- 798 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Şair Haddini Bilsin
Meczup, Arapçada şairin mahlası olarak anlam kazanmıştır.
Şairler, büyük insanlardır. Yazdığı ayrı bir duygu seli, yazmadığı toplumun derdidir. Sanki dünya insanları olarak, küçük bir şiir odasında toplanmışız, şairlerin sözlerini bekler gibiyiz. Hikayelerin, romanların ve çocukluğumuzu anlatan masalların sentezlenmiş halidir şiir.
Kimisi şairlere aydın sıfatını yüklemiş, kimisi radikal cümlelerin öznesi demiştir. Herkes bir söz dizesi denemiştir tanımlamak için. Düşük cümlelerin esiri olmuşuz benim yaptığım gibi.
Düşük cümleleri bir kenara bıraktıktan sonra, tanıdığım ve beraber sohbet etmekten hoşnut olduğum şairlerden yola çıkarak bir tespitte bulunmak istiyorum…
Kimi aşk, kimi dava, kimi toplumcu, kimi tabiat şairi olarak; yüzde kaçını kullandığımız belli olmayan beyinlerde, bir portre olarak sergilenir. Onlar belirli bir dönemin veya belirli bir fikrin ressamlarıdır.
Cemal Safi, Abdürrahim Karakoç, Yavuz Bülent Bakiler, Lütfü Şehsuvaroğlu, Ali Akbaş gibi şairlerle bulunduğum ağabey kardeş, yada okuyucu ve şair ilişkilerinde hep önceki şiirlerinin olgunluk döneminde kanatlanmaya hazırlanan şiirler olduğu duydum ve gördüm. İlk kitapları çıkana kadar, eski şiirlerini çöpe atmalarından bahsederler. Hatta bugün “Sincan İstasyonu” dergisinin editörü olan Abdülkadir Budak şairimizde de bunu duydum. Antolojiye girmek için şiir yazan şairler değiller de, şiirleri olgunlaşınca şiir yayınladıkları için şair olmuşlar.
Bende şiir yazıyordum bir zamanlar, hatta bir şiir albümü çıkartmıştım. Ne zaman ki büyük şairlerle tanışmaya başladım, anladım ki şiir yazmak benim harcım değilmiş. Aslında şiir yazıyorum, hatta kendine elli yıllık şairim diyen (çoğu) şairlerden de iyi bir şairim ama bu saydığım şairlerin yanında şairim demek hadsizliktir diye düşünüyorum. Adını saymadığım ve tanışmak için birkaç dönem geç kaldığım nice şairler buna dahil. Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Behçet Necatigil… Ahmet Telli, Sezai Karakoç… Bu şairler varken, şairim diyebilen insanlara hayret ediyorum…
Ama şunu göz ardı etmemek lazım. O dönem orada kaldı, şimdi bizim gibi şiir yazanların zamanı olabilir. Belki yüzyıllar sonra bizim yazdığımız şiirler bir akım olacak. Bilmiyorum. Umarım olmaz…
Yada bende eski şiirlerimi çöpe atacağım zamanı bekliyorum. Çok emin olmamak ile beraber Necip Fazıl’ın bir sözü aklıma geldi. Eski şiirlerimi çöpe attım, çöpü karıştıranlar köpektir(ittir). Ben geçmişimi çöpe attım diyen bir şair…
Velhasıl kelam, adını vermek istemediğim birçok şair ile beraber tartışma ortamlarında bulundum, egolarından yanlarına yaklaşılmıyordu. Ona sorsan toplumcu diyor kendisine, yanına gidiyorsun toplum gidiyor kalıyor sadece “–cu’su”.
Tıpkı İstanbul şairlerinin boğazın güzelliğine bakarak, Anadolu’yu anlatması gibi…
Anadolu’dan habersiz, Anadolucu şairlerinde uzak durmak lazım…
Sayın Budak’ın bir kitabında okuduğum yazı diyor ki, “Picasso’ya kızıp resme başlamak” isimli yazıda olduğu gibi; bana veya şairlere kızıp şiire başlamayın da…
Harflerin bile haddini bildiği, kalemin bile hangi incelikte hangi yazara yakıştığını bildiği bir edebiyatta buluşmak üzere.
Sencer Gültuna
Mart 2013
YORUMLAR
çok anlamlı bir yazı
günümüzde her 3 kişiden 4 ü şair
adamın sayfasına gidiyorsun şurası hatalı deyince küplere biniyor
beş para etmez şiirini de öven övene
sabahtan akşama kadar yorum avlar
size şarilğini ispat etmeye çalışır bak kaç kişi aferin demiş diye..
resmen şiir katliamı
birde birilerini araya koymuş kültür bakanlığından şair sertifikası almaz mı!!
o da rütbesi!!
yahu şiir yazmaya mecbur musun kardeşim
yazmamak suç değil..
olmaaazzzz
yazacak hayatının kanunu sanki
kitabını da bastırmış oh ne ala
kimse kitap almıyor okumuyor ne için
işte basılan kitapların içeriğini bildiği için
bir kısmı da benim kitabım hepsinden iyi benimkini okusunlar der
eline sopayı alıp kovalayacaksın bu türleri
selamlarımı bıraktım..