KALEM DEYİP GEÇME
Önce semboller vardı. Atalarımız sembollerle konuşuyorlardı. Nasıl mı?
Bir kuş, bir fare, bir kurbağa ve beş tane ok.
Bu varlıklar, yüzlerce kelimenin söyleyebileceklerini anlatmak için kullanılırdı önceleri; yazımızın ve kalemimizin olmadığı zamanlarda. İskitler, komşuları Perslere diyorlardı ki: Bir kuş gibi uçmayı, bir fare gibi toprağın altında saklanmayı, bir kurbağa gibi bataklıkta sıçramayı bilmiyorsanız, bizimle savaşmaya sakın ola kalkışmayın. Topraklarımıza ayak bastığınız anda, oklarımızın şiddeti sizleri yok edecektir.” diyerek düşmanlarına kudretlerini, güçlerini anlatan sembolleri yolluyorlardı.
Konuya bir soruyla başlayalım? Kalem ne zaman icat edildi? Dikkat edin yazıyı sormuyorum. Yazıyı kim buldu desem, hemen hepimiz Sümerler diye bağırırsınız. Ama ben kalemi soruyorum.
Kalemin ne zaman icat edildiğini anlamak isteyenler işaret parmaklarına baksınlar. Çünkü ilk kalem, atalarımızın yumuşak bir şeyin üzerine işaret parmaklarını kullanarak şekiller oluşturmasıyla başladı. Hâlâ bizlerde kalem bulamadığımızda ya da yazacak bir şeyimiz yoksa hele de deniz kenarındaysak hemen kumların üstüne yazarız. Bu yazıların kalıcı olmadığını da görürüz. Atalarımzda parmakla yazdıklarının kalıcı olmadığını görünce sert cisimlere yöneldiler. En başta çivi yazısını kullandılar. Sonra daha nazik olan ve kolay yazılmaya elverili olan kamış fırçalar, şimşir veya metal levhalar, fildişi kalemler, kuş tüyleri kullandılar. Bununla da yetinmediler ve yakın zamanlarda mürekkepli kalem, kurşunkalem, tükenmez kalem kullanılmaya başladılar..
Ama benim üzerinde duracağım kalemin bu tarihi serüveni değil. Başka bir serüveninden bahsedeceğim.
Yazı ölüme karşı atılan bir çığlıktı. Kalem, bu çığlığın şahidi.
Yazı, geleceğe kalmanın bir yoluydu. Kalem bekçisi.
Yazı bâkî kalmak ise kalem bir hoş sedâydı.
Yazı, cinnet anıysa kalem ilaçtı.
Biz geçelim serüvenimize.
Kuran’ı Kerim’de bir ayette “Yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz mürekkep olsa yedi deniz daha katılsa yine Allah’ın kelimeleri bitmez.”(Lokman/27) Deniliyordu.
Ya da yine Kuran’ı Kerim’de geçen Kalem suresi vardır. “Nûn ve’l-Kalem.
Bir de Levh-i Mahfuz vardır. Olacak olan olayları yazacak olan kalem. “Allah , her şeyden önce Levh ile kalem’i yarattı” denir. Ve Allah, kaleme yazmasını emretti.
Levh: Allah’ın bilgisi, kalem;iradesi.
Böylece yazmak insanın var olmasından önce varlık bulmuştu. Yani yazma eylemi bize daha doğarken veriliyordu.
İslamiyet’te kalem bir lûtuf sayılmıştır. Hatta hattatlar, kalemi açtıklarında kalemden çıkan yongaları her hangi bir yere atmaktan çekinir, hatta utanır , götürür büyük bir saygıyla toprağa gömerlermiş. Ya da bu yongaları bir ömür biriktirir öldüklerinde vasiyet olarak sularını bu yongalarla ısıtılmasını isterlermiş.
Kalemle ilgili atasözlerimiz bile vardır.
Kalem böyle çalınmış: Kader böyle yazılmış.
Kalemini kırmak: İlk çıktığı zamanlarda bu söz, birini dışlamak, her hangi bir münasebet kurmamak iken anlamı zamanla ölmesine karar almak gibi bir anlam kazanmaya başlamış.
Satılık kalem: Kendini aklamak isteyen insanların bazı yazarlara yalan yanlış yazdırmasından ortaya çıkan bir deyim.
Son zamanlarda ise kiralık kalem deyimi çıktı piyasaya.
Kiralık kalem: Her hangi bir kurumun her an hazır bulundurduğu yedek yazarlar için kullanıldı.
Umarım bu yazıyı okuyanlar, yazmak işinin ne kadar ciddi bir eylem olduğunu bir kez daha anlar.
M. Ö. 2008
kahramanmaraş
YORUMLAR
veriliyordu.
İslamiyet’te kalem bir lûtuf sayılmıştır. Hatta hattatlar, kalemi açtıklarında kalemden çıkan yongaları her hangi bir yere atmaktan çekinir, hatta utanır , götürür büyük bir saygıyla toprağa gömerlermiş. Ya da bu yongaları bir ömür biriktirir öldüklerinde vasiyet olarak sularını bu yongalarla ısıtılmasını isterlermiş.
Çok önemli bir konuya gayet ince ve nazik bir yaklaşım sergileyerek işlemişsiniz.....TEBRİKLERİMLE
İslamiyet’te kalem bir lûtuf sayılmıştır. Hatta hattatlar, kalemi açtıklarında kalemden çıkan yongaları her hangi bir yere atmaktan çekinir, hatta utanır , götürür büyük bir saygıyla toprağa gömerlermiş. Bu bilgiyi İskerder pala'nın L&M yayınevinden çıkan Ansiklopedik Divan Şiiri sözlüğünden alınmıştır.
anladım,anladım
kalemi kiranlar düşünsün
sizce kiralık kalemler yokmudur tabiki yazmak ciddi bir iştir
fakat yazarken başkalarını incitmek onlaro kırmak hatta o yazıyla başkalarına zarar vermek dah kötü değilmi
kavram karmaşasına yol açtığı doğrudur fakat ayan beyan ne denilmek istenen kelimelerde değil
ellerinize sağlık
tbrk ederim...
kalemin mitolojisini gercekten bilmiyordum...
merakla okudum ...bilgilendirici yazınız gercekten çok kültürel ve oldukça bilgi doluydu...
yazınızda belirttiğiniz yazma , okuma , gibi can alıcı noktalara hassasiyetin umarım çok dikkate alınarak kaleme geçmişte gosterilen saygının hatta kalemin curufuna gosterilen saygının onda birini umarım yeni çağ aydınları ve toplumun en küşük yapı tası aileler bireyler gosterir ve anlayabilirler...
bugünde yazınızı keyifle okudum tbrk ederim... saygılarımla..