- 846 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN!
HANGİ NEHİR?
Dünyanın yaratılışından bu güne insanoğlu devamlı olarak yalnız ve aciz bırakılmıştır. Bu bırakılma nedeni ise başkalarıyla beraber olsun ve yaratıcısına unutmasın diyedir. Bundan dolayı da insan: Bir yardımcı bir arkadaş bir fikirdaş olarak kadın erkek olarak yaratılmıştır.
Allah’ın halifesi olarak yeryüzüne gönderilen insan, Allah’ın yaratılış gayesini bildiği ve uyguladığı sürece vezir(halife), unutup uygulamadığı müddetçe rezil olmuştur. Aynı zamanda koskoca yeryüzünde yalnız ve derbeder vaziyette kalakalmıştır.
İşte, Allah’ın insanlara arkadaş, dost, yardımcı geleceğin teminatı ve kendi ifadesi ile imtihan vesilesi olarak gönderdiği kadınlarımız. Kadınlar ve erkekler birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Biri olmadan diğeri bir işe yaramaz. Dünyanın huzurlu ve düzenli olabilmesi kadın ve erkeğin anlaşabilmesine bağlıdır. Çünkü kadın ve erkekten aile, ailelerden toplum oluşur. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)de Müslümanların, Müslüman kadınlarla evlenip sünnetinin yerine getirilmesini öğütlemiştir.
Devamında da çocuk yapmalarını ve kendisinin ümmetinin çokluğu ile övüneceğini bildirmiştir.
Ben kadınları bir akarsuya (nehre) benzetirim. Kadınlarımız aynı nehir gibi doğarlar, kendilerine gelinceye kadar sakin sakin akarlar, önlerine çıkan arazi şartları ve mevsimlere göre, zaman zaman azgın, zaman zaman durgundurlar. Ne zaman köpürecekleri belli olmaz. Bazen çağlayanlardan dökülerek önlerine aldıklarını sürükleyip götürürler. Onlarca canı yakarlar, yok ederler. Ama bunun yanında binlerce canı kurtarırlar. Can katarlar. Binlerce insana can verirler. Hayat verirler. Tabiatın canlanmasına, yeniden dirilmesine vesile olurlar. Ayrıca hasretle bekleyen tarlara ulaşıp capcanlı olmasını sağlarlar. Yetiştirirler, boy boy bitkilerin yetişmesinde can suyu olurlar. Bazen suya ulaşmak veya getirmek için tüneller açıp, yolar kurarız. Bazen de gelmemesi için setler çeker barajlar yaparız. Bazen köprüler kurup hayatları, canları, medeniyetleri birbirine bağlarız. Bazen de nehre veya suya atlamak, girmek, kavuşmak için yüzlerce kilometre yol kat ederiz.
Kadınlarımızda aynı değil mi? Dünyanın yetişmesini ve boy boy büyümesini onların sevimli eller ve sımsıcak kalpleri sağlar. İçlerindeki binlerce canlıyı barındırırken en merhametli canlıdırlar. İçine düşüp boğulanlara karşı canavar oluverirler. Kendi hallerine akıp giderken uysak koyun gibidirler. Eğer çekip tutmaya çalışırsan, bendini aşıp tehlikeli ve azgın olurlar. Barajlar oluşturursan üretken olurlar. Tabiat ananın bağrında en kıymetli olan akarsularımız deryaya ulaşınca bir damla gibi kaybolur giderler. Yükseklerden hızlı akışı, düzlüklerden hissettirmeden gidişi, denizlere gidince adeta karışmak istemezcesine yayılışı, bataklık oluşturması en büyük benzerlik değil mi? Unutmayalım ki en verimli ovalar delta ovalarıdır. Ama bu memleketin her işinde kadınlarımızın adı ve emeği vardır. Hele Türk kadını dünya milletlerin hiçbir kadınıyla kıyaslanamaz bile. Hangilerinden bahsedeyim ki:
-“Milletimim hâkimiyeti uğrunda canımı vermek benim vicdan ve namus borcum olsun.” Diyen Zübeyde Hanım’dan mı?
93 Harbinde Rusların eline geçen Aziziye Tabya’larının kurtarılmasında “Nene Hatun” diye ün salan, nam salan Anadolu kadınından mı?
Milli Mücadele yıllarında Aydın duman ve kanlar içinde iken birçok kimsede bulunmayan cesaret ve kahramanlık duygularıyla, şecaatle ziynetlerini satarak bir tüfek tedarik eden ve düşmana karşı koyan “Emir Ayşe Aliye’den mi?
Türk kadını askeri savaşların yerine, ekonomik, küresel ve sosyal savaşların yaşandığı günümüzde de kültürümüzün muhafazasını temin için kolundakini, kulağındakini ve parmağındakini seve seve ortaya dökmektedir.
Tarihteki hemcinsleri gibi destansı sayfalara yenilerini ekliyor. Kadınlarımızın ana, namus, yar, sevgili ve en büyük yardımcı gözüyle bakılmasını, kötü muamele ile karşılaşmamalarını, kendilerinin insan olduklarını öncelikle kendilerinin unutmamaları en büyük temennimdir.
Bütün dünyanın kabul ettiği “8 Mart Dünya kadınlar Günü” nedeniyle bütün kadınların gününü kutluyorum.
Bundan sonraki yıllarda daha refah ve mutluluk içinde günlerini kutlamaları en büyük temennimdir. Bu günün ekonomik şartlarında evlerini ayakta tutmaları onların sihirli ellerindeki marifet ve inanca bağlıdır.
Hiç olmazsa bu gün nedeniyle bütün dünyada açlık çeken, çile çeken, hürriyeti elinden alınmış, hatta köle olarak görülen kadınlarımız için bir şeyler yapılır diyorum. Yapılır da kendi insanlığından utanacak kişiler kalmaz. İşimize geldiği zaman göklere çıkardığımız, istemediğimiz zaman orada bıraktığımız kadınlarımızda bilmelidir ki, kendilerine en çok değer ve hak veren İslam dinidir. Yeter k kadınlarımız kendilerini değer verenlerin değerini boşa çıkarmasınlar.
Hayatın her safhasında erkeği ile omuz omuza çalışan ve çarpışan Türk kadınına, vatan savunmasındaki, ilerlemesindeki katkılarından, milli ve manevi konulardaki hassasiyetinden, kültürel yozlaşmanın önünde duruşundan dolayı emeği geçenlere buradan teşekkür eder, ebedileşenlere de Allah’tan rahmet dilerim.
Tarihimizde adı geçen büyük ve kahraman kadınlarımızın nasıl tarihe geçtiklerini bilmelerini dilerim.
Muhabbetle…
Osman GİRGİN
Eğitimci, Yazar-Şair
[email protected]
Osmanlıhaber.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.