- 1005 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
3 MART
-Bu gün 3 Mart biliyor musun?
-Eeee n’ooolmuş 3 Martsa bir önemi, bir ayrıcalığı mı var?
-3Mart sana bir şey ifade etmiyor mu?
-Yooooo..Etmeli mi?
-Ne bileyim…Yakanda Atatürk rozeti, kolunda Atatürk imzası döğmesi, arabanın arka camında Atatürk imzası ve sosyal paylaşım sitelerinde Hep Atatürkle ilgili paylaşımlarını görünce bilirsin sanmıştım.
-Haaa bildim…Atatürk’ün ünlü bir özdeyişi var: ‘’ Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır’’ O mu?
-O değil hayatım. Hem o Atatürk’ün sözü değil atasözüdür.
-Eeee ben ne diyorum…Ata’nın, yani Ata’mızın sözü.
-Neyse…O değil.
-Tamam buldum…’’ Mart Ayı , dert ayı’’ Olayı
-O da değil…
- Ya bana bak..Mart ayı gelince kedilerin azgınlık olayı, hani şu dama çıkıp miyavlamalar filan başlıyo ama sanırım onu da kastetmiyorsun sen. Çünkü olayın Atatür’kle ilgisi yok.
-Haklısın o olayın Atatürk’le hiçbir ilgisi yok.
-Hımmm…Tamam şimdi hatırladım…Sen 8 Mart Dünya Kadınlar gününü hatırlatmaya çalışıyorsun…Ata’mızın Türk Kadınına haklarını verdiği gün.
-8 Mart’ı kastetmiyorum…Çünkü Ata’mızım 8 Martta kadınlara verdiği hiçbir hak yok…Atatürk 5 Aralık 1934 te kadınlara siyasi hakların en önemlisi olan milletvekili seçme ve seçilme hakkını vermiştir. Yani Türk kadınının kadınlar günü 5 Aralıktır.
-8 Mart da değil diyorsun..O zaman ne?
-3 Marta ne dersin?
-Ne olmuş ki 3 Martta?
-Bir ip ucu vereyim. Mesela Tevhid-i Tedrisat kanunu bu tarihte çıkmış…3 Mart 1924 te
-Ne kanununu ne kanunu? Tevhit’in tesisatı kanunu mu? O da ne yaaaa?
-Tevhit’in tesisatı değil…Tevhid-i Tedrisat kanunu…Yani Eğitim-Öğretim Birliği Kanunu.
-Bu kanunla medreseler, türbeler, dergahlar filan kaldırıldıydı değil mi?
-Hayır..Bu kanunla ülkedeki tüm eğitim-öğretim kurumları tek çatı altında toplandı..O çatının adı o zamanki söyleyişle ‘’ Maarif Nezareti, bu günkü adıyla Milli Eğitim Bakanlığıdır. Bu kanun ile aynı zamanda eğitim öğretim kurumları laik bir yapıya kavuşmuş oldu. Yani hani hep sloganını atıp durursun ya ‘’ Türkiye laiktir , laik kalacak ‘’ diye ama ne yazık ki laik Türkiye yolunda atılan en önemli adımın Tevhid-i Tedrisat kanunu olduğundan habersizsin. Medreselerin, tekke ve dergahların kapanması daha sonraki iş. Yabancılara ait okullar ile azınlık okulları da bu kanunla Türk Milli Eğitim Bakanlığına bağlandılar.
-Hımmmm anladım…Önemli bir kanunmuş bu Tevhidi tesisat kanunu.
-Tesisat değil yahu…Taktın tesisata…Hem 3 Mart sadece Tevhid-i Tedrisat kanunu bu tarihte çıktığı için önemli değil…Bu tarihte başka şeyler de yapıldı.
-Dahası da mı var?
-Var ya…Mesela Şer’iye ve Evkaf Vekaletlerinin kaldırılması var.
-Yani?
-Yani artık devlet adına yapılan işlerin dine uygun olup olmadığı konusunda fetva veren bakanlık ile Vakıflar ile ilgili bakanlık kaldırılmıştır…Şer’iye Vekaletinin yerine Diyanet İşleri Başkanlığı, Evkaf Vekaletinin yerine de Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
-Vay be ne 3 Martmış?
