- 631 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KOVBOY
Askersen, hele hele Muhafız bölüğü askeriysen biraz zor boş oturursun.
Usta askerdim, işin kaçamak yolunu öğrenmiştim ya da ben öyle sanıyordum.
Mesainin bitimine 2 saat kadar kalmıştı.
Bölükteki gazinoda oturursam beni angaryaya yollarlar diye düşünmüştüm, yanıma kafa dengi birkaç kişi almış, bizim Hava Polis binasının yan tarafındaki salkım söğüt ağacının altına denk getirilmiş havuzun başında oturuyordum.
Oturduğumuz yedenr, her hangi bir alarm durumunda bölükteki gelişmeleri gözleyebilecektim, gereğinde derhal bölüğe koşarak arazi olduğumu belli etmeyecektim.
Nasıl olduysa gelip bizi buldular, bölük komutanımızın yeni bir emrini ilettiler.
Bu defaki görevimiz, ölsem bile aklıma getiremeyeceğim kadar sıradışı bir olaydı.
5. Ana Jet üs Komutanlığı Muhafız bölükteki askerliğim sırasında, 12 Eylül öncesi ve sonrasında teröristlerle mücadele etmeyi bile öğrenmiştim ama bu defaki görev benim gibi birini iliklerine kadar titretmeye yeterliydi!
Efendim, bize göre üssün en uzak bölümüne konuşlanmış 2 filonun yerleştiği binaların arkasındaki köye ait bir kaç büyük baş hayvan, teldeki bir gedikten içeri girmişler, pistin civarında otluyorlarmış.
Bize verilen emir, hayvanları yakalayıp getirmek ve sorgulamaktı!
Bize verilen görev de bu hayvanları suçüstü derdest ederek gözaltına almakmış!
Askerdik, emir demiri kesiyordu.
Otur deyince oturur, yat deyince yatar, git deyince giderdik.
Aksini yapmak biraz değil, çok sıkardı!
Gece Nöbetçi Amrinin emrine verilen Polis arabasına bindik, hadisenin vuku bulduğu mekana acilen intikal ettik.
Havyanlar, sürekli iniş- kalkış yapılan ana pisti geçmişler, uçakların indikten sonra dönüş yaptığı tali pistin kenarında otluyorlardı.
Bir tanesinin iri cüsseli Manda olduğunu gördüğümüz hayvanların yanlarına sokulduk, bizi hiç sallamadılar, kafasını bile kaldırıp bakmadılar!
Bursa gibi büyük kentte doğup büyüyen ben ömrümde küçük kuzudan başka bir hayvan gütmemiştim.
Hdi git ayı, kurt vur deseler neyse.
O işi Uludağ’da öğrenmiştim, ama hayvan gütmek benim için olacak iş değildi.
Allah’tan yanımdaki arkadaşlardan biri Zeynel isimli, Trakyalı bir arkadaştı.
Zeynel liderliği eline aldı, yerden bir çubuk buldu, hayvanları önüne kattı, hep birlikte nizamiyeye doğru ilerlemeye başladık.
Hayvanları yakaladığımız yerle nizamöiyenin arası bir hayli fazlaydı.
Buraya kadar araçla kısa zamanda gelmiştik, ama dönüş yaya olunca mesafe bir hayli fazlaydı.
Zeynel, bana göre oldukça sıradışı bir fikri ortaya atmas, çresiz o kadar yolu yaya yürüyecektik.
Devrem dedi Zeynel, benimle kafa yapar gibi...
Camız’ın üstüne binmek ister misin?
Camız dediği mandanın yanında ufacık kalan benim gibi şehirde yetişmiş birine sorulacak soru muydu bu?
Olmaz dedim, korkudan fal taşı açılmış gözlerimle.
Olurdu, olmazdı, aslansın, kaplansın, sen yaparsın deyince gaza geldim, bir anda kendimi camızın sırtında bu
Oluyormuş, gerçekten de oluyormuş.De gibi mandanın sırtına binerek yolculuk yapılabiliyormuş.
Gerçi manda yürürken beni hafiften sallıyordu ama o kadar kusur kadı kızında da bulunurdu.
Mandanın sırtında yolculuk yapmak hoşuma gitmişti, kendimi rodeo yapan kovboylar gibi hisssetmeye başlamıştım, tıpkı onlar gibi garip sesler çıkarıyordum.
Bir saat kadar süren yolculuktan sonra nizamiyeye geldik.
Bölük komutanımız bizi bekliyormuş, yeni emirler verdi.
Hayvanlar bıu gece bizde misafir olacakmış, ertesi günü sahipleri gelince tutanan tutup, imza karşılığı hayvanları teslim edecekmişiz.
Madem hayvanları tutanak tutup imza karşılığı vereceğiz, neden getirdik, neden o kadar külfete katlandık?
Tabii ki bu soruyu bölük komutanımıza sormak biraz cesaret çokçası da çok sağlam bir oturma organı istediğinden aklıma gelen soruyu soramadım.
Allah’tan Yüzbaşımız, hayvanların başında nöbet bekleyeceksiniz demedi.
O gece uyudum, ertesi sabah ilk işim yakaladığımız hayvanların yanına gitmek oldu.
Hayvanların yanına gittim, bir de ne göreyim?
Getirdiğimiz hayvanlardan biri yoktu.
Hayvan bizden izinsiz firar etmişti, benim de paçalarım tutuştu mu?
Askerdik, elalemin hayvanlarını yakalayıp getirmiştik, bir eksik teslim edince hayvan sahibi tepki vermeyecek miydi?
Hayır, vermedi.
Sat 09. 00 gibi hayvan sahibi römork takılmış bir traktörle nizamiyeye geldi, hayvanlarını teslim almaya geldğini söyledi.
Biz hayvanları gösterdik, bir tanesini sabah yerinde bulamadığğımızı da söyledik.
Adam, merak etmeyin, hayvan gece geldi, ahıra girdi deyince sırtımızdan bir ton yük kalkmıştı.
Adam hayvanların niteliğini söyledi, biz de ona göre tutanak tuuttuk, adama imzalattık, imza karşılığı hayvanları teslim ettik.
Bu defa da görevimizi ciddiyetle ve özenle yerine getirmiştik.
Acaba bir sonraki görevimiz ne olacaktı?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.