- 525 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Büyü Ve Büyücülük 2
Dünya totem kandaş gözünde groteskiydi. Totem kandaş kişi olur sanı kanılarıyla dünyayı groteski yaşantılaşmıştı. Bu nedenle büyü ve büyücülük totem kandaşın anlayışında kişisel yaşantılaşması içinde groteski bir ilişkilenmeydi. Erken dönem groteski anlayışla, mülkiyetçi dönem ilişkilerindeki menfaati olan büyü ve büyücülükleri, sürecin akışından ayıralım. İkinci büyücülük mücadele edilendir.
İşte büyücü, eski dönem yaşantılımı içinde kullanılan edimlerin nedensellik bağı, geçmiş ile şimdi arasındaki zamanın perdelemesiyle gizli kalmıştı. Eş deyişle bu perdelenme bilgiyi okültekıldı.Ya da, bilgiyi ezoteriki çekicilikle beliren büyü alanı kıldı. Büyücü bu gizli alana ilişkin bilgileri bilen, icra eden kişidir. Yani ilkti büyücülükte hiçbir menfaati oluşma yoktur. Çünkü bu dönemler özel mülkiyetçi çıkarlar dönemi değildirler. Büyücülük sadece bu değildir.
Görünmez atalarla, görünür torunları arasında iletişmenin sağlanmasını da, duyarlıklı kişi oluşla, bu büyücü kişiler yaparlardı. Büyücü, ökülte olanı öğrenmiş, bilgece açıklayışlarla, geçmişin müktesebati olmuş, deneyim ve tecrübelerini; kendisine öğretilmiş olmasıyla sosyal statü kazanıyordu. Bu statüyle büyü kaynağını kullanmayı hak ediyordu. Böylece kazandığı ökülte bilgilerle, büyücü oluyorlardı.
Hastalıkları sağaltılması (tedavi edilme) süreci başlı başına bir deney ve araştırmaların arayışıdırlar. Hastalıktaki nedensellik bilinmiyordu. Ama tesadüflerin, yani denk gelmelerin tarifsiz olan yararını iyi biliyorlardı. Bu nedenle eski dönemler, öznellikti hal içinde bulunmalarla kültürel gelişmelerin içinde olma dönemidir. Birbirinin biyolojik kardeşleri olmayıp, sosyal kültürüyle kavranan totem kardeştiler.
Öznellikti hal içinde bulunmanın en büyük kaynağı, sanı kanı edimi olan groteski yaşantılımalardır. Bunun deney olan mahiyeti varsa da, deneyi ve sonucunu kategorize edemediklerinden; deneysel olanla, sanı kanı olan; hayali eşlemelerle groteski yapı şekline dönüşüyordu.
Büyücü denen duyarlıklı kişiler tesadüfün ya da denk düşmenin gücünün az çok fevkinde olan insanlardı. Nesnel ve neden sel olanın anlatması ve anlaşılması, yoktu. Bu nedenle bilinip uygulanıyor olanların dahi anlaşılır bir ANLATMASI yoktu. Bu nedenle uygulamanın kendilik groteski anlaşılması vardı.
Bir hastanın ateşini su ile ıslatan serinletme, deneyle bilinen bir büyü oluyordu. Ateşle su arasındaki ilişki bilinmese bile, suyla ateşin düşürülmesinin anlaşılması, groteski anlama oluyordu. Yine kişimiz sayıklıyorla kendisinden geçmişken, duyarlı kişimiz tesadüf olanların da denemesi içinde olacaktı.
Yine kişimiz gittikçe kötüleşmiş iltihabi ya da kangren olmuş yara berelere karşı, yine tesadüf olanların merhem bulamacı denenmesi içinde olacaktı. Söz gelimi duyarlıklı kişi tütsü yapacaktı. Bu tütsü içinde çeşitli koku salan bitki eczası buharlaşacaktı.
Onca deneylerden birinde, solunum yolu rahatsızlığıyla, bu rahatsızlığa iyi gelen bitki ekstresi buhuru; solunum hastalığı çeken hastanın solunum yollarını açması tesadüflüğü, zorunlu olarak birbirine denk düşecekti. Yine hastalıkla ilişkili olsun olmasın büyücü, aklına getirdiği şeylerin denemesini yapacaktı.