-Hepsi bu kadar değil…3 Mart 1924te ayrıca Erkan-ı Harbiye Vekaleti de kaldırıldı.
-Savaşla ilgili bir şey galiba…Harbiye filan dediğine göre?
-Eh kısmen…Erkan-ı Harbiye vekaleti kaldırılarak yerine Genel Kurmay Başkanlığı kuruldu.
-Aradaki fark ne peki? O dediğin ile Genel Kurmay Başkanlığı arasındaki fark neydi?
-Erkan-ı Harbiye Vekaleti hem askeri, hem de sivil bir yapıya sahipti..Yani askerler rahatlıkla siyasetin içinde yer alıyorlardı..Bir paşa mesela… Üzerinde askeri üniforma varken aynı zamanda milletvekili, hatta bakan sıfatına sahip olabiliyordu.
-Yani bu değişiklikle ordu siyasetten uzaklaştırıldı?
-Ordu Atatürk dönemi ve şu son bir kaç yıl dışında hiçbir dönemde siyasetten uzaklaştırılamadı maalesef...Ama evet…Kanunun amacı ordunun siyasetten uzak durması idi.
-Vay anası be 3 Martta meğer neler olmuş ama hiç biri aklımızın ucunda bile değil.
-Eeee. Kafa 8 Marta endeksli olduğu için normaldir. ‘’ Atatürkçüyüm ‘’ dersiniz pek çoğunuz ama Atatürk’ün 3 Martta yaptığı inkılapları değil de Birleşmiş Milletlerin 1977 nin Aralık ayında kabul edip 1978 den beri kutladığı Dünya Kadınlar Gününü bilirsiniz. Hem biliyor musun 3 Mart 1924te yapılanlar daha bitmedi.
-Dahası da mı var?
-Var elbet ya…3 Mart 1924 aynı zamanda Halifenin görevine son verildiği tarihtir.
-Yani halifeliğin kaldırıldığı tarih.
-Hayır…Halifeliğin değil…Halifelik makamının ve halifenin kaldırılışıdır bu tarih.
-Anlamadım…Kafam karıştı…Halifelik makamı ve halife kaldırılınca halifelik de kaldırılmış olmuyor mu?
-Bunu anlamak için Atatürk’ün zekasına sahip olmak gerekiyor ki o da maalesef ne sende var ne de bende…İstersen halifeliğin kaldırılışı ile ilgili 3 Mart 1924 Tarihli Kanunun 1. Maddesine bakalım.
O madde ne diyor:
Osmanlıcası: MADDE 1. — Halife hâl’edilmiştir [2]. Hilâfet, Hükûmet ve Cumhuriyet mânâ ve mefhûmunda esâsen mündemiç olduğundan Hilâfet makamı mülgâdır.
Bu günkü Türkçeyle: Madde 1-Halife görevinden alınmıştır. Halifelik, hükümet ve Cumhuriyet’in anlam ve kavramı içinde esasen mevcut bulunduğundan hilafet makamı kaldırılmıştır.
Dikkat edilecek olursa Atatürk: ‘’Halifelik, hükümet ve cumhuriyetin anlam ve kavramı içinde esasen vardır’’ diyor. Bu çok çok önemlidir.
-Neden önemlidir?
-Çünkü Atatürk, şartlar olgunlaştığı takdirde ileride bir gün, -kendi döneminde veya sonrasında halifeliğin yeniden kurulabileceğini işaret etmiştir.
-Bu çok abartılı bir iddia değil mi.
-Evet belki abartılı bir iddia olabilir ama Atatürk’ün o 1. Maddeye ‘’ Halifelik, Cumhuriyetin anlam ve kavramı içinde esasen vardır’’ maddesini boşuna koydurduğunu hiç sanmıyorum.
3 Mart geldi geçti…Bekleyip durdum bu günü anacak olan, günün anlam ve öneminden bahsedecek olan bir tane Atatürkçü çıkacak mı diye…Hüsran yine hüsran, yine hüsran…Laik Türkiye’nin temellerinin atıldığı, laiklik adına en önemli adımların atıldığı 3 Mart Günü Tüm Atatürkçüler (!) suskun…Gerçi ‘’ Bıraktığın emanetin bekçileriyiz’’ filan gibi paylaşımlar, sloganlar sosyal paylaşım sitelerinde boy boy arz-ı endam ediyor ama heyhat ki bu bekçiler bekçilik görevlerini sanırım evlerinde besledikleri süs köpeklerine yaptırtacaklar..Ondan sonra da ‘’ Atam kalk ayağa, vatan elden gidiyor ‘’ diye ağlaşacaklar.
