- 566 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Takdir Tedbir
Takdir Tedbir
“Takdir edilen şeyler geldiğinde tedbirler geçersiz kalır.”
Hz. Ali (K.V)
Takdir tedbir meselesi iç içe. Tedbir de takdirden. İzafiyet olduğu için takdir ve tedbir olarak yansır. Hepsi takdir.Takdirin işleyişi ise yine göreceli olarak yansır. Asıl asla bilinmez bu boyutta.
Kaderciler takdire rızayı, doğru anlarlar ama kendi tercihlerinin takdir edildiğini göz ardı ederler! İşleyişin dahilinde olanı tercihle belirleme durumu var.
Üç boyutlu bakışta zaman ve mekan göreceliliğinde tercihlerin yapılmasındaki sır ve etki perdelenir.
Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük;
Takdir: 1. isim Beğenme, beğenip belirtme, değer verme. 2. Bir şeyin değerini, önemini, gerekliliğini anlama. 6. din b. (***) Yazgı.
Tedbir: 1. isim Önlem. 2. Hazırlık.
Hazreti Ali’nin yukarıdaki sözünü irdelemek hem fayda hem de pek çok açıdan bakış sağlar.
Allah, zaman ve mekandan münezzeh! Yani O’nun görecelilik sınırlaması yok ve “Kün” (Ol) dilemesi; takdirdir. Bizim zaman, mekan ve boyutsal sınırlarımıza göreceli olarak algılamamız ve bunu anlamamız farklı ve belki eksik oluyor. Bu eksikliği ne kadar fark eder ya da tamamlamak için çaba sarf edersek zihnimizde bu işleyişi şekillendirebiliriz! Bu Galaksilerin boyutunu veya mikro alemlerin boyutunu zihnen anlamaya benzer! Kendi boyutumuz aralığındaki verilerle diğer boyutları anlamaya çalışmak gibi.
“Takdir etme zamanı” Bunun zamanı, zaman ve mekandan münezzeh olan Allah açısından yoktur. Bizler için vardır! O halde işleyişte de aslen zaman yoktur! “Kün” (Ol) der, olur. Ne zaman “Ol” dedi? Bunun zamanı ve zemini olmaz!
Takdir etmek, ezelidir, zamansızdır. Demek ki insana tercih, teklif var ve bu tercihin takdiri var! Tercih teklife bakar! Takdir ise tercihe bakar! Bu “Kalü bela” ile anlatılır. “An” da teklif, tercih ve takdir olan bir hal. Bu aslen geçmişte değil! Gelecekte de değil. “An”da ve şu an bizler o durumdayız! Şöyle ki Allah açısından zaman ve mekan olmadığı için “Hal” var. Bize göreceli olarak ise geçmiş ve gelecek var! Demem o ki geçmiş ve gelecek göreceliliğinin aldanmasındayız! Zaman ve mekan sınırı yüzünden önce ve sonra olarak adlandırdığımız bir “Hal”deyiz. “Hal” üzerinden geçmiş ve geleceği şekillendiriyoruz. Bu boyuta has!
Mazi (Geçmiş), Hal (An), Müstakbel (Gelecek); aslen “Hal” var, geçmiş ve gelecek zaman göreceliliğinin bir yansıması.
Örneklemek isterim; eski bantlı video kasetlerini bilirsiniz. Kasetteki bilgiler “Hal” durumundadır. Mevcuttur. Bu mevcudiyete “Kalü bela” diyelim. Yani teklif, tercih ve takdir edilen şeyler kasette soyut olarak, bilgi olarak mevcut! Kasetin içeriği sahibi tarafından, yani dolduran tarafından biliniyor! Somut olarak kaseti zaman ve mekan göreceliliğinde görmek ise şeridin okuyucu başlıktan geçmesiyle oluyor. Şeridin okuyucu başlığından geçerken somutlaşması var! Bu somutlaşma anına göreceli olarak geçmiş ve gelecek vehmi olarak belirleniyor. Şeritten henüz geçmemiş olanlar gelecek, geçmiş olanlar geçmiş olarak tarif ediliyor. İçerik okunurken değişmez. Okuma zaman ve mekan göreceliliğinde oluyor çünkü! Buraya dikkat! Madem içerik değişmiyor o halde neden “Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. ﴾ 1-2﴿ Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir) .﴾ 3﴿ ” Asr Suresi; 103
kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#103:1
Denmiş?
Zaman ve mekan boyutunun sınırını kaldıralım! “Hal” durumuna gelelim ki zaten oradayız!
İşte şimdi bu uyarının anlamı var! Yani “An” da olduğunun farkına varanlar, durumunu değiştirebilir! Kaset örneği esfel (sefil) Dünya boyutunun sınırı içindi. Demek ki kasetin dolması ve okunması arasında zaman yok! Kaset anda doluyor ve okunuyor kim için? Zaman ve mekandan münezzeh olan için. Kim için önceden dolmuş şimdi okunuyor ve geçmiş gelecek var? Dünya boyutunda olan için, insanın bu boyutundaki varlığı için. O halde tüm eylemler aslen hal durumunda. Öncesi ve sonrası olmayan bir durumda. Somut zaman ve mekan algılamasıyla geçmiş ve gelecek oluşuyor. İkisi de yok aslında! Aslen sadece Hal var! Hal ise takdir edilenlerdir zaten. Teklif, tercih, takdir. Aynı anda. Bu durumda Takdir edilen değişmez! Zaten takdir edilmeyen hiçbir şey “Ol”maz! Tedbir ise önlemdir ve takdir edilene önlem olmaz. Yani tedbir olmaz!
Şu an yaşananlar, zaman ve mekan sınırı kalktığında "An"da, zaman ve mekan izafiyetinde geçmiş ve gelecek "An" a göreceli oluşur. Yani geçmiş olanlar da gelecekte zaman ve mekan sınırı kalkınca aynı anda. Bu nedenle gelecek kader olarak bilinir. Kim bilir? Zaman ve mekandan münezzeh olan bilir. Bu boyutta şimdi olanlar aslında olmuş bitmiş değil. Zaman ve mekan kalkınca olmuş bitmiş olur. İnsan tercihini her an değiştirebilir. Bu yüzden ceza ve mükafat devrede. Yoksa anlamsız olur. Yazılanı oynayana ceza veya mükafat!
Son tahlilde; takdir edilene tedbir olmaz! Takdir, teklif ve tercihin yansımasıdır! Sonuçtur!
Misaller hakikati akla yaklaştırmak içindir, misaller asla bu boyutta hakikate tam karşı gelmez.
Selametle;
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Şu an yaşananlar, zaman ve mekan sınırı kalktığında "An"da, zaman ve mekan izafiyetinde geçmiş ve gelecek "An" a göreceli oluşur. Yani geçmiş olanlar da gelecekte zaman ve mekan sınırı kalkınca aynı anda. Bu nedenle gelecek kader olarak bilinir. Kim bilir? Zaman ve mekandan münezzeh olan bilir. Bu boyutta şimdi olanlar aslında olmuş bitmiş değil. Zaman ve mekan kalkınca olmuş bitmiş olur. İnsan tercihini her an değiştirebilir. Bu yüzden ceza ve mükafat devrede. Yoksa anlamsız olur. Yazılanı oynayana ceza veya mükafat!