- 1107 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Senden Sonra
“Beni kaygılı gülüşümle hatırla çocuk
meskûn sokakların ruhuyla
bir de içime dert olan
daha kimliği oluşmayan özgürlüğümle.
Beni
eylül sabahının vurdum duymazlığıyla
yalnızlığıyla
bir de beni çok yaralayan
yokluğumla hatırla.”
Meryem ateş
Garipti manzarası fotoğrafın, serçe uykusunun en derin anında durmuş saatleri tutuyorduk, hasretin yamacına yaslanmış ellerimiz, özlemin kıyısında yüreklerimiz, dilde velhasıl nakaratları. Geç kalmış öykünün bitişiydi titreten içimizi, dönüşü olmayan veda sözcüklerine vakti yoktu dudaklarımızın. Önce kimliğin sonra kokun uzaklaştı, uzun uzun baktım ardından, uzun bakmak kısaltmaktır aslında zamanı, unutulmaz fotoğrafın içine hapis etmekti o anı. Elimi kaldırdım gökyüzüne gözlerimi kavradığı yere kadar, bir soluk tuttum gidişine, giden gittiğince sevdalı diyecektim, sustum. Oysa sabitti kelimelerimin anlamı, gitme diyordu ve kalacak gibi bakıyordun sen, uzaklaştın kendinden ben sana yaklaştım sen daha da kaçtın kendinden, sustum. Öteledik hayatın an dediğimiz zaman diliminde ne varsa sığdıramadığımız içimize sevdadan yana, serçe uykusunun en kuytusunda.
Tülünü örtündü günah, özlem uzak, kirlendi yosma kirletti şehrin adını, olurken adının kadını.
Sonbahar makyajında yağmur bekliyorken gitmişti, vakit geceden hemen önce. Çan sesleri çiçeklerin kulaklarını sağır ediyordu, öykündüm düzenine kahpeliğin kör oldu kulaklarım, beklemeyi öğrendim senden sonra. Düşünce kanıyor insan tabiatı, hükümsüz kitap sayfalarında ayraçların izinde yürüyor durmaksızın sıcaklığı aşkın, acizlik işte o an başlıyor. Orada bıraktığın yerde, uzakların sesiyle ağladım. Taptaze özlemi keskin bir yargıyla alıp sürükledim dalgalarında denizin, bilinmezliğin kenarında çırılçıplak ruh kaldım. Geçmişin izbe duldasında, ayrıntılara zincirlendim yüzük parmağımı, gözlerini aradım.
Üzüldüm, cinayet aradım dilimde özgürleşecek, avuçlarımda bir tutam kül, avuçlarımda ateş ve gece, kokusu genzimde, soluğumda deniz, bir tutam maviden önce, senden sonra.
Yarım kalmış düşlerinle düzüşürken sen, günahına ortak etmedim bıraktığın suskunluğu. Gidişinde ki elzem tavrına tanık hatıralarım, kuşlar yeminli, say ki küflü bir aralıktı, soğuktu ve heykelleşti gölgeleri mutlulukların. Vedalaşan sözleri kaleme vurdum taş kesildi yaprakları çiçeklerin bahardan önce, senden sonra. Nicedir kitaplar anlatımsız, altını çizdiğim tüm notalar şarkıya dönmüyor ve bir es’in kabusunda duruyor son fotoğraf, kıyamet nöbetinde sür’dan önce, senden sonra.
Soyutluğunda düşen sözdür yazdıklarım ve somuta dildir yazacaklarım…
Önce alışkanlıklarımı değiştirmeye karar verdim, artık daha çok seviyorum yalnız yürümeyi, dudaklarımı ısırmayı da bıraktım, epey oluyor yemek saatlerimi sabitleyişim. Ağlamak istediğimde tutmuyorum kendimi ve gülmek ne zaman gelirse yüzüme kabul ediyorum. Geceleri dışarı çıkmayı, balkonda uzun saatler oturmayı, sözlü şarkılar dinlemeyi sevmeye başladım, açık saçık esprilerde öğrendim. Başıma bir olay geldiğinde iyi ya da kötü ilk arayacağım kişi sen değilsin mesela anlayacağın hayat ikiye bölündü aşktan önce, senden sonra.
Keyfe keder yaşamak eyleminde en önde yürüyorum, direnişimin adı şiir, eski şarkıların içinde geçiyor ucuz bir kadın, unutmadım. Sorguluyorum hayatın tüm özetini sonrası kelimelerimde ilmek ilmek afişe ediyorum, yine de anlamadın, anlatamadım. Kırmızı yakışıyor sana, ucuz sahne kuklası. Siyah sensen ben beyazı seviyorum, gökkuşağında darağacı, gün batımlarında yağmur buluyorum günlerdir. Günler göçüyor kedersiz yamaçlarına göğsümün, ritminde sabit akşam beklentilerimde. Zor oluyor nefes almak kimi zaman, almıyorum. Dalıyorum kendimce umutlara yaşamak isteğinden önce, senden sonra.
Sabahın şarkısı varmış
şimdi sensiz dinlediğim,
anladığım kadarmış
Birazdan karanlığın içinde sokak lambaları yürüyecek kaldırımlarca, sis buğusu tutacak gözlerimi. Öfkeye teslim kalbim sert dokunuşlarla haykıracak, esrik evlerin duvarlarına çarpacak sesim. Hep içeri açılacak kapıları davetkar. Yürüyeceğim durmaksızın telaşsız, durgun kalacak izleri hikayenin. Adını sustuğum sevgili ağrıyor rüyalarımın kan yarası. İki kişilik sahnenin denize gidişidir paylaştığımız, çıkmazlara sarılmış geçmişin anlatıları içinde. Düzensiz melodiler karşıladığında yorgunluğumu, adımlarımızı bir kaç notanın vuruşuna bırakıyorum. Zor geliyor bazen masumiyetine dönemeyecek olmak, ağlamak işte bu anda başlıyor. Serçe uykusunun en kuytu anında, bizden önce senden sonra…
AsevimLİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.