Böylece şeylerle deneme yaptığı hastalığın denk düşme ilişkisini; ya da ilişkisizliğini belirleyecekti. Bu bağlamda elindeki sopayı yere vuracaktı. Bir sopayı kıracaktı. Su içirecekti. Kaynatılmış çeşitli kök ve ot suyu ekstre eczasını ya da bulamacını, tek tek o hastada deneyecekle tesadüflüğü arayacaktı.
Tesadüfleri çıkarmak için insanın önünde çok uzun zaman vardı. Görülmekte ki büyücülük, duyarlı kişinin bilgi becerisiyle sınırlı; hastalıklarda kullanılan deneysel ve araştırmacı bir yöntemdir. Deney konusu o hastalıkla ilişkili ilişkisiz olanı, o hastalığa deneyecekle tesadüfleri ortaya çıkaracaktı. Bu tecrübe, neden sel bir deneme olmayıp, tesadüflerin ortaya konmasıyla tedaviydi (büyücülüktü).
Böyle olunca büyücülük; analiz sentez yapışla, buluşçuluk değildi. Büyücülük tesadüf olanın miktar ve oranını sır edip, bilginin saklananlarını insiye yoluyla, bir sonraki kuşak kişilerine el vermeleri işiydi. Demek ki bilim büyücülükle ortaya konmuş olup; tesadüfleri, o olayla denk düşüren bir bilme ve bulmanın bilgisi olmakla, yola başlamıştı. Bu bilimin başlangıcı olan tarihselliğiydi.
Bunlar, her biri uzun zaman aralıklarıyla tek tek birikmiş deney, öznel tecrübe ve okülte bilgilerdi. Ayrıca duyarlıklı kişimiz de, kendi süreci içinde, kendi kişisel uzluğunu da işin içine katacaktı.
Hastalığı iyileştirme gayret ve süreci içinde büyücümüz; mikrop, kimyasallık gibi girişmelerin nesnel oluşlarını bilmeyecekti. Ama hastalık evresinde bunları, sık sık ve bir bir deneyecekti. Denemelerinde bir tanesi hasta kişinin hastalığa direnci ile birleşip, hasta kişinin o hastalıktan kurtulmasına denk düşecekti elbette.
İşte kişimiz bu denk düşmeyle işini başarmıştı. Tecrübe burada tesadüfle belirmişti. İlk insan yaşamı, bencilliğin güdülemesi dışında kalan alanlarda tesadüfün (rastlaşmanın da) payını, işin içine katmıştı. Bunu, çokça yaşantılaşmışlardır. Tesadüflerle yaşantılaşma, ilk dönemlerin ana ilkesinden birisidirler.
Duyarlıklı kişimiz, uyguladığı ecza ya da merhemle olumlu ya da olumsuz nasıl bir şey yaptığını açıklayamazdı. İyileşmedeki bitki ekstresinin vücuttaki kimyasal reaksiyonu da BÜYÜ oluşla bilinip açıklanıyordu. Büyü sözü o dönemlerde açıklama ve bilmenin kendisi oluyordu.
Sadece iyileşme ile denk düşen uygulamaların denemesi, denenmelerin giderek miktarı, süre aralığı bilgileri de ediniliyordu. Büyücüler, hem insiye yoluyla öğrendikleri bilgiyi (büyüyü), hem de kendi deneylerinden oluşla geliştirdiği büyüyü (bilgiyi), harmanlayan tecrübeleriyle işi götürüyordular.
Sihir, büyü, tılsım, efsun, keramet te denen, zorunlu gizli kalmış bilgilerin (büyülerin) öğrenimi ve uygulaması bir bilgelikti (büyücülüktü). Büyücülük (bilgi edinme)aynı zamanda da, hastalık gibi bir konuda; yeni araştırmalarla deney yapmanın ilk uygulama alanı olmaktadır. Bir büyü (bilgi) edinmenin ve büyü yapmanın (bilgiyi kullanmanın) içinde ve karşılığında menfaat yoktur. Büyücülük, gruba veya sosyal yapı içine, sosyal ödev oluşla ve bilgelik oluşla sosyal yapıya katılma işidir.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.