NOT:Yukarıdaki resim korkutmasın..Yazı Arapça değil..Öz be öz Türkçe...6 Mart 1924 Tarihli Resmi Gazete..Yazılanlar ise Hilafetin İlgasına ve Osmanlı hanedanının yurt dışına çıkarılışı ile ilgili kanun.
YORUMLAR
Benim fazla tarih bilgim olmasa da televizyonda duymuştum 3 Mart'ne yapıldığını. Ne yazık ki
nerdeyse Halifeliği de yeniden getirecekler. Atatürk Türkiye Cumhuriyeti şeyhler müritler
ülkesi olamaz deyip bunları kaldırmıştı. Yeniden hortlatıyorlar. Yasal değilken yapmadıkları
kalmadı, bir de yasal olsalar ne yaparız..
tebrikler,
selâm ve sevgilerimle..
sami biberoğulları
Halifeliğin yeniden getirilmesi çok farklı bir konu...Cemalettin Kaplan vardı bir zamanlar..Adam Atatürk'e ve Atatürkçülüğe savaş açmış ve Almanya'da kendisini halife ilan ederek bir de devlet kurmuştu güya...Halifeliğin tekrar geri getirilmesi derken böyle kendini bilmez şeyh bozuntularıın eline verilecek bir makamdan bahsetmiyoruz. Ama bu gün ufacık bir vatikan Dünmyanın hristiyan olan tüm ülkelerini yüzyıllardır haçlı seferlerine itebilen bir güç olabliliyorsa İslam dünyasında da bir halifelik makamı benzer amaçlarla neden olmasın?
Konu ile ilgili olarak İlhan Kemal adlı arkadaşa yazdığım cevabı okumanızı tavsiye ederim.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
selam bak yine geldim : ) valla arkadaşım of kafam karıştı ne martmış neler neler olmuş haberimiz bile yok sayende yine bir çok şeyler öğrenmiş oldum akıl yaşta değil başta imiş ee bende yaşlandığıma göre akılda kalmadı :) sevgilerimi bıraktım güzel sayfana
sami biberoğulları
Yaşlanma için henüz erken... Laf aramızda Tarih öğretmeni olmasam ben de hatırlamazdım her halde 3 Martı...Ama yinde de unutmamak lazım çünkü gerçekten de önemli bir gün.
Selam ve sevgilerimle.
siyahgecem
Madde 1-Halife görevinden alınmıştır. Halifelik, hükümet ve Cumhuriyet’in anlam ve kavramı içinde esasen mevcut bulunduğundan hilafet makamı kaldırılmıştır.
Bu cümle hukuki açıdan Cumhuriyet olduğu sürece halifelik makamına ihtiyaç duyulmadığının ifadesidir (Hatta 'Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır' cümlesi hatırlandığında, 'hilafet makamı ilelebet kaldırılmıştır' anlamı da vardır) . Tabi ki şartlar değişirse (Yani Cumhuriyet yıkıldığında) halifelik makamı yeniden vücuda getirelebilinir. O zaman da bu kanun ve anayasa da çoktan hükmünü fiziken yitirmiştir.
Niye böyle bir cümle kullanılmıştır? Dönemin özelliği olarak, bir çok radikal değişiklik ya ''Zaten bizde vardı'' ya da ''Zaten bize uymuyordu'' ifadeleriyle yapılmıştır. Bu da bunlardan biridir. İleriye yönelik bir işaret değildir. Sizin getirdiğiniz yorum bence biraz anlamı zorlama şeklinde olmuş. Saygılarımla.
sami biberoğulları
Halifeliğin ilgasına ilişkin 3 Mart 1924 Tarihli kanun & Mart 1924te Resmi Gazetede yayınlandığında yer yüzünde bağımsız olarak yaşayan müslüman devlet yok gibi bir şeydi. Kendi ayakları üzeride durma gayreti içinde olan Türkiye Cumhuriyeti gibi bir devletin de Müslüman ülkelerin -seküler anlamda- dini liderliğine soyunması elbette düşünülemezdi.
