- 450 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Zurnanın “Zat” Dediği Yer
Zurnanın “Zat” Dediği Yer
“Zurnanın zırt dediği yer” (Yapılmakta olan işin en hassas, en önemli, en can alıcı noktası.)
“Zat” konusunu önceki yazılarımda bilgisayar örneğiyle anlatmıştım. Bilgisayarın donanımına beden, yazılımına ruh; ruh ve beden ile elde edilen yaşamsal verilere de Zat demiştim. Zatın açığa çıkması da bilgisayarı kullananın iradesiyle oluyor; esmanın yansımasıyla oluyor, zatı güzel olan Cennet, kötü olan da Cehennemi bir hali elde ediyor. Çünkü tüm yaşamsal üretimler (ses, görüntü, duygular) evrene yayılıyor. İsrafil’in “Sur” üflemesiyle toplanacak olan da bu zat oluyor. Zat, ne ruhtur ne de beden; zat ikisiyle elde edilen yaşamsal veriler. Ölenler için “Namı kaldı” denir ya öyle bir durum. Beden çürür, ruh Allah’tan emanet; elde kalan zat; o dahi esmanın yansımasından başka değil.
Yunus’un “Bir ben var benden içeri”, “İlim kendin bilmektir” şeklinde işaret ettiği “Zat”ı anlamaya çalışmak için zurna örneğini kullanmak istedim. Zurnanın zırt demesi için zurnaya ve zurnayı üfleyene ihtiyaç var! Zurna insan bedeni olsun, zurnayı üfleyen irade de ruh olsun. Zurnanın “Zırt” ı da zat olsun. Yani beden ruh ile canlanıp yaşamsal veriler üretiyor; örneğe uygularsak “Zırt” üreten zurna ve üfleyenin birlikte çalışmasıyla çıkar. Ruh ve bedenin birlikteliği yaşamsal verileri üretiyor! “Zırt” ne zurna ne de zurnayı üfleyen; “Zırt ikisinin birlikte hareketinden doğan, ikisinden de farklı bir şey!
Şimdi zatı anladık.
Bu ne işimize yarayacak?
Çoğu insan aslen (şuurlu veya şuursuz olarak) esmayı yansıttığı kendi zatından bi haber!
Bazıları yalnızca maddi bedeni görmüş, maddeci olmuş! Örnekteki zurnayı göre, zurnanın maddi varlığında kalmış! Bazıları da insanın ruhunu esas almış, ruhçu olmuş! Örnekteki zurna üfleyen iradeyi ruh olarak düşünelim. Bazısı da “Zat”ı görmüş! İşte isabetli olan da budur. Önemli olan insanın ruhu ya da bedeni değil ruh ve bedenle ne yaptığıdır. Yani zatıdır! Örneğe bakalım; önemli olan zurnayı üfleyen değil, zurna da değil! Zurnanın zırt çıkarması. Zurna, zırt sesi çıkarmak için üflenir! Zırt sesinin çeşitlerini de esmanın farklı yansımaları olarak düşünebiliriz.
Son tahlilde; insan ruhu ve bedeni ile esmadan “Hay” gösteriyor. Hayatının tüm verileri de insanın “Zat”ını gösteriyor. Bu zat yani veriler, evrene dalgalar halinde yayılıyor! İsrafil’in sur üflemesiyle anılan bir araçla, cihazla da toplanabilir. Bilimsel olarak da kabul edilmiş! O halde zatımıza sahip çıkalım. Ruh asıl sahibine döner, beden çürür; zat Cennet veya Cehennem olarak kalır! Bu zatı oluşturan veriler bize göreceli iyi ise Cennet, kötü ise Cehennem şeklinde yansır!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Gününüz aydın olsun Ahmet Beyim. Yazılarınızı ilgiyle okuyorum.Yunus Emre'm gibi zor anlaşılır mevzuları, o kadar kolayca herkesin anlayabileceği hale getiriyorsunuz ki! Tebrik ediyorum sizi. İnsan, madde ve maneviyatı kendisinde iyi ayarlayabildiği vakit sağlıklı birisi olur.Çünkü salt, maddeden yapılmış bir varlık değil insanoğlu. Bir de şuna aklım ermedi bir türlü .Çıkardığımız sesler, daha açıkçası konuşmalar evrende kaybolmazmış.Ben de sanırdım ki ağızdan çıkmasıyla orada sona erer.Siz ne dersiniz.Sesler gök kubbede yankılanır, durur mu ? Saygı ve selamlarımla...