkası içinde
büyük gelmişti. Bir hayır cevabına bütün düşlerimden düşebilirdim.Ama hiç bir zaman düş kurmaktan
vazgeçmedim fakat hep yarim yamalak yaşadım. Yırtık bir yelkenle ne kadar yol alınırsa hep o kadar yol aldım. Sahi ya sizde benim gibi hiç düşünüzden düştünüz mü?
Veya düşürüldünüzmü?
Peki siz hiç esir düştünüz mü? Sevginizden vazgeçmediğiniz oldu mu?
Ben esir düştüm. Aslında kendi isteğimle oldu. Ya da ben, kendisinin bile farkında olmadan ona kendimi esir etmişim.. Onun hiç bir şeyden haberi yoktu. Ne beni
kendisine esir aldığından nede benim ona tutuklu olduğumdan. Bütün bu olanların tek suçlusu gönlümdü. Çünkü gönlüm onun yüreğine bir kere düşmüştü ve onun rengine
bulanmışdı.
Her ne olduysa hiç bir zaman düşlerimden ve sevgimden vazgeçmedim.Hep ona yalın ayak koştum ama o bunu hiç bir zaman bilmedi.Ve ben elbet bir gün öğrenecek
umuduyla her güne sevgiyle başladım.
Sizin hiç gizli duanız oldu mu?
Herkesin kendi sıkıntısını gidere bilmek için etmiş olduğu gizli bir duası vardır. Bu duayı bir sır gibi saklar ve kimsenin bilmesini istemez. Herkesin bir duası
olduğu gibi benim de her gece yatmadan önce ettiğim bir gizli duam vardi. Benim duam hep oydu. Onu kalbimin en derinliklerinde bir sır gibi sakladim hep. O bile
bilmeyecekti bendeki kendisini. Çünkü ben onu yüreğimin en ücra karanlıklarında gizli bir ibadet gibi sevmiştim. Ve bendeki varlığını kendisi de, hiç kimse de
bilmeyecekti. Ve onu yüreğime sırra kalem basar gibi basmıştım....
Siz siz olun hiç bir zaman düşmekten korkmayın. Elinizden geldiğince düşün ve bu yalan dünyada düşüşünüzü görenlere kalkışınızı da gösterin. Asla düş kurmaktan da
vazgeçmeyin. Nasıl bir hayat istiyorsanız onu düşleyin. Yalnız her zaman düşünüzden de düşmeye hazırlıklı olun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.