Nasıl ki Vatikan'ın varlığı İtalya Cumhuriyetinin ilelebed payidar kalması için bir engel teşkil etmiyorsa aynı şekilde Halifeliğin varlığı da Türkiye Cumhuriyetinin ilel ebed payidar kalması için bir engel teşkil etmeyebilir diye düşünüyorum.
Bu konuda Atatürk'ün gerçek düşünceleri neydi? Yano o 1. Maddede bir işaret var mı yokmu? Bunu ise ancak Atatürk'ün gizli vasiyeti 10 Kasım 2013te açıklandığı zaman anlayacağız...Bütün sır Kenan Evren'in '' Atatürk ile bir Fransız gazeteci arasındaki aşk ilişkisi '' dediği ve 1988 de açılması gerekirken bir 25 yıl da açılmama kararı verdiği o vasiyette gizli olabilir...O bakımdan ben şimdilik beklemedeyim. Ve zayıf bir ihtimal bile olsa bu ihtimalin de nazar-ı dikkate alınmasından yanayım.
Netice olarak: Atatürk Halifeliği bir daha adı anılmamak üzere kaldırmışsa da doğru yapmıştır...Bir gün bu milletin menfaati doğrultusunda yeniden kullanmak için bir müddet için rafa kaldırmışsa da doğru yapmıştır. Ben böyle düşünüyorum.
İlgi gösterip okuduğunuz ve yorumunuzla katkı sağladığınız için çok çok teşekkür ederim
Selam ve saygılarımla.
Sevgili Hocam
Yukarıda ki yazından çıkan sonuç Cumhuriyetin o yıllarında Milletvekilleri ve TBMM çalışıyormuş. Ülke için önemli ve gerekli kanunlar çıkarıyorlarmış. Şimdiki sayın vekillerimiz gibi sadece kendi maaşlarına yapılacak zam zamanı canla başla çalışmıyorlar her zaman çalışıyorlarmış. Syın vekillerimiz şimdi o yüksek zeka, bilgi ve enerjilerini birbilerine küfrederek, hakaret ederek, uyuyarak, yumruklaşarak geçirmiyorlar sadece vatan ve millet için çalışıyorlarmış. Bir günde bu kadar gerekli kanun çıkardıklarına göre. Şimdiki sayın vekillerimiz bakanlarımızda canla başla sayınlar götüresice apoyu nasıl özgürlüğüne kavştururuz, ilerde nasıl meclise sokarız diye çalışıyorlar.
Neyse. Çok uzun yazmak istemiyorum yine tellerim atıyor.
Güzel ve çook anlamlar çıkarak bir yazıydı.
Selam ve sevgiler
sami biberoğulları
Bu yazıyı yazarken benim bile dikkatimden kaçan çok ince bir ayrıntıuyı yakalamışsın..Evet..O günün Millet Vekilleri bir gün içinde üç-dört değişik konu ile ilgili Kanunu bir çırpıda çıkarabilmişler..Günümüzde ise en basit bir knun için bile günlerce , hatta yıllarca bekleyip duruyorlar.
Çok haklısın..Çoookkkk...
Selam ve sevgilerimle.
hocam oyazdıklarınızı okuduğumu hatırlıyorum ancak tarih olarak bilmiyorum aklımda kalmamış sadece okumuşuz kitab kapatmışız ve siz üç mart deyince acaba ne olmuş diye merakla okudum okudum ve bu üç martta çok şeylerin olduğunu gördüm yazınızda bunuda utanarak belirtmeliyim bir türk olarak buda gösteriyorki dersimize iyi çalışmıyoruz emeğinize kaleminize sağlık saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Üzülme...Zamanında ben de bir sürü matematik, fizik, kimya okudum . Ne kaldı kafada? Hiç bir şey...İnsan tekrar etmeyince unutuyor maalesef..Ancak şu var: Diğer unutulanların - eğer hayatımızda kullanmıyorsak- zararı yok ama tarihi unutmanın zararı çok maalesef.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
En sevdiğim ve gururla taşıdığıom sıfatımla anılmak her zaman hoşuma gitmiştir ... Çok sağ olasın.
Selam ve sevgilerimle.